18 Nisan 2009 Cumartesi

Noktayı koydum - 1

Ne zaman bilgisayar başında hayal kurmak istesem, ne zaman böyle içimdekileri dışarıya aktarmak istesem, Winamp’ımda Enya’nın şarkılarını açarken bulurum kendimi... Daha rahat düşünmemi sağlıyor onun şarkıları. Sanki böyle sessizlik benim içim bir anlığına ağırlığını koyuyor çevreme. Huzur sarıyor az biraz da olsa etrafımı, içimi, beynimi…

Müziğin ritmiyle geçiyor günlerim. Şarkıların böyle gizli şeyleri barındırdığına inanıyorum. Her yazılan şarkı sözü için olmasa da, çoğu şarkı için bir şeylerin feda edilerek yazıldığına inanıyorum. Belki küçük şeyler, belki de büyük şeyler… Bilemem. Tek bildiğim şarkılarda bile çok özlediğim şeyleri arıyor oluşum… Sanırım çok fazla şarkı dinliyorum. O anki ruh halime göre seçiyorum genelde dinlediklerimi. Hoş, 2 gb’lık bir ipod işimi görmüyor bu konuda. Amerika’ya gittiğimde video oynatanlarından almayı düşünüyorum. Hatta düşünmüyorum, alacağım. :P

Yorucu geçen iki haftanın sonunda kendimi az da olsa toplamış, düşündüklerimi kelimelere dökecek manevi gücü bulmuş durumdayım. Nasıl mı geçti? Çok ilginç geçti. Vize haftası yüzünden spor salonunu bıraktım, gitar kursuna gidemedim, her zaman takıldığım kafede nargilemi içmeye vakit bulamadım… Bu iki haftanın içinde derslerimle boğuştum. Boğuştum evet. Yani gayet boğuştum; çünkü boğuşulacak dersleri olan bir mühendislik dalında okuyorum. İlginçtir, her zaman yaptığım, isteğim dışında bende mevcut olan “zoru severim” havaları yüzünden bu bölümdeyim.

Bugün hoş bir bayanla tanıştım fakültenin önünde. Kendisi İTÜ’de Gemi Makineleri (emin değilim isminden) bölümünde yüksek lisans yapmayı düşünüyormuş. Benim bölümden mezun. Birkaç dersin sınavına girip ortalamasını yükseltmek için bulunuyormuş üniversitede. Dedim, ne güzel, keşke yurt dışına çıksaydınız, orada daha rahat yapabilirsiniz akademik kariyerinizi. O da bana İTÜ’nün yüksek lisans öğrencilerini yurt dışına gönderdiğini söyledi. Birden kafamda ampuller yandı. Tabi daha sonra yüksek lisans için İTÜ’nün diğer üniversitelerden gelen öğrencilerinden 3.50 ortalama istediğini söyleyince, şöyle biraz duraksadım. Ampullerde az kesinti yaşandı. Neyse ki yurt dışında yapmayı düşündüğüm akademik kariyer hayallerim imdadına yetişti de tekrar yanmaya başladı ampuller…

Geride iki hafta daha bıraktım bu şekilde. Sadece iki hafta mı bıraktım acaba… Arkadaşlık konusunda ise yapabileceğim hiçbir şey olmadığını gördüm. Fark ettim ki birileri beni ya cidden yanlış anlıyor ya da cidden bana karşı kötü düşünmeye başladılar. Çoktan geride bıraktım çoğu arkadaşımı. Bırakmam gerekiyordu. Çünkü bana zarar vermeye başlamıştılar. Maddi anlamda değil; ama manevi anlamda insanlık ve arkadaşlık duygularımı değiştirmeye başlamışlardı. Birkaçının fesat ve ikiyüzlü olduğunu gördükten sonra, korktum biran; çünkü onların bu kötü davranışları benim başıma büyük işler açacakmış gibi geldi. O yüzden bıraktım eski samimiyetliklerimi.

Bazılarıyla, nedendir bilmem, arkadaşlığımı kesmek istemedim. Bir şeylerin hakkı vardı diye düşündüm belki, belki hala saf bir şekilde inanıyorum dostluklarına… Çözemedim kendimi bu konuda. O yüzden başka bir hayata geçene kadar kendime ‘dost’ ve türevi insanlar edinmeme kararı aldım. Dost olmak isteyenler olursa geri çevirecek değilim tabi ki.

Ya da arkadaşlıkla ilgili bugüne kadar anlattıklarımın hepsini unutalım ve şöyle diyelim, hayat değişiyor, insanlar değişiyor, ben değişiyorum. Değişme durumu sürekli devam eden bir şey. Ben ne insanların değişmemesini/değişmesini sağlayabilirim ne de kendi değişkenliğimi bastırabilirim. Bu da son sözümdür arkadaşlıkla ilgili…

6 yorum:

  1. ....belki hala saf bir şekilde inanıyorum dostluklarına… Çözemedim kendimi bu konuda.

    ...aslında kendimizi tanıyoruz...belki bi kaç fırsat veriyoruz dostlara...yenilen,hep hüsrana uğrasakta...sonuçta kazanan fırsat verenler olur....hakları kalmasın...
    dost olmadıkları çıksın ortaya....esen rüzgara göre hareket ettikleri netleşsin...

    en güzeli de;

    Dost olmak isteyenler olursa geri çevirecek değilim tabi ki.


    eline yüreğine sağlık....

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel dedin. Esen rüzgara göre hareket ettikleri netleşsin, bekleyelim.

    Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. üniversitenin erasmus olanaklarını araştırsana, ben saflığıma gitmedim, yabancı dili benden az birçok arkadaşım 1 ya da daha fazla yıllık erasmus deneyiminden sonra yüksek lisanslarını da yine o ülkelerde yaptılar.

    YanıtlaSil
  4. Dost saklayandır sırtlanandır paylaşandır. Dostluk iki dünyayı tutan bir yemin sonuna kadar sadakat sonuna kadar kefillik ve şahitliktir.
    Dostluk gören ve gösteren bir aynadır. Her dostluk dilini kendi kurar imtihanı ve icazeti kendindendir.
    Dostluk aynı yerde durmak değildir belki. Daha çok aynı yöne bakmak aynı yöne yönelmek ve yürümektir
    çok uzun yazdım ama dost olmak dileğiyle..

    YanıtlaSil
  5. @sidik yarıştıran kaplumbağa;

    Ben de geçen sene kazanıp da gitmemek gibi bir hata yaptım. :)

    Ama bu sene tekrar girdim sınava, Litvanya'ya gidiyorum seneye Erasmus ile.

    O yüzden benim de aklımda var şu anda, gittiğim üniversitede burslu yüksek lisans için yer edinmeye çalışacağım. Umarım istediğim gibi tüm durumlar.

    @samira;

    Çok teşekkür ederim. Bu arkadaşlık ve dostluk ile ilgili düşüncelerimi noktaladığım yazıya bir nokta da sen koydun. Çok hoş bir nokta oldu hatta.

    Tanımlamaların o kadar doğru ki diyecek bir şey bulamıyorum.

    Dost olmak dileğiyle...

    YanıtlaSil
  6. Dostluk konusunda sessiz kalıyorum. :P

    Şarkılar gizemli... İçinde insan sesi barındırmayanlar daha gizemli... Klasik müzikçilerin hayatlarını izlediğimiz zaman da görüyoruz, her bir notanın ne kadar derin anlamı var!

    YanıtlaSil