22 Mart 2014 Cumartesi

Neler oluyor?

Çoğumuz evimizde oturmuş, çayını içerken; dışarıda herkes büyük bir savaşın eşiğinde. Ben mi saf düşünüyorum bilmiyorum. Belki her taraftan insanın düşüncesini dinlediğim için beynim allak bullak olmuş durumda. Belki de doğru düşündüğüne inandığım insanların yanlış düşündüklerini gördüğüm içindir.

1 hafta sonra seçimler var. Basit bir belediye seçimi olması gerekirken, adeta başbakanlık seçimi olmuş durumda. Hükümet adına yapılan suçlamalar, partilerin artık aşırı derece dengesiz bir şekilde davranmaları, ekonominin garipleşmesi... Kıyamet mi geliyor gerçekten?

Korkuyorum bir de. Ülkemin güneydoğusunun Kırım Cumhuriyeti gibi ayrılıp, daha sonra da tamamen kopmasından korkuyorum. Üzüldüğüm durumlardan biri de bununla ilgili aslında. Sosyal medyada her olaya tepki gösteren insanların, bu durumla ilgili tepkisiz kalmaları çok düşündürüyor. Bu nasıl bir ikiyüzlülük diyorum. Ve herkesin sırf kendi partisinin insanlarına karşı gösterdiği hassasiyet ve diğerlerini dışlama dürtüsü... Bu hale nasıl geldik, sorusunu sordurtuyor defalarca.

Savaşa gidiyormuşuz gibi sanki. Tam "Türkiye çok iyi bir noktaya geldi" derken insanların bu denli birbirlerine düşmesi, hiç doğru gelmiyor bana Blog.

Ben din kavramının, hangi din olursa olsun, insanları bir arada mutlu ve huzurlu bir şekilde tuttuğuna inanan biriyim. Şu anda bakıyorum olup bitenlere, nerede bir sesi çıkan insan görsem, ya ateist ya da dini sadece kimliğinde yazan bir insan. Dinsizleri dışlıyormuşum gibi bir algı çıkmasın, kurunun yanında yaş'ları yakan biri değilim. Ama çoğunluk o yönde.

Bu ülkeyi ayakta tutan, insanların inancı oldu hep. Bölmek isteyenler hep dünyevi amaçlar doğrultusunda hareket ettiler. Ne geçti ellerine masum insanların kanından başka acaba... İnançtan kastım sadece dinsel anlamda değil, insancıl anlamda inançlar demek istediğim.

Ne olur sonu bilmiyorum ama en azından inşallah hayırlısı olsun ülkemiz için diyebiliyorum çoğu insanın aksine. Çünkü düzene karşı olan, ısrarla "devrimci" takılan kimselerin ağzından bir kez olsun şu cümle çıkmamıştır.

Bunların dışında, senden çok uzakta kaldım Blog. Söylemek istediğim ve söylemeye korktuğum şeyler var. Burada hiç arkadaşım yok. Şöyle bir buluşup kahve içebileceğim kimsem yok. Eve girince çıkmak istemiyorum. Oysaki İstanbul'da olsaydım eve girmek istemezdim. İstesem aslında bir şekilde arkadaş edinirdim burada. Sonuçta Nallhan'da değilim. Ama etmiyorum, edemiyorum. İnsanlara güvenim kalmadı. En iyi arkadaşlarımdan birinin yaptığı ve aylar önce eski sevgilimin yaptığından sonra bir süre daha böyle devam ederim.

Yine de iyiyim çok şükür. Kilo vermem ve acil spora başlamam lazım. Bir de daha çok dışarı çıkmam lazım. Zira akşam dışarı çıkayım, kredi kartı borcumu yatırır markete giderim dedim, ama çıktığımdan eve dönene kadar adeta yabani gibi hissettim kendimi. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Bu arada Twitter'a IP bazlı engelleme de geldi. DNS'ler işe yaramıyor yani. Zaten kullanıyorum da diyemem. Facebook vs. her şeyde pasif takılıyorum. Sana bile uzak kaldım Blog.

5 Mart 2014 Çarşamba

Bahaaaar! Nerelerdesin?

Özür dilerim...

Kendimi bu kadar yıprattığım için,
Duygularımı bu kadar yorduğum için,
Zamanımı gereksiz şeylerle geçirdiğim için,
Kitap okumayı 1 aydır bıraktığım için,
Çok yemek yeyip, seni sağlıksız yaptığım için,
Daha az, neredeyse hiç, dua ettiğim için,
Gerçeklerine karşı kapılarımı kapattığım için,
Sevgisini paylaşan insanlara karşı sert olduğum için...

Özür dilerim be Blog...

Eskiden moralim bozulduğunda soluğu yanında alırdım. Bazen en mutlu anlarımda seninle paylaşırdım. Son 3 aydır ne kadar da az paylaşımcı oldum seninle,
Her şeyi anlatamadığım için de...

Bilmiyorum neden o beklediğim sihirli değnek gelmiyor. Bilmiyorum, belki de beklemeli miyim daha fazla, yoksa elimdekiler için daha mı fazla çaba göstermeliyim, emin değilim.

Tek bir şeyden eminim: Hayatı, en değersiz zamanlarda ciddiye alıp en gerektiği zamanlarda görmemezlikten geliyorum. Bu huyumdan vazgeçtiğim anda sanırım daha mutlu olabilirim.

Neler geçirdim son iki ayda Blog? Bilmiyorum. O zaman hemen anlatayım. Bir ara diyete başlamaya çalışıyordum, o bir ara hiç gelmedi. Yürüyüşlerimi bıraktım, hava durumunu bahane edip. Ders çalışmalarım... eh işte. Ama çok yedim. Kilo da aldım. Herkes iyi dese de, değil Blog...

Bir ara eski sevgilim yazmıştı sanırım. Eski... Bazen merak ediyorum, hayatın hangi noktasında yanlış yaptım diye. Ya da olup bitenleri kim hak etti diye. Çok üstünde durmuyorum artık bu konunun, inanır mısın?

Bu şehre alışmaya başladım biraz. Yine de medeniyet denen şeyi aradığım zamanlar olmuyor değil.

Hafta sonu annem geldi. Ablam hamile. SÜPRİİİZ! En azından benim için renk oldu. Bir de arkadaşsız olduğum bu koca şehirde, konuştuğum insan sayısı artmış oldu. Yalnızım be Blog. Ve elim telefona daha fazla yapışır oldu.

En son da geçen gün oldu olanlar. Bir ara epey kıymet verdiklerim şimdi "eskide" kaldılar. Teorik olarak suçlu benmişim gibi gösterilse de, değil. Beni bilirsin, siyasetten nefret ederim. Hiç milliyetçi ya da Atatürkçü kimliğim görülmemiştir kimse tarafından. Sessiz sakinim. İnsanlara, insan oldukları için değer vermişimdir hep. Ülkemizde biraz etiket bazında değerlendirmeler fazla olduğu için...

Terörizm... Kim ister ülkesinde savaş olsun? Kim ister, yanyana yaşadığınız insanlarla toprak ve etiket problemleri olsun? Peki ya... kim ister senelerce ekmek yediği ülkeye ihanet edip, bir sürü savaşa sebep olup, 2014'e gelmiş bir dünyada, hala daha toprak kavgası yapmayı? Ben istemem. Ben çünkü insanları ırkları, renkleri, cinsiyetleri gibi ayrımlara sokmuyorum, sokmadım da hiç. Ama benim ülkemi bölmek isteyen, huzuru bozmak isteyen herkes teröristtir benim gözümde. Bazen insanları anlamadığım oluyor, geçenlerde bu durum maksimum seviyeye ulaştı. Benim gibi biri "Kürt düşmanı" ilan edildi. Sebebi de terörizmden yana gem vurduğum Facebook durumları idi. "Sözde" sebepleri tabii ki. Asıl sebep atıflarımın birilerinin canını sıkmasıydı. Oysaki benim bilmem kaç tane Kürt arkadaşım var çok değer verdiğim. Hiçbiri bir gün olsun gözümün içine bakarak nefretlerini göstermediler bana. Ve zannetmiyorum da onlar terörizmi desteklesin. AMA yanılabiliyormuş insan. Dost bildiğiniz insanlar, size sıcak görünüp, içlerindeki o Türk nefreti ateşini harmanlıyormuş sürekli. İkiyüzlü oluyormuşlar meğerse. Suçlandım. Sessizce arkadaşlıktan çıkartıldım. Yazılan yorumlar silindi... Anlamadığım şeyler oldu. Ben de çok uzatmadım, kestim her şeyi. Ve inanır mısın Blog, hiç pişman değilim. Benim hayatımda ikiyüzlülere yer yok.

Diyorum, anlamam hiç insanların bu toprak derdini. Güzel bir ülkede yaşıyoruz. Bu topraklarda herkesin emeği var. Peki ama nedir bu savaş? Neden?.. Neyse.

Bir haftadır hava kapalıydı ama bugün dışarı çıktım markete gitmek için. O ateşli sıcağı hissettim tenimde. Notlarımı alıp parka inmek geldi içimden. Peki n'oldu? Üşendim...

O değil de benim acilen diyete başlamam lazım. Aksi halde yazın t-shirt giymekten nefret edeceğim.

Beni affet Blogcuğuuum! Öptüm.