25 Mart 2017 Cumartesi

Sinemia

Eveeet! Bugün de 30 günlük Sinemia üyeliğimle son filmimi izlemiş oldum. Böylece eski, hareketli olmayan, günlerime dönebilirim. Hala diyorum: İyi ki almışım o 1 aylık üyeliği. Çünkü bana çok güzel bir 1 ay yaşattı. Her filmi tek başıma da izlemiş olsam, film izleme bahanesiyle dışarılarda tek başıma da dolaşmış olsam... çok güzeldi. En güzeli de yalnız vakit geçirmeyi epey benimsemiş olmam. 😌

Toplamda 16 filme gittim Sinemia ile bu 30 gün boyunca. Üyelik bedeli olarak 50 TL ödemiştim ben. Ve yaptığım hesaplamalar üzere:

1 - Olanlar Oldu - Gebze Center (2D) - 18TL
2 - Karanlığın Elli Tonu - Gebze Center (2D) - 18TL
3 - Parçalanmış - Akasya AVM (2D) - 23TL
4 - John Wick 2 - Gebze Center (2D) - 18TL
5 - Lion - Akasya AVM (VIP Salon)* - 34TL
6 - Gizli Sayılır - Akasya AVM (2D) - 23TL
7 - Logan - Akasya AVM (IMAX 2D)* - 28TL
8 - Recep İvedik 5 - Gebze Center (2D) - 18TL
9 - Ay Işığı - Akasya AVM (2D) - 23TL
10 - Deli Aşk - Akasya AVM (2D) - 23TL
11 - Kong: Kafatası Adası - Marmara Forum (4DX)* - 33TL
12 - Tatlım Tatlım: Haybeden Gerçeküstü Aşk - Gebze Center (2D) - 18TL
13 - Güzel ve Çirkin - Akasya AVM (IMAX 3D)* - 32TL
14 - Yaşam Kürü - Akasya AVM (2D) - 23TL
15 - Bu Dünyanın Dışında - Zorlu Center AVM (2D) - 25TL
16 - Yaşam - Maltepe Park (2D) - 22TL

Toplam yaklaşık: 400TL'lik bir masrafa girebilirdim bu filmleri, yazdığım formatlarda izlemek isteseydim.

Tabii ben yol masrafı, yediklerim ve içtiklerimi de katmıyorum. Yoksa bana 50 TL'den daha pahalıya mal oldu. Yine de mutluyum.

Filmlerden hangisini çok beğendiğimi değil de, en beğenmediğimi söyleyeyim: Deli Aşk. Sonra da Recep İvedik 5. Bu iki filme gitmemeyi dilerdim.

Bir de sinema salonları var. Hani şu en yüksek fiyatlı Akasya ve Zorlu Center var ya, buradan Cinemaximum'a sesleneyim: Koltukları rezil oraların yahu. Hele Zorlu! O nasıl koltuklar ya? En iyisi Gebze Center'daki koltuklardı, ne yalan söyleyeyim. Hayır, sözde bir de o iki AVM elit(!) ya hani, neyse...

4DX tecrübesi güzeldi ama.

Böyle işte Blog. Son 30 günüm böyle geçti, ama içimden geçenler daha başkaydı. Yalnızlığım tam geldi kalbime oturdu. Daha da kalkmaz... 😟

11 Mart 2017 Cumartesi

İşsizlik

Evet. İşsizlik.

İnanır mısın Blog, bir tek sen bana sormadın neden çalışmadığımı, neden işe girmediğimi... bir tek sen zamanla soğumadın benden ya da işsizsin/paran yoktur diye düşünüp bunu dile getirmeyip de saçma bahanelerin arkasına sığınmayan... bir tek sen kasmadın beni.

Son 1 sene içinde konuştuğum yeni tanıştığım ya da eskiden tanışmış olduğum bütün insanlar, ailem haricinde, bana "para yiyen, paramı yiyecek, geleceği belli olmayan vb. türde" ithamlarda bulundu. Dile getirmese de çoğu, bariz hissedilir boyutta oldu. İlk tanışmada insanlar birbirini tanımaya çalışır mesela normalde, ama konu "Arif neden çalışmıyor?" şekline dönüştü her defasında. Bir de eskiden tanıştıklarım var mesela, onlar da zamanında benzeri şeylerden ilgilerini yitirmişler demek ki "Arif'in geleceği belli değil, ne yapayım onunla" demişler herhalde, o yüzden karşılaşınca ya da konuşunca konu "ben de işte öyleydim, hayat da zor be Arif, yarın ne olacağımız belli değil" ya da "evet adım atmalısın 'kardeşim'(!)"...

O yüzden ilk kez biriyle tanışmadan önce özellikle belirtiyorum "iş mevzusundan konuşmayalım ne olur diye" ama konuyu illaki oraya getiriyorlar hep be Blog. Ve o soğuyan muhabbetler, düşen suratlar... Gördükçe üzülüyorum. Ne yapıyorsun Arif diyorum. Ne yapıyorsun kendine?

Sahi ne yapıyorum ben Blog? Ne zaman pes edeceğim? Bugün duş alırken bunu düşündüm. "Artık kapatmalısın bu defteri Arif. Artık sana malum konuda mutluluk yok. Sen yalnızsın ve yalnız kalacaksın." İnsanların saçma sapan bahaneleri, istekleri, beklentileri, korkuları, tahammül edilemez tuhaflıkları, seninle örtüşmeyen yaşam biçimleri...

100 kişiden 5 kişi mantıklıysa, bunlardan sanırım 1 tanesi %20'lik bir ihtimalle benim için yaratılmış oluyor adeta. Ömür yetmez be Blog.

Neyse.

Sinemia üyeliğim sayesinde zamanım dolu geçiyor. Eğlenceli de. 24 Mart'da bitiyor. Ne yapacağım diye düşünmeye başladım çoktan. Zira uzatamam, o kadar lüksüm yok. Geçen gün 8. filme de gittim. Bu sekiz filmin biri VIP salonda, biri de IMAX formatında. Haftaya da 4DX formatında bir film izlemeye gideceğim Marmara Forum'a. Buradan nasıl gideceğimi az çok öğrendim. O değil de tek başıma epey takılır oldum. Eskiden zorlardı beni ama neyse...

VIP salondaki rahatlığımın fotoğrafını koyayım dedim. Vallahi kıçımı devirdim yattım öyle izledim çoğu zaman filmi. Lion'u izlemiştim o salonda.

Yarın iki yeğenim de bana emanet tüm gün. Pazar günü yine yalnız bir şekilde yollara vuracağım kendimi. Muhtemelen yine Akasya AVM'ye giderim. Hatta erken kalkarsam Moonlight'a giderim. Belki hızımı alamaz karşıya bile geçerim. Hatta Çorlulu Ali Paşa Medresesi'nde nargilemi içer dönerim. Belki de hiçbir şey yapmaz evde kalır dizi izlerim. 😔

3 Mart 2017 Cuma

Hassasiyet

Sevgili Blog,

Bugün...

Böyle yazıya mı başlanır ya? İnsanlara, Blog yazıyorum ben arada, dediğimde yüzüme bakıp "hehehe ne yazıyon, sevgili günnük bugün hava çok gözeldi" diye espiri yapıyorlar. Normalde tepkim epey büyük olurdu ama sustum. Ne gerek var? Blog yazdığımı bile bile beni sevdiğini söyleyip açıp okumayan, okuduğu için meraktan neden okuyorsun diye sorduğumda bana, sanki onunla sevgili olacakmışım da bunun önüne geçmek için açık açık set çeken insanlar olduktan sonra ne yapayım ben gereksiz birine tepki verip. Vermiyorum o yüzden.

Vermeyeceğim de.

Yıllardır yazıyorum Blog. Ahan da görüyorsun. Sence bir gün oldu mu "hadi beni birileri okusun, gidip kendime yorum arkadaşı bulayım, bir şeyler yapayım" diye? Eskiden Instagram, Twitter falan yoktu. O zamanlar blog yazanların bir kısmının tek derdi egolarını şişirmek için yazdıklarına yorum yapılmasını, paylaşılmasını sağlamaktı. Şimdi geçti tabii o işler. Şimdinin blog yazarları da "ayh işte nerede o eski bloggerlar" diyor. Lan?

Benim blog yazmamın iki sebebi var. Bunlardan biri kısmen de olsa deşarj olmam, diğeri de bir gün cidden bana değer veren biri olursa geçmişime dönüp bakması içindir. Yoksa ben çoktan geçtim, yazılarım sayesinde birinin bana ulaşmasından. Anlatabildim mi benimle dalga geçen ve blogumun adresini bile soramayan ya da beni sevdiğini söyleyen ama blogumu hiç okumamış olan ve diğerleri?..

Neyse.

Geçen hafta, sırf kendimi dışarı çıkarmak adına bir etkinlik olması ve insan içine çıkmam için Sinemia üyeliğine başvurdum 1 aylık. Kampanya vardı Blog. Yalan değil. Zaten epeydir de istiyordum, ama pek sinema salonunda film izleme kültürüm olmadığı ve çalışmadığım için elimdeki parayı idareli kullanmam gerektiğinden ötürü imrenerek bakıyordum. Velhasıl, 50 TL'ye benim de Sinemia üyeliğim oldu. Ve geçen haftadan bugüne tam 4 filme gittim. Daha gideceğim filmler de var. Üyeliğimin parasını çoktan çıkardım tabii, ama yine de bazen daha uzaktaki sinema salonlarına gitmem gerektiği için, git gel, bir şeyler ye falan derken bazen harcamam oluyor; ama işin daha da güzel yanı var: Artık yalnızlığımdan daha çok keyif almaya başladım Blog. Mecburen. Ben ki dışarıda yalnız gezmekten, yeyip içmekten, bir şeyler yapmaktan hoşlanmayan, istemeyen ve sıkılan kişiyken, şimdi yanıma aldığım küçük IKEA poşetine koyduğum çerezimle İstanbul'un bir ucundaki sinema salonuna gidip tek başıma film izliyorum. En son izlediğim filmde, yanıma birer çift oturdu hatta. Sağımdaki sevgilisinin omzuna, solumdaki de sevgilisinin omzuna koydu başını öyle izlediler filmlerini. Ben de işte, saf saf...

Neyse boş ver Blog. Aslında yazmak istediğim öyle çok şey var ki. Olur da bir gün biri hepsini okumak isterse, bir kısmını kendi yaşamış olacağı için, okurken sıkılmasın diye yazmıyorum. 😊