29 Aralık 2011 Perşembe

2011'e Veda Ederken


Aslında çok şey var içimde biriken. Herhangi birinden bir ses çıkmadığına şükrediyorum uzunca bir süredir. Biri çıkıp bana dert yanmaya başlasa o seslerden, sanki hepsi konuşmaya başlayacakmış gibime geliyor... Neden içime attığımı ben de bilmiyorum. Hazır sessizlerken, önemsemiyorum da açıkçası; ama bu gece hepsini tek tek didiklemem gerekiyormuş gibi konuşuyor tepemde bazıları. Ben de uzun süredir bozmadığım huzurumu bu gece sabaha kadar bozmayı düşünüyorum. *Sabaha kadar bozmamaya karar verdim yazımın sonunda.

*** İnsan ilişkilerim ile başlayabiliriz. Çok ayrıntılara takılan biriyim. Yengeç burcunun, tembellik dışında, tüm özelliklerini az-çok taşıdığımı düşünüyorum. Özellikle de hafıza konusunda. Geçmişte yaşanmışların beynimden silinmemesi, hatta aynı şeyleri tekrar tekrar yaşadığımda, beynimin ağzımı kullanarak beni adeta bir sayaç görevinde karşımdaki insana düşüncelerimi söyletmesine kadar güçlü bir hafızam var. Bu beni deli ediyor bazen. Çünkü çoğu zaman karşımdaki insanlardan da aynısını yapmalarını bekliyorum. Ve aynısını gör(-e)meyince üzülüyorum, kırılıyorum, alınıyorum hatta değer verilmediğimi düşünüyorum. Biraz abartıyor olabilirim; ama kendinizi benim yerime koyabilir misiniz birkaç saniye bile olsa? Teşekkür ederim. Bu tip şeyler aslında benim tamamen naif halimin dürüstlüğümle olan etkileşiminden kaynaklanıyor, eminim, öhöm. Yine de mutluyum arkadaş ilişkilerimden. Hani öyle çok çok kimsem var değil. Zaten sevmem ben o tip arkadaş çevrelerine sahip olma durumunu. Benim dünyamda belli zamanlar içinde belli insanlar olur hep. Ya da sonsuz bir zaman içinde belli insanlar olabilir de diyebilirim. Her şeyden önce arkadaşlık ilişkilerimde hatta tüm "insan" ilişkilerimde önceliğim hep samimiyet olmuştur. Ve buna tabiki kendi gözlemlerimle ve önyargılarımla oluşturduğum bir "eleme" yöntemiyle karar veriyorum. Bugüne kadar beni şaşırtan olmadı; umarım bundan sonra da olmaz. Hayatımdan kolayca silemeyeceğim arkadaşlarım, her bir derdimi dinleyen, en gizlimi bilen dostlarım var benim. Beni, onlara sahip olma duygusu ayakta tutar hep. Ailem var üstüne titrediğim, her duamda dilimde olan. Kendime sahibim en güzeli. Bunlar benim için şu 23 yaşımda en kıymetli en değer verdiğim kavramlar, diyebilirim. Hani şu 2012'ye nasıl geldiğim sorulsaydı kesinlikle bu konularla başlardım tüm hayat hikayemi anlatmaya. Hani gönlümdekilerden bahsedemiyorum uzunca bir süredir. Bu takriben 3 seneye dayanan bir kavram olmuştur hep. Bahsedemememin sebebi öyle bir kişinin olmayışından kaynaklanmaktadır; ama 2012 yılında bunu değiştirmeyi düşünüyorum. Ve kafamda bu konuyla ilgili şeylere gelirsek eğer, 2012 içinde bunu başaramazsam, şu yorgun kalbime daha fazla baskı uygulamayı düşünmüyorum bu konuda. Zaten şu anda salmış durumdayım, hiç önemsemiyorum onu, halini vaktini sormuyorum, yalnızlık çekiyor mu acaba hiçbir bilgim yok. Kendi halinde pıt-pıt/güm-güm atıyor. "Böyle de devam edebilirim hayata aslında" modundayım. O yüzden başaramazsam 2012 içinde, artık bu düşünceyi bile barındırmayacağım. Hani büyük konuşmak değil benimkisi, gayet durumun yoksunluğundan kaynaklanan bir sonuca sahibim. Güvensiz durumlardan, samimiyetsiz hallerden, uçuk kaçık tiplerden dolayıdır bu halim, yalnızlığım, kalbimin kimsesizliği... Arada öyle insanlar çıktı ki karşıma, bir tanesi hayatımdaki bir ilki yaşattı bana, şimdi konuşmuyorum o kişiyle, sebebi ise sevgimin yetersiz gelmesi ona. Diğer biri de çok özel olarak kalacaktır hayatımda. Farklı dünyaların insanıyız; ama onun için bir ilk oldum. Ve bende o kadar anlamlı ki bu durum. Kelimelerim yetmez anlatmaya. Bu kişilerden öncekileri zaten 2009 ve 2010 yıllarında yaşamıştım. Hatta 2009 yılındaki bütün dengemi bozarak bir milat yaratmıştır kendi kendine. Hepsi geride kaldı. Hepsi için açtığım defterleri kapattım, hepsi yaşandıkları zamanda güzeldiler. Hepsi benimdi, şimdi başkalarının oldular... Özetle: İnsanlara güvenmiyorum kolay kolay artık. 2011'in sonuna kadar bunlar oldu ikili ilişkilerimde.

*** Eğitim nasıldı benim için? İlkokul için pek bir şey diyemem; ama gayet başarılı idim. Lise bana çok şey kattı diyemem; ama şu anki sahip olduğum yabancı dil seviyemin lise hayatımdaki attığım adımlar sayesinde olduğunu diyebilirim, en azından temel olarak. Üniversite için söyleyeceklerim bitmez galiba. Birinci senemde gayet başarılı idim not bakımından, ikinci sınıfım biraz garip geçmiştir; ama yaz ayında Amerika tecrübesiyle mevcut düşüşlüğüm yükselişe geçmiştir. Üçüncü sınıftaki Erasmus tecrübemle yurt dışına olan ilgimin artacağı çok açıktı zaten. Dördüncü senem biraz garip geçmiştir; ama o kadar şey yaşamış birinin toparlanması için harcanmıştır diyebilirim. Şu anda tekrar ipleri elime almış bir halde olduğuma inanıyorum. Bu uzattığım sene içinde tamamen geleceğime yönelik hareketlerimle konuşacağım kendimle. Bir de hayata karşı olan eksiklerimi tamamlamaya çalışacağım. Çalışıyorum, hatta tamamlıyorum da.

*** Sağlıktan ne haber Corc? Ah, sağlık demeyin bana, sağlık demeyiiin!!! Nazar değecek! Sağlık konusunda bugüne kadarki en iyi hallerimi yaşadım şu 2011 bitmeden önce. Dukan diyetiyle tanışmam beni istediğim şeyi elde etmeme yardımcı oldu. Onun dışında, fena değil durumlar. Güzel gibi hatta. Şükrediyorum bu konudaki halime. Sağlık çünkü burada yazacaklarımın başında geliyor. Gelecektir de. Güzel bir şey fit olmak, hani aldığınız her kıyafetin size yakışması, eskiden olduğu kadar çabuk bir şekilde yorulmuyor oluşunuz, resimlerde daha hoş çıkıyor olmanız, daha genç ve dinç gözüküyor olmanız vs. birçok şey var sağlıklı olmak konusunda. O yüzden 2012'ye güzel giriyorum bu konuda. Ve dualarım da bozulmaması yönünde. O yüzden şu anki istikrarımı ve azmimi bu konuda her ne olursa olsun korumaya çalışacağıma söz veriyorum Blog! Bu sözümü iyi sakla. Dualarım bir de ailemin sağlığı üzerinedir hep. Demiştim ya, üzerinde titrediğim bir mevzu...

*** Ekonomi mi? Eskiden çok iyiydim. Sağolsunlar 2 farkli kişi bana 2. ve 3. sınıfta burs vermekteydi. O zamanlar devletten kredi de alıyordum, haliyle iyiydi durumum. Ta ki son sınıfa sonra da okulumu uzatmama karar... Şu anda kredi kartı borçlarımı ödemeye çalışıyorum. En ihtiyacım olduğu anlardan birindeyim; ama kendi yağımda kavrulmaya çalışıyorum gibi bir durum mevcut. Uzun yollu mesafelere gidemiyorum, bir arkadaşımla dışarıda yemek yiyeceksem 5 kere düşünüyorum çıkmadan önce, pazara çıktığımdaki dakikalar epey kasvetli geçiyor benim için. Market alışverişlerimden bahsetmiyorum bile... Kıyafet için bir de siz düşünün neler çektiğimi şu halimle. Kaç taksitle neler aldığımı bir ben bilirim, bir Allah bir banka, bir de çevremdekiler... Pahalı şeyler alıyormuşum gibi gözükür genelde; ama sadece iyi indirimlere geliyorum diyebilirim. Levi's jeanlere gidip 180 TL civarında bir para ödemiyorum mesela. 80-90 TL civarında oluyor diyebilirim. Alışverişte nasıl akıllandığımı öğrendim adeta. Uygun zamanı kollamak mesele sanırım. Şimdilik iyiyim bence sorun yok. Dualarım da borçlarımı hızlı bir şekilde kapatma derdinde. 2012 için bol para sahibi olmayı nasip eder Allah, diye diliyorum sürekli...

*** Ve en önemli bölüm: GELECEK!
- Aklımda araştırma görevliliği var. A planım o şekilde. 2012'nin ilk yarısında B ve C planları da elde edeceğime inanıyorum.
- Başarılı olacağıma inanıyorum. Hani maddi yönden değil de daha çok manevi yönden belli bir yerde olacağıma inanıyorum. Çünkü o bahsettiğim samimiyete sahip olduğumu düşünüyorum kendim için. Ve ben samimiyetimi de insanlara gösterebildiğimi düşünüyorum.
- Yurt dışına çıkmayı çok istiyordum eskiden. Sonra burada da başarabileceğimi düşündüm bazı şeyleri. Şimdi ise "hani çıkma durumum varsa çıkarım" gözüyle bakıyorum olaya.
- Fransızcamı geliştirmeyi düşünüyorum.
- UDS'den en az 70 almayı planlıyorum.
- ALES'den de en az 90 almam gerekiyor.
- Fotoğrafçılıkla daha fazla ilgilenmeyi düşünüyorum 2012'de.
- Bunların dışında pek bir şey gelmedi aklıma; ama 2012'nin güzel geçmesi var hep dualarımda...


Bunları yazınca epey bir rahatladım aslında. En çok çektiğim sorunlardan biri sanırım, yapım iyi bir dinleyici olmaya müsait olduğu için, genelde hep dinler modda buluyorum kendimi; ama benim insanları dinlediğim gibi karşımdakiler beni dinlemiyor pek. Ya da istediğim gibi dinlenmiyorum. O yüzden bu blog var zaten. Yazıyorum ve rahatlıyorum... Uzun bir süredir bu kadar rahat bir şekilde yazmıyordum. Bu sefer yazmayı denedim ve başardım!

2012'ye muhtemelen yalnız gireceğim. Belki çok samimi olduğum birkaç bayan arkadaşımla da girebilirim. Aklımda bir plan yok. Pek plan yapmayı da düşünmüyorum. Çünkü görüyorum ki çoğu insan 2012'ye ayık girmemeye çalışıyor. Pek benim eğlence anlayışıma uyan bir durum değil bu da tabiki.

2011'in son günlerini yaşıyorum. Ocak 7 gibi final sınavlarım başlıyor. Daha fazla efor sarfetmem lazım şu günlerde sınavlarım adına. Onun dışında günlerim genelde kendi sağlığımı gözlemlemekle geçiyor. Dukan diyetinin gerektirdiklerine uymaya çalışıyorum bir yandan. Başarabileceğimi inandığım bir şeye başladığımda, önümdeki hiçbir taşa, kayaya, dağa, gezegene bakmadan ilerleyebiliyorum. Bu konuda da dualarım mevcut tabiki.


Her şey için teşekkür ederim, hayatıma girmiş/çıkmış maddi/manevi her şeye/herkese! Ve hoşgeldin şimdiden 2012! Umuyorum ki bol bol iyilik ve güzellik getireceksin bana...

18 Aralık 2011 Pazar

Benden uzak, kime yakınsa...

Alışmaya çalışıyorum şu sıralar bazı şeylere. Başkalarının arkadaş problemleri arasında kalıyorum, kendi arkadaşlarım ve problemlerim arasında kalıyorum, kendi problemlerim arasında kalıyorum bazen de. Garip, değil mi? Ya da çok mu normal? Bilmiyorum. Tek bildiğim kafamı gereksiz yere meşgul eden şeylerin etrafımda olması, daha doğrusu olmasına izin veriyor olmam. Ondan dolayı da kafam karışık aslında.

Beni zerre kadar ilgilendirmiyor başkalarının birbirleri arasındaki problemleri. Gerçekten ilgilendirmiyor. İster sevişsinler, ister dövüşsünler, bana ne? Ama ne kadar kaçarsam kaçayım zorla olayların içine dahil ediliyorum gereksizce. İşte bahsettiğim gereksizliklerden biri de bu. Ve başkaları fark edemiyor arada benim harcandığımı. Bu üzüyor beni işte.

Kendi halimde yaşamaya çalışıyorum şu sıralar. Kredi kartı borçlarım, fotoğraf makinem, çalışmamı bekleyen derslerim, gelecekle ilgili planlarım, unutulmaya yüz tutmuş Fransızca'm... Hepsi bir kenara, tekrar dünyaya gelmişliğimi sonuç edindiğim sevgili Dukan diyetim. Hepsi bir arada çok güzel idare ediliyor. Ettirmeye çalışıyorum diyeyim.

2012 yılı kapımıza dayandı görüldüğü üzere. Yalnız gireceğim çok açık! 12 gün kalmış; ama Polyanna bile iyimser olmaz şu durumda... Hani bilemeyeceğim, sorgulamaya çekindiğim bir durum. *Umrumda mı? Değil tabiki. Bu çocuk nelerden vazgeçerek bu noktaya geldi. Kolay mı tekrar 1-2 seneyi yine heba etsin?* Yine de umutluyum 2012 için. Hayırlısını ve iyisini diliyorum Allah'dan kendim ve ailem için.

Kısmetten ötesine gidemezsin, derler hep bana. Bana gelenler neden beni aşırı yoruyormuş gibi hissediyorum peki? Hatta o derece yoruyorlar ki diyorum ki "e ben kısmetimden ötesine gittim sanırım ki?".. Bilinmez bir durum bu da. Hani karıştırmamaya çalışıyorum öyle diyeyim.

Neyse, iyiyim şu sıralar Allah bozmasın. Şu saatten sonra da takmamaya karar veriyorum geriye kalanları da. Hani zaten birçok şeyi takmayı bırakmıştım şöyle 1-2 aydır. Geri kalanları da sallamıyorum diyelim.

O değil de diyetim benim canımı sıkmaya başladı. Seyir evresinde ne güzel kilo veriyordum her gün, görünce seviniyordum o düşen rakamları. Güçlendirmeye geçebileceğimi hiç beklemezdim bile; ama o günler de geldi. Hatta yarınla birlikte 90lı günler kaldı son evreye geçmeye, yani en eski yeme alışkanlığıma dönmeye... Diyetin bu 3. evresi olan, güçlendirme evresinin 2 güzel yanı var, hatta 3 diyelim biz. Bunlardan ilki, bana göre, meyve yiyor oluşum. İkincisi ödül günüm. Üçüncüsü ise her sabah 2 dilim tahıllı ekmek yeme serbestliğim. Ekmeği arayan biri değilim; ama her sabah 2 dilim tam tahıllı buğday ekmeğini yemek beni daha da mutlu hissettiriyor. Ödül günüm 2-3 seferdir hamburger ile geçiyor. Gayet koca hamburgeri yiyerek geçiriyorum ödül zamanlarımı. Önümüzdeki hafta için başka bir plan kurmalıyım bence. Meyveye gelince, bence en güzel yanı güçlendirme evresinin. Her aksam küçüklerinden 3-4 tane mandalinayı yemenin verdiği haz çok başka. Her şekilde diyet kendini zevkli hale getirdi bende. Bir çok kişide farklı işliyor diyet anladığım kadarıyla. Ben çok şükür güzel bir şekilde ilerliyorum. Allah bozmasın inşallah. Şu insanların lanet nazarından çektiğim kadar hiçbir şeyden çekmedim sanırım... Neyse!

Bir sonraki yazıma kadar, mutlu ve ben kadar şeker kal, olur mu blogcum?
Bence de "evet"

5 Aralık 2011 Pazartesi

Buradaydım! Yaşadım, sevdim...

Neredeyse 1 ay olmuş yazmayalı. O süre zarfında aslında blogumda kapalı idi dış dünyaya. Sadece ben, her gün Dukan günlüğüne yazmak için giriyordum. Özet geçmek gerekirse, bu zaman zarfında pek öyle "aman aman" olaylar olmadı hayatımda. Vize haftası geldi-geçti, biriyle çıkar gibi bir durumum vardı ve konuşmama kararı aldım, yine. Bunların dışında diyete devam ettim. Alışveriş yaptım, yapmak zorundaydım çünkü üzerimdeki kıyafetler artık feci bol gelmeye başlamışlardı. Para harcamak zorunda kaldım diyebilirim daha çok. Geçtiğimiz Cuma günü, Antalya'ya gittim 4 bayan arkadaşımla bol bol gezdik ve resim çektim. Ha, bu arada, fotoğraf makinemi daha iyi kullanmaya başladım, onu gördüm. Sakin geçti kendi içimde her şey, diyebilirim. Bunun dışında kaldığım yerle ilgili daha doğrusu sahibi ile ilgili bir sorunum ya da rahatsızlığım kelimesi daha uygundur, var. Önemli değil aslında. Çok da irdelemiyorum artık.

Daha sessiz geçiyor içimde bir yerlerde hayat. Nefes alışverişlerimdeki değişiklik farkedilmeyecek gibi değil. Yine de bir sorun yok. Güzel hani her şey. Her şey, birkaç pürüz hariç, istediğim gibi. Eskiden olduğum gibi değilim. Daha da çok olmam gereken gibiyim. En güzel değişiklik de bu aslında hayatımda. Akşam yürüyüşlerimin güzel etkisini yaşıyorum çoğu zaman. Güzel arkadaşlarımın sıcak muhabbetlerinde buluyorum huzuru bazen. Cebimdeki parayı doğru düzgün tutamasam da 1 aydır, bazı istediğim şeyleri hala gerçekleştirememiş olsam da, güzel her şey...

2.5 seneyi geçeli çok oldu değil mi Blog? Neler kazandım, neler kaybettim bu zamanda... Geriye bakmamayı bile öğrendim son günlerde. İleriye dönük yaşamayı öğretti hayat. Daha kolay silmeyi, daha mantıklı değer vermeyi öğretti hayat. Daha bir yetişkin oldum son zamanlarda. Yine de içimdeki o birine güvenme duygusu o kadar çok şeyi bana özlettiriyor ki, yazmakla ifade edemem...

2010 ve 2011 yılları, henüz bitmemiş olsa bile, tamamen yalnız geçti çoğu konuda diyebilirim. 2009 yılının o bereketini, 2012 yılı için umut ediyorum kendime ve aileme. Bazı şeyleri yapabilmiş olmanın verdiği o gurur ve yine başarma isteği, dua ediyorum ki, ömrüm boyunca sürer.

Çoğu zaman buralarda ne işim olduğunu düşünüyorum. Hani yazıyorum, geçmişin olmuşlarına bir özet de ben ekliyorum blogumla. Peki sonra? İşte bu sorunun cevabını bulmak için yazıyorum her özetimi hayatıma dair... Hiçbir şeyimi paylaşmak istemiyorum aslında. Twitter hesabım hala kapalı. Facebook hesabımda bile birçok şeyi paylaşmaz oldum. Hiç istek yok içimde. Öylesine belli arkadaşlarımın içinde bulunduğu bir profile sahibim diyebilirim. Mutluyum da. Az ve öz, sade şeyleri seviyorum ben. Sade; ama içindeki renkleri ufakça belli eden şeyleri seviyorum.

Bugün 115 gün olarak belirlediğim Güçlendirme Evresine geçtim Dukan diyetimde. 11, 5 kg verdim bu diyet sayesinde. Ve sadece kilo vermedim; birçok şeyi verdim, kaybetmedim, verdim. O yüzden güzel bir başlangıç oldu 2012 yılı için. Hayattaki sorunların bitmeyeceğini gördüm ve güzelliklerden daha çok, sorunlarıma sahip olduğum için sevinmem gerektiğini anladım. Kendimi daha kötülerine hazırlıyorum şu anda, başıma gelebilecek daha kötülerine. Felaket senaryoları kurmuyorum elbette; ama yapabileceğim veyahut dayanabileceğim hale getirmeye çalışıyorum. İyisi hep gelir; ama kötüsü neler götürür bilemem...

13 Kasım 2011 Pazar

Ben ve Diğerlerimiz

Dün akşam itibariyle tekrar Isparta'ya dönmüş bulunmaktayım. Bütün günüm yine yolda geçmesine rağmen, geldiğimde evimi temizlemem, makineye çamaşır atmam, marketten 2-3 haftalık gıda stoğumu satın almam, duş alıp, yemek yememle birlikte bir ara yatağıma gittiğimi hatırlıyorum. Bayram güzel geçti. İstanbul'a gittik, Anadolu ve Avrupa yakasındaki akrabalarımızı ziyaret ettik ailecek. Ben diyetimin dışında beslendim, gayet tatlıları, börekleri, çörekleri götürdüm. Starbucks'a eniştemin götürmesiyle o sürekli dilimde olan termos bardağımı aldım. Tabii bir güzel de kahvemi içtim. Ve döndüm. İşin bunların yanındaki diğer güzel yanı ise, o kadar şey kaçırmama rağmen, kilo almamış, aksine bir miktar kilo da vermiş olmam tabiki... 70'e düşsem daha ne isterim ki? 72 kg olmuşum bugüne kadar. Artık diyorum ki 3. evreye geçeyim; ama sonra vazgeçiyorum, hazır vermişken istediğim kiloya düşeyim diyorum, ve bekliyorum. Düşerim muhakkak... Bu arada 80'den 72'ye düşerek 2 beden düştüğümü de, 30 beden pantolonları giyerek tescillemiş bulunmaktayım. Fit olmak güzel. Hani zaten ben işin sağlıklı olmak boyutundayım. O yüzden giydiğim kıyafetlerin bana yakışması zaten ayrıca hoşuma giden bir durum.

21 Kasım'da vizelerim başlıyor ve sorumlu olduğum derslere çalışmam lazım artık. Dönem başında bir sürü planım vardı; ama sağlıkla olanı en iyi şekilde gerçekleştirebildim sadece... Vizelerden sonrası için olan planlarıma yöneliyorum artık.

Geçen günlerde o kadar aştım ki kendimi neredeyse Facebook hesabımı da temelli kapatacaktım. Sonra elim sadece yüklü olan arkadaşlarımın resimleri ve fotoğraf makinemle çektiğim resimlerimin olduğu klasörleri silmeye gitti sadece. Artık resim vs. yüklemeyi de düşünmüyorum. Sadece iletişim aracı olarak kullanmayı düşünüyorum Facebook hesabını. Arada bir profil resmimi değiştiririm sanırım, yeter o da; ama Twitter hesabımı geri açtım. Kullanıcı adını değiştirdim. Facebook ve Twitter'a kayıt olduğum mail adresimi de değiştirdim ki arayanlar bulamasın diye. Az önce de LinkedIn profilimi sildim. Geriye, blogum, Facebook profilim ve Twitter hesabım bir de Last.Fm profilim kalmış oluyor.

Hatta şu anda blog sayfamı da kapatmak istedim bir an. Ve kapatıyorum da bu yazımı yazıp. Sanırım temelli silmeye elim gitmez. O yüzden kapatacağım sadece.

6 Kasım 2011 Pazar

Kurban Bayramı

Şeker bir resim bulayım dedim bu yazıma ve yandaki resmi kullanmaya karar verdim. Fena da durmuyor sanki, neyse. Bir güzel bayrama daha katıldığımız için mutluyum. Görüldüğü üzere ne Müslümanlığımızı kaybettik, ne kutlayamayacak kadar sefil duruma düştük ne de dünyamıza çarpan bir meteorumuz oldu. O yüzden herkesin bayramının mübarek olmasını diliyorum ki hayırlı bayramlar dilemekten de kendimi alamıyorum... * Bundan daha karışık bir kutlama metni olmazdı sanırım *

Efendim, bayram niyetiyle Ankara sınırlarına girmiş bulunmaktayım. Bayram için değişik planlarım yok ne yazıkki. Önemli olan konularım arasında tabiki sağlık meselesi var. Şu anda tek temennim kilo vermekten ziyade, almamaya çalışmak. Malum, tatlılar vs. türü şeyler bayramların en vazgeçilmez ve karşı konulmaz nimetleri kategorisine giriyor birinci sıradan. Bakalım bu güzel bayram bize neler getirecek...

Bayram yan tarafta dursun, hayatımdaki aldığım birkaç kararı buraya not edeyim niyetindeyim. Foursquare'de epey bir zaman mayorluk savaşları vermişimdir bazı yerlerde, gayet güzel badgelere de sahip olmuştum. Gelin görün ki dün itibariyle mantıklı bir şekilde foursquare hesabımı sildim. Çok da mutluyum, hatta telefonumdan uygulamasını bile kaldırdım. Bu silme meselesine, bir süredir aklımda olan bir şey daha eklendi tam 15 dk önce. O da Twitter hesabım... 2000+ tweete sahiptim ve buna ek olarak gayet çalışkan bir translating hesabım da bulunuyordu. Zamanında o hesap için de epey uğraş vermiştim; ama benim için hiç gerekli olmadığına karar verdim Twitter hesabının. Ve sildim. Bunu bir ara Facebook için de düşünmüştüm, önceki yazılarıma bakılırsa eğer; ama Facebook hesabını silmek yanlış bir karar olduğundan vazgeçtim. Şu anda mümkün olduğunca internetteki bu tip hesaplarımı kaldırmaya çalışıyorum. Yani benim ulaşabileceğim, bizzat yönettiğim hesaplarımı azalttım epeyce. Hani olur da biri sahte hesap açsa bile umrumda olmaz. Çünkü ben takip etmekten yoruldum kendi hesaplarımı, belki de üşengeçliğimden ya da mantıklı hareket etmeye çalışmamdan ötürü kapatıyorumdur. Bilinmez. Şu anda daha kendime özel bir yaşam ve bu blogumda daha "ben" e sahip olduğumu hissediyorum.

Ve tekrar iyi bayramlar. Aman az tatli yemeye çalışın!..

3 Kasım 2011 Perşembe

Konuşmak?

Tam bir ay oldu Dukan diyetine başlayalı. Hani nasıl desem de nazarı almasam üstüme diye düşündüm de birden diyeyim diyorum, yaklaşık yedi kilo verdim bu bir ay içinde. Resmi kayıtlı hedefime çoktan ulaştım; ama yetmiş kilo olmak istiyorum. İşin güzel yanı ise tam otuz gündür stressiz, mutlu bir şekilde yaşamaktayım. Hatta eskiden sahip olduğum bazı rahatsızlıklarım da yok bu süre zarfında. Yani diyet tam anlamıyla güzel, hayat güzel, sağlığım güzel, ben de güzeliiiim! Geçen gün Mavi Jeans'den pantolon almadım tabiki henüz, çünkü 32 olan bedenimin artık 31 olduğunu düşünüyorum ve 30 olacağından eminim o yüzden de 70 e düşmeyi bekliyorum pantolon almak için. Yine de Mavi Jeans'e gittiğimi belirtip oradan 120 TL'ye harika bir kazak-sweatshirt tipinde bir şey aldığımı ve aldığım şeyin MEDİUM olduğunu belirtmek istiyorum. Eskiden LARGE giyerdim; hatta geçen günlerde arkadaşım sayesinde epey bir kıyafetimi Van için gönderdim. Dolabım epey boş kaldı. Sonuç olarak sadece rakamlarla değil her anlamda sağlıklı bir bünyeye sahibim...

Şu sıralar hayat durağan gibi geçiyor. Hani Kasım'da aşk başkadır ya, ben öyle güzel yalan görmedim. Daha iyileri de vardır gerçi eminim; ama Kasım'da başka olabilecek bir aşkın mevcudiyeti yok henüz. Eskiden bu durum beni epeyce rahatsız ederdi, yani yalnız olmak. Hani vazgeçmişlik mi denir, umutsuzluk mu denir, ertelemek mi denir yoksa tamamen o konuyu boşvermişlik mi denir, bilemem; ama eksikliğinin depresifliğini yaşamıyorum bir süredir. Mutluyum bu konuda. Beklentilere girmiyorum mesela, umutlanmıyorum, hayaller içinde yüzmüyorum... Güzel bir durum eskiye nazaran.

Geçen günlerde arkadaşımla kan tahlili yaptırmak istedik. Çünkü o arkadaşım da Dukan diyetine başladı. Gerçi benim geçmişim daha önceye dayanıyor. Ve kanımın biyokimya değerleri sonucunda gayet sağlıklı olduğumu söyleyen doktora teşekkür edip, 1-2 ay sonra tekrar görüşmek üzere deyip içimden oradan ayrıldım. Diyet fena gitmiyor. Aksine eğleniyorum da. Bir çok kez ufak kaçamaklarım da olmuyor değil. O halimle bile ya kilomu koruyabiliyorum ya da kilo vermeye devam edebiliyorum. Sağlığım süper yani, çok şükür. Nazarlar uzak durun!

Vize haftası bayramdan sonraya yerleşmiş durumda. Cuma gününde de Ankara'da olacağım diye umutlanıyorum. Kısmet tabii bu işler. Bayramı ailemle geçireceğim. Bakalım diyetimi nasıl iradelendireceğim. Yapabilirim diye umuyorum. Hani kilo verme kısmını geçtim de aynı kiloda kalmaya çalışacağım. Yapabilirsem eğer.


Bir süre güneşli geçti hayatı. Daha sonra ne yapacağını bilmeden, tadını çıkarmaya çalışıyordu hayatın. Biraz soğuk gibiydi hava o zamanlar. Üşütüp hasta olmaya bile ihtimal vermiyordu hayatı için. Çünkü saçma şeylerden dolayı kaybetmek istemiyordu bir saniyesini bile... Mutlu olmalıydı. Yine gözlerinin içi parlamalıydı. Yine aradığı aşkı bulmalıydı...

19 Ekim 2011 Çarşamba

Neler neler!

20. günündeyim o herkesin dilinde olan diyetin... Nasıl bir yirmi gün geçti derseler, çok eğlenceli, harika geçti diyebilirim. Hani sürekli sağlığımla ilgilendiğim hayatımın en dolu dolu yirmi günü de diyebilirim. Çok iyi sonuçlar aldığım yirmi gün de diyebilirim... Hepsi bir yana, hayatımda hiç bu kadar uzun süre mutlu olmamıştım. Yani eskiden, değişken yengeç tipi ruh halimden ötürü, 3 gün mutluysam 1 gün depresif Polyanna modunda geçirirdim günlerimi... Fakat son yirmi gündür, çok rahatım, çok mutluyum, çok dinamiğim, en önemlisi çok sağlıklıyım. Allah bozmasın diyorum her sefer, Allah kötülüklerden korusun diyorum her halime şükrettiğimde. Bakalım ne kadar devam edecek bu durum bende. Tabi yine de belirtmekte fayda var sağlığımla ilgili olarak: Dukan Günlüğü diye adlandırdığım sayfamda da görülebileceği gibi, diyete başlayalı 20 gün oldu ve ben 80,5 kg'dan 75 kg'a düştüm. 5.5 kg bence çok güzel bir sonuç. Ve ne yediklerimden kısıyorum bu evrede, ne ac kalıyorum. Boyle bir diyet yok başka yani. Daha ne denebilir ki; ama 2 arkaşıma önermiştim diyeti ve onlarda gördüğüm sonuç ve internette okuduğum yorumlardan yola çıkarak, bu ve diğer tüm diyetlerin ortak noktası olan "göz açlığı" ve "irade" kavramlarının kişi üstündeki doygunluğunun çok önemli olduklarını söyleyebilirim. Her şey beyinde bitiyor. Önceliklerinizi kendinize dönük ve kalıcı olarak ayarlarsanız, istediğiniz başarıya rahat bir şekilde ulaşabilirsiniz. Ben Ocak ayındayken, yediklerimi azaltırken aklımda dış görünüşüm vardı sadece; ama zaman içerisinde sonuçlarını görünce, sadece sağlığıma önem vermem gerektiğini anladım. Ve o şekilde düşününce daha güzel sonuçlar aldım. Şu anda da fazla olan 3-4 kilomu sadece sağlığıma zararı olur korkusuyla vermeye çalışıyorum. Oysaki zaten şu anda gayet ideal bir vücut içindeyim. Demem o ki bu diyete ve diğer diyetlere başlayacak insanların önce önceliklerini sağlığına yönelik almaları, iradelerini güçlü tutmaları ve göz açlıklarına gitmemelerini öneriyorum. Diyetimin üçüncü evresine 74 kiloya düşünce geçmeyi planlıyorum. Geri alma ihtimalim olan kiloları düşünerek 75 olan hedefimi 74'e çektim. Şu anki beslenmemden cok mutluyum; ama 3. evredeki ödül yemeklerini de tatmak istiyorum artık. Yalan yok, lahmacun, tost, kısır gibi şeyleri yemeyi özledim. Canım hiç çekmiyor; ama özledim sadece... Bir de şeytan arkadan dürtüyor "Arif, 72'ye kadar düş öyle bırak" diye. Şeytanı dinlesem mi diyorum kendi kendime gülerek...

Uzunca bir süredir yazamadım bu diyet meselesi yüzünden; ama son 6 günde olanları özet geçerek anlatsam bütün 20 güne değil aylara bedel olur... Efendime söyleyeyim, fırsaturunu.com. Duymuşsunuzdur belki bu siteyi. Epey güzel ürünleri, Iphone 4S'i bile uygun fiyatlarda satışlara koymuştu. Ta ki her şey indirimlerin başlangıç aldığı gece 12'den sonra oldu. Ben 2 gün öncesinden sitede, 2 yıldır hayallerimdeki Nikon D90'ı, Doğubank'daki fiyatı 1800 TL'den bile aşağıda, 1200 TL gibi bir fiyata bulmamla başladı aslında her şey. Bizimkileri 2 yıldır anca ikna edebilmiştim. Her şey hazırdı. Ve gece 12 olunca herkes gibi ben de almak için kastım. Tabi site çöktü, saatlerce gelmedi; ama o anda 22 tane falan satılmış. Sonra sabah alırım artık dedim. Ki sabah kalktığımda 56 tane satılıp tükendi yazdığını gördüm. Nasıl üzüldüm bilemezsiniz. Ta ki akşam saatlerine kadar. Sitedeki her şey tükenmiş ve satışlar durdurulmuş. Bir yandan da Ekşi Sözlük'deki yorumları okuyorum. İnsanların yorumlarına bakılırsa, büyük bir dolandırıcılık dönüyormuş. Bir anda nasıl şükrettiğimi bilemedim. İyi ki almamışım dedim defalarca, moralim de epeyce bozulmuştu, ya ben de almış olsaydım, diye dertlendim epeyce. Ondan sonra benim içimde durmak bilmedi fotoğraf makinesi sevdam. 2 yıldır ilk kez bu kadar yakınlaşmıştım. Sonra başka sitelerde aramaya başladım Nikon D90 modelini. Buldum da. 2500 TL civarında bir fiyata. Sonra yine iş bu sefer bu fiyat için bizimkileri ikna etmeye geldi. Ettim de; ama epeyce uğraştığımı kelimelerle bile anlatamam. Alacaktım ki bir arkadaşım kanıma girdi. Ve beni Canon'a yönlendirdi. Öyle mi böyle mi derken, Dün elime 2 yıldır hayalini kurduğum fotoğraf makinesi geçti. Şu anda yatağımın üstünde bir adet Canon EOS 550D duruyor. 18-135mm'lik lensiyle birlikte. Evet, aldım. Ve çok mutluyum. Cihazı ilk açışımdan önce bile nazar duaları okudum, ayrıca dua ettim. Ve fotoğraf makinemi Amerika'da kazanıp biriktirdiğim parayla aldım. Şimdi bir birikimim yok; ama hayallerimden birini gerçekleştirdiğim için çok mutluyum. Ve artık fotoğrafçılık benim tek ve en büyük hobim! Diğer duygularımı anlatmak için çektiğim resimleri konuşturmayı düşünüyorum. Tabi çektiğim resimleri burada paylaşmak yerine, 2008 yılından beri üye olduğum DeviantArt'daki profilimde paylaşacağım. Hatta makinemle çektiğim ilk resmim de şudur.

Duygusal hiçbir git-gelim olmamakla beraber, zorlanan kapıları da demire çevirdiğimi farkettim. Zayıflamamın sağlığımla birlikte dış görünüşümde meydana getirdiği şeyleri de ben değil artık bir çok arkadaşım farketmeye başladı. Çünkü diyetimin içindeki akşam yürüyüşlerimin yanı sıra evde çalıştığım dambıllar ve karın hareketleri sayesinde gayet toplu bir vücuda sahip oluyorum. Oldum da hatta. Eh ben kendimi severken başka birini sevmeye sıra gelmiyor gibi bir şey. O yüzden eskisi gibi "ah yalnızım, vah şöyleyim, aman böyle kimsesiz kaldım" gibi yakınmaları yapmıyorum. Aksine umursamıyorum bile. Artık kendimleyim ve inanın daha mutluyum. Okula işlerime yüklenmemin de zamanı geldi.

Sabah kalktığımda internette gördüklerim herkesi üzdüğü kadar beni de üzdü. Yine onlarca askerimiz terörün kurbanı olmuş, şehitliğe ulaşmışlar. Hani, savaş sanki hep bizde, bütün ülkeler mutlu mesut; ama savaş hep bizde, hep Müslüman topluluklarında. Neden? Bu soruyu hani ben cevaplayabilecek ne tecrübem, ne bilgim var. Her Cuma günü camiide topluca yapılan duaya açılan ellerin sayısını mı artırmamız lazım? Hani hocanın ettiği gibi: "Allah, vatanımızı, milletimizi kötülüklerden korusun, güç versin" diye? Bence sürekli, siyesete oturduğu yerden, özellikle oturduğu yerden eleştiri yapan, başka lanet hiçbir halt yapmayan, Facebook türevi yerlerde bilmem neler paylaşan, 3-4 günlüğüne profil resmini değiştirip, öyle destek olduğunu düşünen kişiler, bir de dua etseler? Hani eminim aralarında sesini çıkaranlar da vardır, oturup resim-yazı paylaşmaktan ötesini yapmak adına... Ama diğerleri bir de dua etseler? Belki sizinki kabul olur. Madem sadece "oturarak" sesinizi çıkartacaksınız, o zaman oturduğunuz yerden dua edin. Vatana bir faydanız olsun. Milleti kışkırtmak yerine, iyice fişeklemek yerine. Allah rahmet eylesin şehitlerimiz için. İnşallah daha fazlası olmadan düşmanlarımızı uzaklaştırabiliriz güzel ülkemizden.

2 Ekim 2011 Pazar

Dukan Diyeti Günlüğü

İnternetten siparişle aldığım şeylerden biri, bugün üçüncü günü yaşadığım diyet olan Dukan diyetinin olmazsa olmazı, yulaf kepeği idi. Biraz ilginç gibi gelse de başlarda, yani diyetimin ilk gün özellikle, sonraları benimsediğim ve rahatlıkla tükettiğim bir gıda oldu. Olmak da zorunda aslında...

Şu an gündemimde 3-4 farklı ana konu var. Bunlar, gelecekle ilgili planlarıma bir yenisini eklemek, boş zamanlarımı nasıl değerlendireceğim konusunda kafa yormak, dukan diyeti ile fazladan sahip olduğum 5-6 kiloyu vermek ve derslerime nasıl yükleneceğim konusunda plan yapmak. Dukan diyeti dışındakileri gün içinde düşünmeye karar verdiğim için, bu yazımda Dukan diyeti ile ilgili bir şeyler not almak istiyorum.

Dukan diyetine Cuma günü başladım. Cuma günü aç karnına tartıldığımda, tartı bana 80,5 kg olduğumu söylemekteydi. Dukan'ın ikinci gününde tartı 79.7 kg gösteriyordu. 3. günde, yani bugün, yine aç karnına tartıldığımda tartı 78.5 kg olarak gösterdi kilomu. Yani tabi biraz garip bir durum 2 gün içinde 1.5-2 kg vermiş olmam. Diyette tabiki sadece yemek yemek yok, yürüyüşlerimizi de yapıyoruz akşamları arkadaşım! 2 gündür akşam güzelce ipodumu takıyorum kulaklığını kulağıma, bir güzel de giyiniyorum. Ver elini Isparta sokakları! Tabi kenar sokakları. Sonuçta öylesine bir yürüyüş değil bu durum.

Hedefimde 75 kilo olmak var. Aslında Ocak ayından beri kilo vermekteyim gayet sağlıklı bir şekilde ver her şeyden yiyerek. (93 kg ---> 81 kg)  Ama ayda ortalama 1-2 kg vermek bana biraz yavaş geliyordu. Ve fazla olarak gördüğüm son 5-6 kilomu Dukan diyetiyle vermeye karar verdim. Bu şekilde dışarda aptalca yemek yiyerek para harcamayacağımı, sağlıklı besleneceğimi ve hayatımın daha da düzenli olacağına inanıyorum. Ve 3 gündür de gayet iyi gidiyorum.

Dukan diyetinden önce nasıl kilo verdiğimi açıklamak gerekirse, yaklaşık 10 aydır yediklerime çok dikkat ettim. Pek spor yaptım bu süre zarfında diyemem. Evdeki karın hareketleri ve dambıllarla çalışmak dışında bir spor yapmadım. Porsiyonlarımı hep küçük tuttum yemeklerde; ama Burger King'de güzelce bir steakhouse menü yediğimi de bilirim her hafta bir kere. Bunların dışında son 4 aydır falan, hiçbir şekilde şeker kullanmıyorum içtiğim içeceklerde. Ekmeği de sadece sabah kahvaltısında 1-2 dilim şekilde tüketiyordum. Şimdi ekmek kullanmıyorum bile diyete göre. Ah bir de ben Ramazan ayında, tüm ay orucumu tutup; yaklaşık 2 kg vermiş biriyim. Düşünün artık nasıl bir iradem var.

Özet geçip, yazımı Dukan Günlüğü olarak adlandırmak istiyorum:

Dukan Diyetine Başlangıç Tarihim: 30 - Eylül - 2011
-> Tartı değerleri, sabahları aç karnına yaptığım tartılma sonuçlarıdır. SP = Saf Protein, PS = Protein + Sebze

Atak Evresi:
1. Gün --> 80, 5 kg
2. Gün --> 79, 7 kg
3. Gün --> 78, 5 kg
4. Gün --> 78, 7 kg

Seyir Evresi:
5. Gün --> 78, 5 kg PS
6. Gün --> 78, 1 kg SP
7. Gün --> 78, 0 kg PS
8. Gün --> 77, 9 kg SP
9. Gün --> 77, 3 kg PS
10. Gün --> 77, 3 kg SP
11. Gün --> 77, 5 kg PS
12. Gün --> 77, 4 kg SP
13. Gün --> 77, 0 kg PS
14. Gün --> 76, 4 kg SP
15. Gün --> 76, 1 kg PS
16. Gün --> 75, 6 kg SP
17. Gün --> 75, 4 kg PS
18. Gün --> 75, 5 kg SP
19. Gün --> 75, 4 kg PS
20. Gün --> 74, 9 kg SP
21. Gün --> 74, 5 kg PS
22. Gün --> 74, 5 kg SP
23. Gün --> 74, 3 kg PS
24. Gün --> 74, 3 kg SP
25. Gün --> 74, 1 kg PS
26. Gün --> 74, 2 kg SP
27. Gün --> 74, 0 kg PS
28. Gün --> 74, 0 kg SP
29. Gün --> 73, 8 kg PS
30. Gün --> 73, 6 kg SP
31. Gün --> 72, 5 kg PS
32. Gün --> 73, 2 kg SP
33. Gün --> 72, 6 kg PS
34. Gün --> 72, 7 kg SP
35. Gün --> 73, 2 kg PS
36. Gün --> 73, 6 kg SP- (4 Kasım)
37. Gün --> ? -
38. Gün --> ? -
39. Gün --> ? -
40. Gün --> ? -
41. Gün --> ? -
42. Gün --> ? -
43. Gün --> ? -
44. Gün --> ? -
45. Gün --> 71, 2 kg PS
46. Gün --> 70, 9 kg SP
47. Gün --> 70, 8 kg PS
48. Gün --> 70, 9 kg SP
49. Gün --> 70, 8 kg PS
50. Gün --> 70, 6 kg SP
51. Gün --> 71, 0 kg PS
52. Gün --> 70, 9 kg SP
53. Gün --> 70, 6 kg PS
54. Gün --> 71, 0 kg SP
55. Gün --> 70, 0 kg PS
56. Gün --> 70, 1 kg SP
57. Gün --> 70, 4 kg PS
58. Gün --> 69, 8 kg SP
59. Gün --> ? -
60. Gün --> 70, 2 kg - Atak Evresi.
61. Gün --> 69, 4 kg - Atak Evresi.
62. Gün --> 68, 4 kg - Atak Evresi.
63. Gün --> 68, 8 kg - Atak Evresi.

Güçlendirme Evresi: I. Etap (58 Gün - Başlangıç: 2 Aralık 2011 ~ Bitiş: 28 Ocak 2012)

64. Gün --> 69, 1 kg - PS
65. Gün --> 69, 5 kg - PS
66. Gün --> 68, 8 kg - PS
67. Gün --> 69, 4 kg - PS
68. Gün --> 69, 4 kg - PS
69. Gün --> 68, 8 kg - PS
70. Gün --> 69, 6 kg - SP
71. Gün --> 68, 7 kg - PS
72. Gün --> ? -         - PS
73. Gün --> ? -         - PS
74. Gün --> 68, 8 kg - PS
75. Gün --> 69, 6 kg - PS
76. Gün --> 69, 5 kg - PS
77. Gün --> 68, 5 kg - SP
78. Gün --> 67, 8 kg - PS
79. Gün --> 68, 2 kg - PS
80. Gün --> 68, 2 kg - PS
81. Gün --> 68, 6 kg - PS
82. Gün --> 68, 2 kg - PS
83. Gün --> 68, 0 kg - PS
84. Gün --> 69, 1 kg - * Protein gunu yapmadim. - PS
85. Gün --> 70, 0 kg - PS
86. Gün --> 70, 2 kg - PS
87. Gün --> 69, 8 kg - Atak Evresi.
88. Gün --> 68, 5 kg - Atak Evresi.
89. Gün --> 67, 8 kg - Atak Evresi.
90. Gün --> 68, 2 kg - PS
91. Gün --> 69, 2 kg - SP
92. Gün --> 69, 1 kg - PS
93. Gün --> 68, 7 kg - PS
94. Gün --> 69, 3 kg - PS
95. Gün --> 68, 6 kg - PS
96. Gün --> 68, 4 kg - PS
97. Gün --> 68, 9 kg - PS
98. Gün --> 69, 3 kg - SP
99. Gün --> 68, 1 kg - PS
100. Gün --> 68, 4 kg - PS
101. Gün --> 69, 3 kg - PS
102. Gün --> 69, 1 kg - PS
103. Gün --> 69, 2 kg - PS
104. Gün --> 69, 5 kg - PS
105. Gün --> 69, 7 kg - SP
106. Gün --> 68, 8 kg - PS
107. Gün --> 68, 9 kg - PS
108. Gün --> 68, 8 kg - PS
109. Gün --> 69, 0 kg - PS
110. Gün --> 69, 3 kg - PS
111. Gün --> 69, 3 kg - PS
112. Gün --> 69, 3 kg - * Protein gunu yapmadim. - PS
113. Gün --> 70, 1 kg - SP
114. Gün --> 69, 3 kg - PS
115. Gün --> 70, 0 kg - PS
116. Gün --> 70, 0 kg - PS
117. Gün --> 70, 1 kg - PS
118. Gün --> 70, 6 kg - PS
119. Gün --> 69, 5 kg - SP
120. Gün --> 69, 0 kg - PS
121. Gün --> 70, 2 kg - PS


Güçlendirme Evresi: II. Etap (58 Gün - Başlangıç: 29 Ocak 2012 ~ Bitiş: 24 Mart 2012)


122. Gün --> 69, 5 kg - PS
123. Gün --> 69, 9 kg - PS
124. Gün --> 69, 6 kg - PS
125. Gün --> 71, 5 kg - PS
126. Gün --> 71, 5 kg - * Protein gunu yapmadim. - PS
127. Gün --> 70, 9 kg - PS
128. Gün --> 70, 8 kg - PS
129. Gün --> 70, 9 kg - PS
130. Gün --> 70, 9 kg - PS
131. Gün --> 70, 0 kg - SP - 126. Gün için.
132. Gün --> 69, 8 kg - PS
133. Gün --> 69, 4 kg - PS
134. Gün --> 69, 8 kg - PS
135. Gün --> 69, 8 kg - PS
136. Gün --> 70, 3 kg - PS
137. Gün --> 70, 4 kg - PS
138. Gün --> 70, 4 kg - PS
139. Gün --> 70, 8 kg - PS
140. Gün --> 70, 6 kg - SP
141. Gün --> 69, 8 kg - PS
142. Gün --> 71, 6 kg - PS
143. Gün -->  ? - PS
144. Gün -->  ? - PS
145. Gün -->  ? - PS
146. Gün -->  ? - PS
147. Gün -->  ? - * Protein gunu yapmadim. - PS
148. Gün -->  ? - PS
149. Gün -->  ? - PS
150. Gün -->  ? - PS
151. Gün -->  ? - PS
152. Gün --> 71, 5 kg  - PS
153. Gün -->  ? - PS
154. Gün -->  ? - PS
155. Gün -->  ? - PS
156. Gün -->  ? - PS
157. Gün -->  ? - PS
158. Gün -->  ? - PS 
159. Gün -->  ? - PS
160. Gün -->  ? - PS
161. Gün -->  ? - PS
162. Gün -->  ? - P
163. Gün -->  ? - PS
164. Gün -->  ? - PS
165. Gün -->  ? - PS
166. Gün -->  ? - PS
167. Gün -->  ? - PS
168. Gün -->  ? - PS
169. Gün -->  ? - PS
170. Gün -->  72, 6 kg - PS
171. Gün -->  72, 6 kg - PS
172. Gün -->  72, 6 kg - PS
173. Gün -->  73, 1 kg - PS
174. Gün -->  71, 9 kg - PS 
175. Gün -->  71, 8 kg - PS
176. Gün -->  71, 4 kg - PS
177. Gün -->  71, 2 kg - PS
178. Gün -->  71, 2 kg - PS
179. Gün -->  72, 5 kg - PS

Koruma Evresi:

* Bu evreyle birlikte, sadece Protein Perşembeleri, günde 3 yemek kaşığı yulaf kepeği ve bol bol spor ekliyorum hayatıma. Toplam 6 ay süren bu yolculukta bana veda eden tüm kilolarıma, beni günaha sokan kaçamaklarıma, BİM ve A101'e, değerli Bloguma, bu yazıyı okurlar mı bilmiyorum; ama beni destekleyen herkese teşekkür ediyorum. Bundan sonraki planımda kendimi yaza hazırlamak var. Ve biraz daha kilo vermeyi düşünüyorum. Belli zamanlarda yine kilolalarımı buraya not almayı düşünüyorum:

24 Mart 2012 - 72, 5 kg

01.12.2012 - Biliyorum, biliyorum. Çok özür dilerim. Biri için bozduğum diyetim ve geri aldığım kilolarım için çok özür dilerim. Kendimi seviyorum ve tekrar her şeyin güzel olacağına; biri olsa da olmasa da hayatımda, kendimi sevmeye devam edeceğime inanıyorum ve söz veriyorum.


Atak Evresi:
1. Gün --> 77, 0 kg
2. Gün --> 75. 5 kg
3. Gün --> 76, 4 kg
4. Gün --> 75, 8 kg


Seyir Evresi:
5. Gün --> 75, 7 kg PS
6. Gün --> 75, 4 kg SP
7. Gün --> 75, 7 kg PS
8. Gün --> 76, 1 kg SP
9. Gün --> 75, 3 kg PS
10. Gün --> 75, 1 kg SP
11. Gün --> 74, 6 kg PS
12. Gün --> 74, 2 kg SP
13. Gün --> 74, 4 kg PS
14. Gün --> 74, 4 kg *
15. Gün --> * kg *
16. Gün --> * kg *
17. Gün --> * kg *
18. Gün --> 74, 8 kg SP
19. Gün --> 74, 6 kg PS
20. Gün --> 74, 6 kg SP
21. Gün --> 74, 1 kg PS
22. Gün --> 73, 8 kg SP
23. Gün --> 73, 4 kg PS
24. Gün --> 73, 7 kg SP
25. Gün --> 73, 5 kg PS
26. Gün --> 72, 9 kg SP
27. Gün --> 72, 9 kg PS
28. Gün --> 72, 9 kg SP
29. Gün --> 72, 1 kg PS
30. Gün --> 72, 1 kg SP
31. Gün --> 71, 9 kg PS
32. Gün --> 72, 3 kg SP
33. Gün --> 72, 1 kg PS
34. Gün --> 71, 9 kg SP
35. Gün --> 71, 2 kg PS
36. Gün --> 70, 9 kg SP
37. Gün --> 70, 6 kg PS
38. Gün --> 70, 5 kg SP
39. Gün --> 70, 1 kg PS
40. Gün --> 70, 0 kg SP
41. Gün --> 70, 5 kg PS
42. Gün --> 70, 4 kg SP
43. Gün --> 70, 0 kg PS
44. Gün --> 70, 4 kg SP
45. Gün --> 69, 9 kg PS
46. Gün --> 69, 7 kg SP
47. Gün --> 69, 4 kg PS
48. Gün --> 69, 4 kg SP
49. Gün --> 69, 5 kg PS
50. Gün --> 69, 5 kg SP
51. Gün --> 69, 2 kg PS
52. Gün --> 69, 5 kg SP
53. Gün --> 68, 8 kg PS
54. Gün --> 68, 8 kg SP
55. Gün --> 68, 5 kg PS
56. Gün --> 68, 9 kg SP
57. Gün --> 68, 9 kg PS
58. Gün --> 69, 1 kg SP
59. Gün --> 68, 5 kg PS
60. Gün --> 68, 3 kg SP
61. Gün --> 67, 9 kg PS

Güçlendirme Evresi: I. Etap (45 Gün - Başlangıç: 31 Ocak 2013 ~ Bitiş: 16 Mart 2013)

62. Gün --> 67, 4 kg PS
63. Gün --> 67, 8 kg PS
64. Gün --> 67, 8 kg PS
65. Gün --> 67, 2 kg PS
66. Gün --> 67, 1 kg PS
67. Gün --> 67, 3 kg PS
68. Gün --> 67, 3 kg PS
69. Gün --> 66, 6 kg ÖG
70. Gün --> *
71. Gün --> 67, 7 kg PS
72. Gün --> 67, 9 kg PS
73. Gün --> 67, 7 kg PS
74. Gün --> 67, 4 kg PS
75. Gün --> 67, 3 kg PS
76. Gün --> 67, 2 kg PS
77. Gün --> 67, 5 kg PS
78. Gün --> 67, 7 kg PS
79. Gün --> 67, 4 kg PS
80. Gün --> 67, 8 kg PS
81. Gün --> 68, 2 kg PS
82. Gün --> 67, 2 kg PS
83. Gün --> 67, 1 kg PS
84. Gün --> 67, 6 kg PS
85. Gün --> 67, 7 kg PS
86. Gün --> 67, 9 kg PS
87. Gün --> 68, 7 kg PS
88. Gün --> 68, 8 kg PS
89. Gün --> 68, 7 kg PS
90. Gün --> 68, 1 kg PS
91. Gün -->*
92. Gün -->*
93. Gün -->*
94. Gün -->*
95. Gün -->*
96. Gün --> 69, 7 kg PS
97. Gün --> 69, 9 kg PS
98. Gün --> 69, 7 kg PS
99. Gün --> 69, 7 kg PS
100. Gün --> 69, 3 kg PS
101. Gün --> 69, 2 kg PS
102. Gün --> 69, 2 kg PS
103. Gün --> 70, 0 kg PS
104. Gün -->*
105. Gün -->*
106. Gün --> 70, 6 kg PS

Güçlendirme Evresi: II. Etap (45 Gün - Başlangıç: 17 Mart 2013 ~ Bitiş: 1 Mayıs 2013)

107. Gün --> 70, 2 kg PS
108. Gün --> 70, 3 kg PS
109. Gün --> 70, 7 kg PS
110. Gün --> 70, 8 kg PS
111. Gün --> 72, 6 kg SP
112. Gün --> 70, 4 kg SP
113. Gün --> 69, 7 kg PS
114. Gün --> 70, 7 kg PS
115. Gün --> *
116. Gün --> *
117. Gün --> 71, 3 kg PS
118. Gün --> 72, 1 kg PS
119. Gün --> 70, 0 kg SP
120. Gün --> 71, 5 kg PS
121. Gün --> 70, 5 kg PS
122. Gün --> 70, 9 kg PS
123. Gün --> 71, 9 kg PS
124. Gün --> 71, 9 kg PS
125. Gün --> 72, 2 kg PS
126. Gün --> *
127. Gün --> *
128. Gün --> *
129. Gün --> *
130. Gün --> *
131. Gün --> *
132. Gün --> 71, 8 kg PS
133. Gün --> *
134. Gün --> *
135. Gün --> *
136. Gün --> *
137. Gün --> *
138. Gün --> 73, 0 kg PS
139. Gün --> 71, 6 kg PS
140. Gün --> 72, 6 kg PS
141. Gün --> 72, 3 kg PS
142. Gün --> 72, 4 kg PS
143. Gün --> 71, 5 kg PS
144. Gün --> 71, 5 kg PS
145. Gün --> 72, 8 kg PS
146. Gün --> 73, 2 kg PS
147. Gün --> *
148. Gün --> *
149. Gün --> 72, 0 kg PS
150. Gün --> 72, 9 kg PS
151. Gün --> *
152. Gün --> 73, 0 kg PS

24 Eylül 2011 Cumartesi

15 Ekim - Cumartesi

Bu tarihi bir kenara not almak istedim ve en belirgin blogum gözüktü gözüme. Şu anda biraz farkli bir ruh halindeyim, mutsuz ya da depresif, agresif vs. degil. Daha garip bir şey bu. Bu tarihi sıfırlama tarihim olarak seçtim kendime. Aslında 10 Ekim olsa daha iyi olabilirdi. Çünkü 10 Ekim, Amerikan vizemin bittiği gün ve şu anda bu ve benzeri yazıları yazmamın tek nedeni o vize, oraya gidişim, oradaki hayatım... Yine de 15 Ekim diyorum. Genelde ayın ortaları daha verimli oluyor benim için sanırım.

15 Ekim benim için, tam 2 yıl once nerede kaldıysam oraya dönüş tarihim olacak; ama daha tecrübeli her konuda. En önemlisi de bu benim için. Tam 2 senedir, kendimi bir türlü toplayamıyordum. Hep bir şeyleri eksik görüp, birine/birilerine bahane buluyordum.

Dibe batmışlığın en güzel yanı, çözümün sadece bir tek şey oluşu: Tekrar yukarı çıkmak.


Amerika'ya gitmeden önce yaptığım bir şey vardı. Alakasız insanları hayatımdan çıkarmak en iyi karardı mesela; ama sonra baktım ki geri eklemişim hayatıma her birini. Yo-yo üsülü yaşamışım tam 2 senemi. Her attığım iyi/kötü bütün adımlar bana aynı şekilde geri dönmüş. Hayatın görevi bu aslında; ama bendeki attığım her adım, bu iki sene içinde, benden fazlasıyla geri aldı tüm verdiklerini. Hayat bunu yapmıyor normalde. Fazlasına neden olan ben oldum her defa. Ta ki şimdiye kadar. Şimdi 2 senemi doldurmuş durumdayım. Ve o ülkeye gitmeden önce yaptığım doğru şeyleri, bu sefer daha çok sahiplenerek, arkasında duracağım.

2 sene içinde gördüğüm şeylerin haddi hesabı yok. Aslında 3 sene diyebilirim. Gördüğüm ülkeler, tanıştığım insanlar, yaptığım hatalar, edindiğim güzel şeyler... özetle tecrübelerim, benim en değerli varlıklarım. Ve şu anda, bu halimi görenlere üzülerek belirtiyorum ki, bütün hepsini pekiştirip, çoktan yerin dibinden çıkmış sürekli de yükselmeye devam ediyorum. 15 Ekim de resmi tarihimdir.  Bu yazıyı okuyup; 15 Ekim'den nasibini almış/alacak kişilere de söyleyebilirim ki gelip "neden" diye sorun. Sizi belki yanlış anlamış olabilirim. Ya da sizin görmediğiniz bir şey vardır bende...

Düzenleme: (8-Ekim-2011) Facebook listemi 15 Ekim'den önce temizledim ve şu anda ekstra açıklamaya girmeye gerek bile duymuyorum. Bir de Turkcell'e geçerek hattımı değiştirme fikrinden vazgeçtim. Numarımı seviyorum.

Bu şarkı da yazımı okuyup anlamaya çalışanlara gelsin:


Sevgiler.

21 Eylül 2011 Çarşamba

Biri Sağlıklı Beslenme Mi Dedi?

Sağlıklı bazı besinler:

Badem: Badem damar tıkanıklıklarını önleyerek, dolaşım sisteminin düzenli olarak çalışmasını sağlıyor; kalbi koruyor.

Kahve: Günde iki fincan kahve, özellikle orta yaşlardan sonra görülen Parkinson ve Tip-2 diyabete karşı vücudu koruyor. Kahvede bulunan kafein maddesi, diyabete yakalanma riskini yüzde 35 azaltıyor. Ayrıca ağrı kesici özelliği de bulunuyor.

Tarçın: Tarçın kan şekerini düzenliyor, ayrıca sinir sistemini rahatlatıyor.

Çay: Siyah veya yeşil olsun, çayın her türü kanser riskinin azaltılmasında etkili bir rol oynuyor. Çay, kadınlarda rahim kanserine yakalanma riskini yüzde 50 azaltıyor. Göğüs kanseri içinse bu oran yüzde 60 a kadar çıkıyor. Çay ayrıca Alzheimer ve kalp krizine karşı vücudu koruyor.

Doğru beslenme aşağıdaki maddeleri uygulamakla mümkün olabilir:

• Hormonal sistemin doğru çalışmasını sağladığı için gerçek mutluluğu sizinle tanıştırır.
• Yemek yemekten korkmayın yemek yemeyerek metabolizmanızın yüzde 35 az çalışmasını sağlarsınız. Miktar; besin dengesi ve yemek yeme zamanı büyük önem taşır.
• Öğün atlayarak aç kalmayın, ana öğünlerin arasında acıkıyorsanız ara öğünlerle bastırın.
• Çok fazla yemek yiyerek beyninizde tokluk hissinin oluşmasına izin vermeyin.
• Canınızın istediği gıda maddesini ölçülü olarak tüketebilirsiniz.
• Günde iki parmak büyüklüğünde çikolata yiyebilirsiniz.
• Tatlı ihtiyaçlarınızı saat 15.00 e kadar dengeli bir biçimde karşılamaya çalışın. Sütlü tatlıları tercih edin. Meyveler de tatlı ihtiyacını rahatlıkla karşılar.
• Karbonhidratlardan (ekmek, makarna, pilav vs.) kaçmaya çalışmayın, ölçülü ve dengeli olarak yiyebilirsiniz.
• Proteinleri (et, süt, kuru baklagiller vs.) yemeye çalışın, hiçbir gıda maddesi vücutta yağ yakımını sağlamaz.
• Bol su için, kahve, diyet içecekler, alkol vücudun su ihtiyacını karşılamaz.
• Gıda maddelerinden alacağımız yağlar vücudunuz için büyük önem taşır. Yalnız tüketilecek yağın miktarı ve cinsi önemlidir.
• Çok yiyerek, egzersiz yapmayarak, fazla alkol alarak, vücudunuza, psikolojinize ve metabolizmanıza taşıdığınız olumsuz faktörleri düşünerek alışkanlıklarınızı değiştirmeye çalışın. Doğru, dengeli ve düzenli yemek yiyin. Mutluluk sizin elinizde.

Domates ve diğer kırmızı renkli yiyecekler:

Likopen aslında domatese özgün rengini veren bir renk maddesidir (pigment) ve yalnızca belirli bitkiler ile bazı tür mikroorganizmalar tarafından üretilebilir; hayvanlar ve insanlar likopen üretemezler. Likopen insan vücudunda üretilen bazı zararlı maddeleri (okside edici maddeleri) güçlü bir şekilde temizler. Öyle ki, “singlet oksijen” denen zararlı bir maddeyi, herkesin bildiği ve bolca kullandığı E vitamininden 10 kat daha güçlü bir şekilde ortadan kaldırır.

Likopen bitkilere kırmızı rengini veren en önemli renk maddesidir. Bu nedenle domatesin yanında rengi kırmızı olan diğer tüm meyve ve sebzelerde de belirli miktarlarda bulunur (kırmızı erik, karpuz, vişne, kiraz ve şeftali vs.). Likopen kaynağı konusunda söylenecek en sevindirici söz; domatesten elde edilen salça, ketçap, sos ve püre gibi ürünlerin likopen varlığını azaltmamasıdır. Hatta domatesin kaynatılması ve salça yapılması likopenin vücutta kullanılabilirliğini artırmaktadır. Dolayısı ile mutlaka domates yemeniz gerekmez, mevsimine göre değişik ürünleri tüketerek sağlığınızı koruyabilirsiniz.

Kola ve Benzeri İçecekler Yaşlandırıyor!


Özellikle yaz aylarında serinlemek için bol miktarda tüketilen gazlı içecekler, cildin yaşlanmasına neden oluyor. Harvard Üniversitesi’nde fareler üzerinde yapılan araştırmaya göre; gazlı içeceklerin içinde bulunan fosfat maddesi, cilt ve kaslarda bozulmaya yol açıyor. Et, ekmek ve pasta gibi gıdalarda da kullanılan fosfat, kalp ve böbreklere de zarar veriyor. Geçtiğimiz yıl ABD’de yapılan bir araştırmada, haftada 3 bardak gazlı içecek tüketmenin pankreas kanserine yakalanma riskini iki kat artırdığı saptanmış.

Siyah Çay:

Yapılan araştırma sonuçlarına göre, günlük bir bardak siyah çayın, stresle başa çıkmak için birebir olduğu belirlendi. Bilim adamlarının son yaptığı araştırmaya göre siyah çay, vücuttaki stres hormonları seviyesinde doğrudan etki yapıyor. Psychopharmacology isimli sağlık dergisinde yayınlanan sonuçlar, siyah çay içenlerin stresten çok daha çabuk arınabildiğini ortaya koydu.

20 Eylül 2011 Salı

İşte Tatil budur bebek!

Geçtiğimiz Haziran ayı boyunca tatilde yapacaklarımı düşünüyordum final sınavlarına çalışırken. Yıllardır yazıştığım, kafa dengi, Popmundo oyunun bana kazandırdığı, harika bir bayan arkaşımla buluşmayı, kilo vermeyi, İstanbul'u bu sefer baştan sona gezmeyi ve daha birkaç küçük şeyi yapmayı düşünüyordum. Tabii en önemlisi ise devremülkümüzde geçireceğim koca bir hafta idi. Planladıklarımın hepsini yaptım, kısmen, ve tatilimin son evresi olan devremülk olayına girdim. Dün ve bugün hissettiğim huzurun ve keyfin haddi hesabı yok. Şükretmekle kalmıyorum dolu dolu da yaşıyorum.

Suyu çok seviyorum ben. Ve burdaki en önemli faktör tabiki termal kaynaklı su. Halıyle benim tüm ilgimi çekiyor. Bugün de dün olduğu gibi 2 kere banyo keyfi yaptım; ama normal zamanda olsa bu kadar banyoda kalmam gün içinde. Kaldı ki normal zamanda çatır çatır kullanabileceğim bir jakuzi yok elimin şeyimin altında. Annem ve babamla koca iki gün geçirdim bu doğa harikası yerde. Burada günün en sevdiğim anı, şu anda yaptığım gibi, akşam üzeri balkonda oturup kahve içmek ve karşıdaki rüzgarın oynattığı agaçlardan yükselen huzurun oluşturduğu ormana bakmak!

Bir ara Isparta'ya dönerim sanırım. Ders programları açıklanmış ve yine, 5. seneme girmeme rağmen, Cuma günleri boş! Cumaları çok seviyorum; çünkü o günüm 4 senelik üniversite hayatımda hep boş oldu ve ben de rahat bir şekilde insanların arasına karışıp camide ufak da olsa bir ibadet haline girebiliyorum.

Tatilde tek yapamadığım ya da şöyle diyeyim tamamen hedefimi gerçekleştiremeyeceğim konu sanırım getirdiğim romanlarımı okumak olacak. Aslında önümde daha zaman var bunu da gerçekleştirmek için. Belki yarın bu konu üzerine yoğunlaşabilirim.

Dukan Diyeti'ni okumuştum ki bir arkadaşım bu sefer de Karatay diyetinden bahsetti; ama sonra karar kıldık ki Dukan Diyeti daha mantıklı geldi. Bir de Karatay Diyeti'nin yazarı sayın Profesör biraz fazla bilimsel takılmış kitabında, arkadaşımın dediğine göre. Aslında diyorum kı protein evresini Ankara'da uygulayayım ben, sonra diyorum ki sacmalama evde annen yemekler yapacak güzelce ve uzun süre yemeyeceksin bu yemekleri, o yüzden de Isparta'ya erteliyorum tekrar.

Kafamda feci planlar var önümüzdeki bir yıl için. İnşallah hepsini gerçekleştirebilirim. Ve sanırım 1 sene boyunca hayatıma kimseyi sokamayacağım ki zaten istesem de imkansız oluyor bu çamura bulanmış dünyada. Şu anda, aslında zayıflamaya başladığımdan ve hayatımı değiştirmeye karar verdiğim Ocak ayından beridir, ciddi anlamda düşünemiyorum. Aslında pek samimi kimse de yok etraflarda. Bir şeyler hep eksik geliyor bana. Ve en büyük etken de insanların vazgeçmeye kolayca meyilli olmaları.

O zaman en güzeli, uzun süredir yaptığım gibi, sadece kendimi ve ailemi düşünerek yaşamak. Geriye kalanları dostlarıma dağıtıyorum. Sevgimi...

16 Eylül 2011 Cuma

Tatil Zamanı - Dördüncü Evre

Dördüncü evreye girmeme 2 gün kala bu yazıyı yazmak istedim. Zira dördüncü evre tatilim gerçek anlamda bir dinlenme tatili olacak! Şuraya gidiyorum Pazartesi günü:

Sarot Termal Devremülkleri

Veee 1 hafta kalıyorum burada! Beni heyecanlandıran kısımlarını sayayım hemen, sakin bir doğasına sahip olması, temiz bir havasının olması, huzurlu bir yerin olması, termal sularının olması ki termal sular zayıflamaya yardımcı oluyormuş (!), banyosunda uzun süreyle kalabileceğim ve harika bir jakuziyi kullanabilecek oluşum, spor tesisi, açık ve kapalı yüzme havuzu, hamam, sauna, tuz banyosu, buhar odası... Off! Tam benlik hepsi! Tadı damağımda kalacağı kesin... Normalde 2 haftalık devremülkümüz; ama geç açılmasından ve herkesin faydalanmasını istediklerinden 1 hafta olarak ayarlandı. Bu tatilimin son evresini oluşturuyor. Sonra harika bir eğitim dönemi beni bekliyor. Planlarımı gerçekleştirebileceğim bir eğitim dönemi...

Tatilden sonra sağlığımla ilgili yapacaklarım konusunda not düşeyim biraz. Dukan diyetini uygulamaya karar kıldım. Sayın Dukan'ın kitabını okudum ve mantığıma ve yemek alışkanlıklarıma çok yatkın geldi. Şu sıralar uygulamak için uygun ortama sahip olmadığım için Isparta'ya döndüğümde başlamaya karar verdim. İsteyenler için Dukan diyetini açıklamak isterdim; ama biraz uzun yordamlı gibi olduğu için internetten araştırılmasını tavsiye ediyorum ve hatta kilo sorunu olanlara mutlaka kitabı edinmelerini ( Dukan Diyeti ) ve okuyup uygulamaları gerektiğini düşünüyorum. Dukan diyetinin resmi internet sayfasında da takip edebileceği bir çizelge mevcut. İlgili formu doldurup, kayıt olmanızla birlikte size gereken günü ve ideal kilonuzu ortalama olarak hesaplamakta. Benim bilgilerim şu şekilde:
Biraz sabır ve dikkat istiyor; ama kesinlikle aç bırakmayan bir diyet. Ve öyle aptal şeyleri de önermiyor, gayet her evde bulunabilecek şeyler var. Bu hesaplayı 83 kilo iken yapmıştım; ama şu anda 81.5 kiloyum, tekrar düzeltmeme rağmen başlangıç kilomu değiştirmedi. Bir de 76 kiloyu bana ideal kilo olarak gösterdi. Ben 75 olmayı hedeflemiştim oysaki; ama tabiki daha da düşebilirim. Tek yapmam gereken 2. evrenin süresini daha uzun tutmak ve 3. evredeki "verilen her kilo için 10 gün kilo koruma günü"nü tekrar hesaplamak.

İşte, okuluma döndüğümde ki bu sanırım 2-3 hafta içinde gerçekleşecek, yeni yeni bir sürü şeye başlangıç yapacağım!  Bugün son kez yaptığım bir şey oldu, o da hamburger yemek! Artık yemiyorum! Dün de son kez pizza yemiştim. Artık pizza, hamburger ve diyete göre muhtemelen dışarda hiçbir şey yemeyeceğim. Ve bir de yeni bir kararla paramı aşırı ideal şekilde kullanıp kenara köşeye biraz para atmaya karar verdim. Çünkü hayalini kurduğum fotoğraf makinesini almaya niyetliyim feci şekilde! Bu tip şeyler beni mutlu ediyor. Ne zaman insan ilişkilerine el atsam, hayatım düzensizleşiyor. Çünkü kendimi çok veriyorum insanlara. Özellikle haketmeyenlere verdiğim değere çok acıyorum; ama artık o da olmuyor. Çünkü...

Sevgiler. 

10 Eylül 2011 Cumartesi

Bu ve Şu Aralar: Ben

Farkettim ki en az bir 10 yaş ilerden yürüyor duygularım. Şöyle bir 33 yaşındaki kişiyle hemen hemen aynı mantıkla düşünüyorum bazı konularda. Yani şükrediyorum, en azından bazı konularda o şekildeyim. Tamamiyle o şekilde olsaydım sanırım ipleri koparmıştım hayatla olan...

Sağlığımla ilgili not düşeyim önce. Son 2 yıldaki en zayıf kiloma ulaştım Blog. Hem de yaptığım sadece az yemek, yağlı şeylerden kaçınmak. Çay ya da benzeri içeceklerde şeker kullanmıyorum. Kızartmalardan sayıyla yiyorum kı o da orta boy patates dilimi ise 3 adet felan oluyor. Aşırı yağlı, hamur işi vb. çoğu zararlı şeyden olabildiğince uzak duruyorum. Normal öğünlerimi de eğer yemek çeşidi çok ise, azaltıyorum ve hepsinden yemeye çalışıyorum. Ve çok mutluyum! Sağlıklı şekilde ekstra bir uğraş vermeden ayda 1-2 kilo zayıflamaktayım son 2 aydır. Okula döndüğümde yapacağım Dukan Diyetini hesaba katmıyorum bile henüz...

Sevmek sanırım bana haram. Onu anladım ben. O yüzden vazgeçmediğim 1-2 şey vardı onlardan da soğudum epeyce.

Okul hayatım Pazartesi ders kaydımla birlikte başlıyor. Hayırlısı olur inşallah bu sene her şey için. Hayırlısı ve en iyisi...

Çok güzel ve emin planlarım var geleceğime dair. Eh aşık olamayacağımı da hesaba katarsak, Allah izin verdiği sürece yılmam!

Şu sıralar maddi anlamda zorlandığımı düşünürsek uzun bir süre telefonumu yenilemeyeceğim; ama şu telefona öyle bir göz koydum ki bundan sonraki telefonum o olacakmış gibi hissediyorum. İnşallah: Blackberry Bold 9900 12 Eylül gibi Turkcell ile Turkiye satışları başlayacağı söyleniyor. Tahminimce kontratsız fiyatı Iphone 5, henüz çıkmadı; ama çıkıncaki halini hayal ettim, kadar olur eminim. BIS durumundan söz etmiyorum henüz. O telefonu BIS'siz de kullanırım ben! Benim olsun ondan bir tane. Lütfeeen! Aslında o kadar parayı bundan sonra vermeye niyetlendiğim ilk teknolojik cihaz Nikon D90 modelindeki profesyonel fotoğraf makinesi idi. Yine de kafam karışık durumda ve bütçem müsait olmadığı için sadece piyasayı incelemekteyim. İnşallah diyoruz ve geçiyoruz...

Getirdiğim kitapları bitiremeyeceğimden korkuyorum; ama yarın tüm günüm Avrupa yakasında geçeceği için, yine, Pazartesi'den itibaren o kitapları bitirmeye niyetliyim, Isparta'ya dönene kadar.

Bir de şu Leona Lewis, Glass Heart isimli albümünü çıkarsa. tadından yenmez şu sonbahar ayları! En sevdiğim 2. mevsim çünkü.

Şimdilik bu kadar.

Sevgiler...

Tatil Zamanı - Üçüncü Evre

İstanbul benim için hep ışıklarıyla büyüleyen bir şehirdi. Şimdi ise tarihini gezip gördüğüm, dünyadaki diğer gezdiğim şehirlere göre, en mükemmel şehir olarak saklı duruyor içimde. Hatırladığım en eski İstanbul'a geldiğim yaşım 7-8 yaşlarımdır. O zamandan beri her sene gelirim bu şehre; ama bir türlü gezememişimdir o herkesin gezdiği tarihi yerleri. Ta ki bu seferki gelişime kadar...

Gezilmesi gereken ana birkaç yeri gezdim geçtiğimiz bir hafta içinde. Gayet güzeldi ve çok eğlendim. Erasmus zamanlarımdaki gezmelerim geldi aklıma hep. Tüm gün yürüdüğüm, merakla "acaba nasıl bir yer orası" diye her köşesine baktığım zamanlarım geldi aklıma... Güzeldi.

Bu seferki gelişimde İstanbul'a karşı olan büyük bir umudumu kaybettim. Daha doğrusu bir gerçeğini gördüm buranın. Meğer aradığım mutluluğu bulurum diye hayal ettiğim tek şehir, içine aldığı her türlü insanla o kadar kirlenmiş ki temiz insanları yutması epey kolay olmus artık. Ve gördüm ki İstanbul, benim seneler önce hayalime giren mutluluk umudunu yine seneler önce o insanları yutarak çoktan tüketmiş. Ve anladım ki ben ömrüm boyunca başka baharlara atacakmışım. Hayatımdaki ertelemek zorunda olduğum en büyük mutluluğuma mezar olmuş aslında İstanbul. Sevindim bu duruma kısmen de olsa. Nasılsa artık anlaşılıyor ki ben yarım mutluluklarla yetinmek zorunda kalacağım bundan sonra. Yarım kalan şeyleri de sevmediğim için, maddi manevi düzenimi bozacak olan 'insani' şeylerin hiçbiri olmayacak hayatımda bundan sonra...

Tatilimin üçüncü evresine girdim. Bahsettiğim gibi Dukan Diyeti kitabını okudum ve mantıklı bulmamla birlikte Isparta'ya döner dönmez başlamaya karar verdim. Haftasonu Ankara semalarına dönülecek ki oradan da devremülk olayına girilecek. Ve Tatilimin dördüncü evresine gireceğim... Özetle önümüzdeki günlerde bunlar gerçekleşecek. Ah yarın karşıya geçiyorum tekrar. Haftaiçi de son kez geçeceğim gitmeden.

Tatil serisi yazımı bitirip, diğer hayatsal yorumlarımı belirten yazıma geçeceğim bir kahve ile...

1 Eylül 2011 Perşembe

Tatil Zamanı! - İkinci Evre

Geçen zaman için:

Üzülüyorum. Yani mutlu olabilecek miyim diye düşünüyorum uzun uzun bazı konularla ilgili olarak. Düşünürken karşıma güzel ve çirkin insanlar çıkıyor. Ben çirkinleri, güzellerden daha güzel sanıp, seçiyorum. Ve gerçek hallerini görünce, üzülüyorum. Pişman oluyorum bir saniyemi bile harcadığım için o çirkin insana. Daha da kötüsü, güzel insanları elemiş oluyorum. Sonra da mutsuzluğa gömülüyorum... Aslında hatam tamamiyle yalanlara kolayca kanmamla alakalı. Yalanlara, ve insanların bitmek bilmeyen doyumsuz, her iyiye sahip olma isteklerine... Neyse ki ve şükür ki Allah iyilerin yanında her zaman. Dualarım her zaman çirkin ve kötü insanların benden uzak; iyi ve güzel insanların da bana yakın olması yönünde... Ve bu durum açıklaması için yandaki resmi ilgili hayatıma girmiş çıkmış, kötü çirkinlere yolluyorum. Sizi sevmiyoğum.


Tatilimin ikinci haftasını yaşamaktayım. Cidden tatile ihtiyacım varmış. Ramazan harika bir şekilde geçti, özellikle Kadir gecesi. Güzeldi yani her şey. Şu anda Ankara semalarından uzaklardayım. Ve haftaya harika planlarım var İstanbul içinde. Bu hafta biraz böyle bayram havasını yaşamaktayım ailece.


Fransız diyetini keşfettim!!! Ablamdaki kitabı hemen okumalıyım! Isparta'ya döndüğümde başlamayı düşünüyorum o diyete. Özet geçeyim, protein ağırlıklı besleniyoruz, sürekli çalıştırıyoruz midemizi ve kilolarımızdan sağlıklı bir şekilde, çok yiyerek, kurtuluyoruz!


İstanbul'a doğru gelirken sene içinde yapmayı planladığım şeyleri düşündüm ve epeyce güzel şeyler ortaya çıkacakmış gibi hissediyorum. Hatta feci halde inanıyorum; ama çaktırmamaya çalışıyorum. Büyüsü bozulmasın.


Bayramı mübarek olsun bloguma özellikle bakanların, yanlışlıkla uğrayanların, birine bakıp hemen çıkacakların, bi' dur karpız kesceedik ifadesini hakedenlerin... Az şeker, her evde bir dilim baklava dışında sağlıklı bayramlar geçirelim. 


Sevgiler.