31 Mayıs 2010 Pazartesi

Bir kuzu edasiyla...

En kotu ruh halimi yazmaliyim bloguma. Rahatlamaliyim. Burasi benim aglama duvarim!

Hayir! No! Ne! Nein! Non!

Bundan sonra degil. Ben bu sekilde dusunmuyordum kasitli olarak; ama farkettim ki cogu zaman bu sekilde yazilar yaziyorum ve bu beni surekli ayni modda tutmaktan baska hicbir ise yaramiyor...


Farkettigim birkac sey arasinda su da var: Ben insanlara her zaman durust oldum. Duymak istedikleri yerine, onlara olmasi gerekenleri ya da olan seyleri soyledim, arkadas edasiyla. Yanilmisim. Ben kaybettim hep! Bir yandan cok mutluyum boyle bir kisiligim oldugundan dolayi. Diger bir yandan da acaba diyorum ben de diger insanlar gibi olsam biraz, en azindan, az biraz... Hani daha uyum saglarim cogu seye ve ben de mutlu olabilirim bu sekilde. Daha fazla haz alabilirim hayattan... Aslinda insanlari mutlu etmeye calisiyorum bir sekilde. Guldurmeye calisiyorum cevremi cogu zaman ki hep birlikte gulelim, hayatimiz gulumsemelerimizle gecsin, daha iyi olur diye. Yetmiyor demek ki insanlara. Bazen onlara duymak istediklerini soylemek lazim demek ki. Bana cogu insan o sekilde yaklasiyor genelde. Ben her dediklerinin gerceklik payini bilsem de, yine de mutlu oluyorum. Bazen cok samimi gelmese de, yine de olsun diyorum. Ben de bundan sonra bu sekilde davranmaya calisacagim cevremdekilere karsi. Bana ikiyuzluluk gibi gelse de, yine de denemeyi dusunuyorum bu sekilde bir davranis seklini.

Bundan sonra mutlu olmak icin caba harcamayi dusunuyorum. Sadece beklemek yerine, ustune gitmeyi dusunuyorum her seyin. Mutsuz olunca da direkt aglamak istiyorum. Aglayayim ve olay orada bitsin. Daha fazla uzulmeyeyim. Bir sekilde cikartayim o uzgunluk sorununu. Ya da aglamayi abarttim, soyle diyebilirim, umursamamaya calisacagim.

Tamam cok sevmis olabilirim, ustunden cok zaman gecmis olsa da, bazi insanlari unutmus olsam da, anilarim beynimi yiyor olsa da, normal hayatima donebilirim. Kendimle daha da cok barisik olup, her seyi son zerresine kadar kullanabilirim, iyi anlamda.

Bu guzel positif yuklenmeden sonra, uzunca bir zamandir, Youtube'da takip ettigim Amerikali birinin tiplemelerinden, hayata attigi kucuk taslardan olusan vidyolari paylasmaya baslayabilirim.

O bir Shane Dawson! California'da bulunan bu 21 yaslarindaki genc cocuk, kameranin onune gecip, sizi bir anligina bu dunyadan, daha komik bir dunyaya goturebilir! Tabi yeterli seviyede Ingilizce'niz ve espiri anlayisiniz varsa... Ben kendisine bayiliyorum ve Youtube'a beni yapistiran tek kisiliktir kendisi! Buyrun son vidyosu:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder