12 Mayıs 2016 Perşembe

Arif olan anlar...

Biliyorum, oradasın. Hissediyorum bunu. Göremesem de yüzünü, duyamasam da sesini; dokunamasam da ellerine, yüzüne, kalbine... orada olduğunu biliyorum. Sen de merak ediyorsun ne yaptığımı, nasıl yaşadığımı, ne yiyip içtiğimi... Arif olan anlar çünkü. Sen de çoktan Arif oldun oysaki. Bunu kendine itiraf etmekten korkuyorsun sadece.

Ellerini uzatsan, güzel sözlerini savursan yüzüme gül yaprakları misali... Söz veriyorum geriye adım atmayacağım. Tekrar tekrar yaşanmasın kötü duygular diye oracıkta oturup ağlayacağım seninle.

Denemeden bilemezsin. Biz sanki denemeden bildik gibi oldu, değil mi? Bilemeyeceğiz belki de hiç. Belki de sonunu bile bile başka hikayelerin kahramanları olmaya çalışacağız. Sonradan tekrar dönüp ah keşke diyeceğiz. Biraz kalbimiz ağrıyacak. Beni O'nsuz bıraktın diye sitem edecek belki de o da.

Korkuydu gerçekten her şey. Birbirimize öyle yakın ve öyle uzaktık ki... Korku ve Cesaret gibiydi sanki isimlerimiz. Oysaki ne ben düşündüğün kadar cesaretliydim ne de sen düşündüğüm kadar korkak...

Biliyorum, burada değilsin, orada değilim. Yaşıyorum bunu. Göremesem de ne kadar yıprandığımı, göremesem de ne kadar üzgün olduğunu... anlıyorum. Çünkü Arif olan anlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder