24 Mayıs 2014 Cumartesi

#imdat

Akıllı telefonu olanların büyük bir bölümü, Viber'ı bilir, tanır, kullanır. Oradaki çıkartmalardan bir tanesi benim çok hoşuma gidiyordu ama bulamıyordum. Geçen günlerde itools isimli bir programla iphonecuğumu dürttüm biraz. Ve mutlu son...
Sonra düşündüm. Ben çıkartmaları bulmak için epey uğraşmış Google'la sevişmiştim adeta. Ve hiçbir yerde yok! Demek ki ben gibi delisi değil kimse. Ya da paylaşmıyor. Bilmiyorum. Telif hakkı olayı var mı bilmiyorum, ama Viber istemezse yayınlamam. Bana Blog'umdan ulaşabilir isterse. İstemezse de kendi bilir. Yandaki gaz çıkaran kediyi cevap olarak sunabilirim.


Acaba hayat da böyle mi gülecek bana? Yani uzun zaman uğraştırıp sonra mutlu sona mi erdirecek? Yoksa kendimi mi kandırıyorum yine?

Yarın gece Miraç kandili Blog. Ne dersin? Af dilenmek için çok mu geç? Bütün olan bitenlere rağmen tekrar O'na tutunmak için çok mu geç? Sanki yığınla günah işlemişim gibi konuşuyorum ben de. Tek yaptığım düşüncelerim ve isyan etmemeye karşı direnişlerim. Biraz sevilmeme ve istenmeme hissi O'ndan yana biraz da mutlu sonu hak etmeme hissi...

Hepimiz O'nun kuluyuz sonuçta. Gerçi zamanla insanlar vazgeçiyor inanmaktan. Ya da ne olduğu konusunda hiçbir fikrim yok. Birçok görüşe sahip insanla konuştum bugüne kadar. İnançsızından başka başka dinlere mensup kişilere kadar. İnananlar arasında hep Allah korkusunu aradım. Çünkü insanı kötülüklerden arındıran, doğru bir insan olmasını sağlayan şeylerin başında geliyor biraz da. Gece gündüz ibadet edip kötü düşüncelere sahip insanlar da var bu hayatta. Tabii biz bilemeyiz Hak'ta yeri neresidir ama Allah korkusundan biraz yoksun gibiler, öyleleri bile.

Bildiğim tek bir şey var: Herkesten uzaklaşsam, kendimden bile uzaklaşsam, yanımda bir tek O var. O'nun oralarda bir yerde olduğunu hissediyorum o zamanlar. Bazen çok az da olsa hissediyorum. Bazen aldığım tek güç O oluyor.

Kendime ediyorum be Blog. Ne ediyorsam kendime ediyorum. Bunun bilincinde olarak yaşamak daha da zor biliyor musun?

Bazen kendimi tren istasyonu gibi hissediyorum. İnsanlar gelip gidiyor. Farklı trenleri görüyorum başka başka saatlerde. Bazı yolcuları hiç tanımıyorum mesela. Uzaktan bakıyorum, bazen imreniyorum, bazen şükrediyorum halime. Ama şükrediyorum, her ne olursa olsun şükrediyorum. Belki de sevinmeliyim hayatımda, ölene kadar beni bırakmayacak duygular ve fiziksel durumlar için. Belki öyledir benim günahlarımın da biraz olsun silinme şekli?

Geçen cuma günü arkadaşım şunu gönderdi, biraz içime umut oldu, gerçi daha önce birçok defa okumuştum, ama olsun:

"Kul dua ettiği zaman, şu üçünden birini mutlaka elde eder:
* Ya günahı affedilir,
* Ya kendisine daha iyi imkanlar sağlanır,
* Ya da mükafatla karşılık görür." Hadis-i şerif.

Bir cuma günü mesajıydı. Öyle arada aldığım 1-2 arkadaşım var sağ olsunlar. Toplu halde de atsalar mutluyum ben. O gün derse gidiyordum sabah. Biraz yüzüm gülmüştü.

Az zamanım kaldı Blog. Ve yarını manevi ve maddi anlamda güzel geçirmeyi arzuluyorum şu anda sadece.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder