24 Temmuz 2025 Perşembe

Merhaba 37 ve Güle Güle Blog

Merhaba sevgili yeni yaşım 37 ve merhaba sevgili Blog.

Bugün sana duygusal hayatımın son 4 senesinin nasıl geçtiğini özetle anlatıp yarın da farklı bir depresyona girerek senden de uzaklaşacağım. Belki kendi iyiliğim için, belki başkalarının iyiliği için; belki daha az üzülmek için belki de daha az beklentiye girmek için...

Her şey 4 sene önce O kişiyle tanışmamla başladı. Benim duygularım zaten yaşımdan önce gidiyordu. Yıpranmış haldeydim; ama çocuksu bir tavırda olduğum için anlaşılmıyordu. Yaşadığım önceki ilişki tecrübelerine, O kişi bir gün "sen onlara ilişki yaşadım mı diyorsun?" demişti. Belki haklıydı; kısmen uzak mesafeden yürütmeye çalışan/çabalayan birileri olmuştuk o kişilerle hep; ama paylaşılan yığınla özel şey vardı. Yine de küçümsenmişti O kişi tarafından.

Ben ilişkiyi ağırdan almaya çalıştıkça O koşmuştu. "Koşma bak, yorulur bıkarsın bir gün" şeklinde kaç kere imalarda bulunmuştum, söylemiştim de; ama çok önemsenmemişti. Sonuçta O da hislerine engel olamıyordu. Tartışıldı, küsüldü, ağlaşıldı, barışıldı... hepsi oldu; ama her defasında geri dönüldü. Çünkü her geçen gün daha da bağlandık birbirimize O kişiyle. Ve kimse kıyamadı geçen onca zamana, verilen onca emeğe...

Bir gün ben büyük bir hata yaptım. O'na bırakmadan ben bitirdim ilişkiyi. Çünkü O'nun affetmesi bile yetmeyecekti kendime olan saygımı geri kazanmama. Yaptığım hatanın da üstünden geçildi. Daha doğrusu, geçilmedi belki de. Ben geçemedim. O geçmiş olsa da ya da öyle söylese de...

Sonra daha başka tartışmalar oluştu. Yanlış anlaşılmalar yüzünden ben zaten çok nadir sahip olduğum 1 arkadaşımı kaybettim. Ve O kişi yanlış anlaması ve telefonumu gülerek karışmasına rağmen, bana bağıra bağıra küfür etti. Ben ki ağzından O'na "salak" gibi bir laf bile çıkmamış insanım. Nasıl dokunduysa bana o küfür, şimdi bile onu seninle paylaşıyorum Blog. O'na sorsan "amaan Arif! Hala mı ya, geç artık." der. Geçemedim demek ki. Saflığıma ver, çocuk gibi kalışıma ver, duygusallığıma ver. 

Zamanla paylaşılmaz oldu çoğu şey. Arkadaşlarıyla bile daha çok şey paylaşır oldu O. Bense özelimi paylaştığım o arkadaşımı da kaybetmiş halde, yeni arkadaş edinemeyen, evde, işsiz bir halde bilgisayarına yapışmış ve 10 kg almış bir Arif oldum. Son bir senede olan bu oldu. O işten çıkıp haftada 1 gün benimle 1.5 saat kafede iş çıkışı görüşmeyi benimle "buluşmak" olarak değerlendirmiş oluyordu. Oysa ki benim insan içine çıkmam gerektiğini birçok kişiden iyi o biliyordu. Ya da ben bildiğini zannediyordum.

Başka yığınla şey var son 1 senede olan, duyguları tüketen ve O'nun ses çıkarmadığı... 4-5 ay önceydi galiba böyle yine bir tartışmayla ya da O'nun umursamadığı şekilde olan bir halle uzaklaşmıştık. Sonra ben O'nun yakın arkadaşıyla saatlerce konuştum. Sonra son kez O'nunla da konuşayım dedim. Ve aldığım cevap "ben bir sorun olduğunu görmüyorum" oldu. Sorsam belki şu anda da yoktur Blog. Şu anda farkında bile değil son 1 senede olanlardan ve benim O'nun için normal bir arkadaştan bile geriye düşmüş oluşumun. Doğum günümü de kutlamadı. Gülme; ama ChatGPT'ye sordum durumu. Bak ne dedi:

O kadar safım ki içimden bir ara "ya belki doğum günümü bahane eder kutlar, öyle bir konuşuruz" dedim; ama yanılmışım. Aksine O hiç önemsemiş bile, gayet mutlu devam ediyor. Hatta biriyle yurtdışı planı bile yapmıştır daha önceki bir tartışmada yine yaptığı gibi...

37 yaşıma geldim Blog. 4 sene önce şey derdim "içimde sevgiye dair azıcık umut kaldı" ve onu tükettim galiba. Ben öyle bağıra bağıra "seni seviyorum" diyebilen biri olarak yetiştirilmedim. Hissettirmeye çalıştım hep; ama ya yetmedi ya da ben beceremedim... Diyemediğim için de "sevmediğim" etiketi yapıştırıldı. Diyemediğim için de bir süre sonra söylenmedi bana da bu ilişkide. Vazgeçildi ondan da birçok şey gibi.

Aslında sorunlardan bir diğeri de benim işsiz oluşum. Yüksek maaşlı bir mühendis olmayışım. İstenildiğinde uzaklara gidemeyişim. Pahalı etkinliklere katılamayışım. Çok şükür rahatlıkla hareket edeceğim az da olsa birikimim var. Ve maddi anlamda O kişiye hiçbir zaman da yük olmadım; ama işte. Sanırım sağlık sorunlarım da etkili. Bunlar da zamanla sevginin bitmesine sebep olmuş olacak O'nun için belli ki. Şeker ve epilepsi hastası. Sürekli terlemeden yakınan biri. Hayat zaten ona eziyet. Bir de başına bu eziyet kaynağını bela etmemesi gerektiğini farketmiş olmalı. Olsun. 

37 yaşıma geldim. Hakkım kaldı demiyorum. Bana da son tecrübe olmuştur. O'na olmuştur. Benim önceki ilişkilerimi tecrübe diye saymıyordur; ama bunu kendine tecrübe diye sayıyordur umarım...

Neyse yarın kopuyorum senden de Blog. Sosyal medyaları kapattım zaten 1 aydır. WhatsApp vs. de kısmen dahil buna. Bilgisayarla da zamanımı çok az geçireceğim. Yığınla dizi ve film var biliyorum; ama Amerika'dan döndüğümdeki gibi bir depresyona girersem 100 kg'ı geçerim herhalde. Bunu istemeyiz. Zaten evdekilerin konuşmalarını çekecek halde değilim, emin olabilirsin. Doğum günümde bile tuhaf bir şey yaşadım aşırı yeme uyarısı hakkında, yememiş/içmemiş olmama rağmen.

Bu yazı için 4 şarkı seçmiştim. Hepsini koyarım aralara demiştim; ama Sezen Aksu'yla kapatayım dedim... 

Şimdilik hoşça kal Blog.

21 Temmuz 2025 Pazartesi

36'nın Son Günü

Kaç senedir yazıyorum sana Blog. Yazıyorum; çünkü bu şekilde bir rahatlama ve sana az kişinin ulaşmasından dolayı oluşan bir gizliliğin verdiği özgürlük hissi oluşuyor bende. Bir doğum günüme daha geldik. Yarın bu saatlerde 37 yaşıma gireceğim. Dolu dolu, mutlu bir eğlence patlaması yaşamayacağımı söyleyebilirim. Kimlerle olacağımı ve ne yapacağımı biliyorum; Allah, benim için başka bir plan oluşturmadıysa tabii...

Sana 37 yaş öncesi yazmadan, geçmiş yıllarda neler olduğuna baktım yine, okudum neler olmuş diye. Yine üzgün bir halde girmişim. Sebebi "yaşlanıyor olmam" değilmiş, insanlar ve onlarla olan ilişkilerimmiş. Hadi yine yüzümde, dalga geçer gibi bir gülümsemeyle "benim yüzümden ya tabii" diyelim. Arif'in hatasıdır kesin. Arif böyle kendini suçlamayı sever. 37 ile birlikte geçiyoruz bu işleri Blog. Doğum günümün ve ertesi günün de nasıl geçeceğini biliyorum; o yüzden 24 Temmuz'da, o hayatımda bir kere yaşadığım depresyonun en dibini tekrar yaşamaya başlayacağım muhtemelen. Bu sefer her konuda o kadar bilinçli ve kararlıyım ki kendime dur demeyi bilecek haldeyim. Yine de ne kadar uzun sürer bilmiyorum. Senden de uzaklaşırım muhtemelen.

Geçen keşfettiğim hurdy-gurdy isimli bir çalgının eşlik ettiği türkü ile ayrılayım şimdilik senden. 37 yaşıma girince görüşürüz...

19 Haziran 2025 Perşembe

Yaz Geldi

Şu yaz aylarında aşırı terleme hastalığımdan çektiğim eziyeti anlamayan ve hayatının keyfini çıkarırken benden birileri anlayış, empati ya da artık ne diyorsanız, onu bekliyor ya... sinir oluyorum. Şu anda bile hava kısmen esiyor camdan, aşırı sıcak değil; ama nem yüksek olmalı ki ellerim terli halde ve ben bilgisayarımın başında azıcık rahatlamak adına içimi sana döküyorum Blog. Çünkü ne olursa olsun dönüm dolaşıp geldiğim ve sesini çıkarmadan beni dinleyen bir tek sen varsın.

Alışkanlarım var yıllardır Blog. Üniversiteden beri alışkanlıklarımın altında ezilip durdum hep. Bana mutluluk katacağını düşündüğüm, alışkanlık olduğunu bile anlamadan seneler geçirdiğim an'ları, kişileri bırakamamış; böyle kendimi bağımlı hale getirmişim. Oysa ki sen nefes alırken öksürdüğün sürece etki'n olmuş hep o alışkanlıklara. Şimdi böyle şarjım bitmiş gibi Blog. Hani ömrü tükenen tekrar şarj edilebilir pil gibi düşün...

Kendime geçen aylardan beri DEHB teşhisi(!) koymuştum. Hatta doktora gidecektim, derken epilepsi hastası da olduğum için, alabileceğim ekstra bir ilaçla tüm dünyamı altüst etmek istemediğime karar verdim. Öylece kaldı. Ve tekrar yapılacaklar listesi oluşturup o listelere uymamaya devam ettim. Pazartesi diyetlerinden bahsetmeme gerek yoktur galiba Blog?

Instagram profilime pek bakmıyorum Blog. Senin için oluşturduğum bir sayfam var. Oradan sağlıkla ilgili şeylere bakıyorum sadece. Hiç böyle sahte ya da sırf mutlu anlarını paylaşan insanları çekecek bir ruh halim yok. Hele böyle "beni kendinize ya da birine yamayın" dercesine yüz fotoğrafını paylaşanlar var. Aman aman...

Geçen günlerde yalnız başıma bir İstanbul çıkarması yaptım. Hatta Levi's'daki indirimi de kaçırmadım. Epeydir Mavi Jeans'den kurtulmak istiyordum; ama Levi's sağ olsun fiyatlarını hep iki katı yukarıda tutuyordu. O gün sırf vapura bineyim, az deniz havası alayım diye Üsküdar'a geçtim, oradan Eminönü... Yine de gitmem lazım. Neyse, karpuz kesmiştim, onu yiyeyim ben. Sana da şu şarkıyı bırakıyorum sevgili Blogum;

30 Mayıs 2025 Cuma

Yalnız Bırakıldım

Yalnız bırakıldım Blog. Kendi kendimi yalnız bıraktım. Düşüncelerimi, duygularımı... hele ki hayatımı yıllardır yalnız bırakıyorum. Sadece kendimi suçlamayacağım. Bunun tek suçlusu ben değilim; ama en büyük suçlusu benim. Hala daha devam ediyorum hayatımı yalnız bırakmaya. Hastalıklarımı ekledim, yığınla gerekli gereksiz insanı ekledim. Hepsi ayrı ayrı yordular. Şimdi hangi biri kaldı? Hangi birini tutuyorum ya da tutmaya istekliyim? Seni de yalnız bıraktım, evet. Baksana 2025 senesi nasıl başladı ve nasıl devam ediyor... İnsanlardan çok şey beklemedim bence. Verdiklerimden fazlasını beklemedim. Kiminden ilgi bekledim, kiminden biraz samimiyet... Beklentiler yordu yani çoğunlukla; ama onlar da büyük beklentiler değildi. Hayatımdaki neyi büyük bir şekilde "beklenti" sınıfına alabilirim, bilmiyorum.

37 yaşıma girmeme 2 ay kaldı. 2025 yılı için o meşhur yengeç burcu oluşumun tüm şansını galiba sene başında tükettim. Kendime bir tanı koydum. Onun üzerine yoğunlaşmaya karar verdim. Çünkü bu sürekli plan yapıp uymayışlarım, yeterli azmi bir türlü üretemiyor oluşum... var yani bir şeyler.

Japonya'ya gitmek istiyordum biriyle Blog geçtiğimiz günlere kadar... Bir heves 2-3 aydır içimde Japonya hevesi oluştu. Aslında son ülke gezme hayalim İrlanda idi. Hala daha öyle; ama hazır Japonya vize vs. istemezken gitme hevesi dürttü. Çünkü çok farklı bir kültür. Yani en uzak gittiğim yer Amerika. Orada pek Japonya gibi farklı bir değişiklik var diyemem Türkler için. Neyse, arkadaşım, o bana her ne kadar direkt bu şekilde söylemese de, tur ya da bireysel gitmek bile gereksiz lüks geldiği için, vazgeçti. Ben de tek gidemedim. Kendi başıma her şey dahil bir turla gitsem şu anda 150-200 bin çıkacak cebimden. Çok da birikimim yok malum. Çalışmıyor olmama rağmen, hevesli biri olan bana, hadi gidelim Arif, deseydi gidecektim.

Öyle işte Blog. Sanki böyle her geçen gün daha da yalnız bırakılıyorum birçok konuda. Hak etmediğimi düşünüyorum bu kadarını anlayacağın. Bu arada domain masrafın çıktı geçen gün. 400₺.

Seni yalnız bırakmamalıyım Blog. Bir tek senden beklentim yok. Olsa da elinden ne kadar şey geldiğini bildiğim için seni ayrı bir yere koyuyorum. Daha da önemlisi, bana en iyi gelenlerdensin.

Bu gece keşfettiğim bir şarkıcının şarkısını bırakayım şuraya:

10 Ocak 2025 Cuma

Ve Yeni Yıl

2025 yılı da geldi. Yengeç burçları için süper bir yıl olacakmış. Bakalım dedim...

Bir gün eve gelen bir postayla başladı sanırım bu "süper" yıl olayı. iPhone 15 kazanmışım Akbank'ın yaptığı bir çekiliş sonucunda. Ben katılırım öyle fırsat buldukça çekilişlere. Takip de ederim ciddi şekilde. Bu güne kısmetmiş dedim. Telefonun vergisiydi, noter tasdiği vs. derken yaklaşık 7500₺ harcadım çoktan. İnşallah tez zamanda elime geçer.

Peki bendeki heyecan? Sadece öğrendiğimdeki yüksek bir heyecan yaşadım. Sonra tuhaf bir boşluk, korku, hissizlik... bilemiyorum. Başkası olsa deliye dönerdi belki de. iPhone marka olmasaydı telefonum belki... Telefonumu alırkenki heyecanımı hatırlıyorum. Arkadaşımla bekliyorduk açıklanmasını özelliklerini ve fiyatını: iPhone 13 Pro! Ön siparişle 16 bin liraya almıştım sanırım.

Sağlığımla ilgili de süper bir yıl olmasını diliyorum Blog. Vermeye çalıştıkça aldığım kilolar, düşürmeye çalıştıkça çıkan şekerim... n'olacak böyle? Benim elimde, diyor birileri. Uyku düzenim de var bozuk olan.

Her şey güzel olacak inşallah.

Hoş geldin 2025! 🎊