Hayatımı daha az acı verecek şekilde nasıl geçirebilirim diye sordum kendime bugün. Hazır son 3-4 gündür serinken havalar ve haliyle daha az eziyetli geçirirken günleri... bu soruyu sorayım dedim. Bu düşüncelere nereden bulaştığımla başlayayım. Tabii ki Instagram ve Facebook. Başka nereler olabilir ki? Hatırlarsın Blog, şu yazımda ve o günde sosyal hesaplarımı kapatmıştım. Sonra minik bir neden yüzünden şu yazımda ve o günde tekrar geri açtım. Yani şöyle 1.5 ay olmuş olmamış.
Uzaktan bakılınca tabii tek derdimin bu aç kapa meselesi olduğu düşünülebilir. Yalnız yatak odam, pencerem ve laptopımın dilleri olsaydı daha fazlasını anlatabilirlerdi. Ben her ne kadar çoğu şeyimi buraya aktarıyor olsam da, asıl özel şeyleri anlatamıyorum. Böylesi daha iyi belki. En azından kendimle olan belli bir çizgiyi aşmamış oluyorum.
"Kapat gitsin o zaman, neden açık tutuyorsun?" diye ben de kendime soruyorum sürekli; ama dile getirmesem de, kendi kendime hiçbir şey yapmayıp beklesem de, adına "umut" koyup bekliyorum. Gerçekten bir umut olsa, neyse diyeceğim...
Sanırım işin en büyük sırrı, kişinin kendini ne olursa olsun sevmesi ve saygı duymasıyla alakalı. O zaman, en azından, kendine verdiği sözleri tutabiliyor. Bende hangisi eksik ya da daha eksik, henüz çözemiyorum. 4-5 gün sonra ablamgil gelecekler, bayramda diğer ablamgil. Hayata sanırım en çok, yeğenlerimle birlikte olunca, renkli bakabiliyorum.
Bu hayattaki sınavım da bunlar sanırım. Yani yaşadığım şeyler, burada dile getiremediklerim. Bunlara da şükür diyorum çoğu zaman, ama öyle anlar geliyor ki isyan etmemek için zor tutuyorum kendimi. İpini koparmamış, düzgün bir birey olmakla kime faydam dokunuyor ya da nasıl bir pozitif sonuç elde ediyorum, inan hiç bilmiyorum Blog. Hani aksi durumuna sıcak baktığım ya da bakacağım, hatta bakabileceğimden değil de; daha çok sorguluyorum sadece.
Yarın cuma günü. En sevdiğim gün, değil mi? Hesaplarımı tekrar kapatsam daha mantıklı galiba, değil mi Blog? Kullanmıyorum çünkü. Hiçbir şekilde kullanmıyorum yani, değil mi?
24 Ağustos 2017 Perşembe
14 Ağustos 2017 Pazartesi
Dijital Detoks
Malum her şeyin bir detoksu var yıllardır. Özellikle yaz mevsimlerinde insanların zayıflamaya çalışmasıyla daha da artan detoks olayı, artık dijital anlamda da yerini aldı. Ve ismi de Dijital Detoks!
Detoks deyince, vücuda bir şeyleri alıp "temizleme" ritüeli geliyor akla. Bu sefer biraz durumlar değişecek ve kendimizi bazı şeylerden uzak tutacağız.
Dijital deyince benim aklıma online tabanlı şeyler geliyor direkt. Böyle, nasıl desem, veri aktarımını temel alan şeyler.
Şimdi veri aktarımı deyince masum mu gözüktü ne? 😀
Biraz herkesin bildiği masum(!) veri aktarımlarından bahsedeyim.
Facebook!
Twitter!!
Instagram!!!
Bunlar artık "ya işte doğru kullanıldığında zarar vermez ki" boyutunu çoktan geçtiler. Öyle böyle değil, epey geçtiler. Geçen aylarda bir süre bunlardan uzak kalma girişiminde bulundum. Zaten aktif olarak kullanan biri değilim, daha çok gözlem ve stalk (💩) amaçlı kullanıyorum diyebilirim. Ama uzak kaldığım dönem boyunca daha iyi hissettiğimi kesinlikle söyleyebilirim. Neden mi?
Çünkü en basitinden günde ortalama 10-40dk'lık bir zaman boyunca telefonu daha az kullandım. Telefonun ekranına daha az baktım. Ve daha da önemlisi, görüntülediğim dijital verilerin bende yarattığı negatif etkilerinden uzak kalmış oldum.
Tabii bunları kapatın ya da kullanmayın diyemiyorum. Zira ben de bir süre sonra basit bir sebepten ötürü açmak durumunda kaldım.
Peki o zaman dijital detoks konusunda ne yapabiliriz?
Çok basit. Herhangi bir gün belirleyip o gün boyunca ya tam gün ya da mümkünse sizi zorlayacak kadar uzun bir süre boyunca, telefon/televizyon/bilgisayar ekranından uzak durabilirsiniz. Saat başı profil kontrolleri, mail gelmiş midir acabaları, televizyonda ne var bi' bakayımlar, dur ben arkadaşımı arayayımlar... bunları da yapmıyoruz. 💋
Çalışanlar için çok zor olabilir bu durum. Mesela haftanın 6 günü çalışıp da eve akşam dönen kişiler "ya benim, yemeğimi geç saatte yiyip sonra TV/laptop/tablet karşısında takılmak tek eğlencem" dediğini de duyar gibiyim. Şöyle bir yarım saat göz atıp bütün o veri aktarımı sağlayan düşmanlardan uzak durabilirsiniz. Kitap okuyabilirsiniz. Sakince uzanıp müziğinizi dinleyebilirsiniz. En olmadı, yapmanız gereken rutin şeyleri yapabilirsiniz. Yeter ki elektrik ve sinyal saçan şeylerden uzak durun. Ve inanın bütün günün yorgunluğunu en iyi o şekilde atmış olursunuz.
Ya da hafta sonu...
Cumartesi ya da pazar. Bir gün boyunca tek dokunduğunuz telefon olsun. O da sadece gelen mesaj ya da aramalara dönüş yapacak şekilde tabii. Mümkünse de uzun telefon görüşmelerinden kesinlikle kaçının. En zararlısı o. 👎
İşte Dijital Detoks bu kadar basit. Tek yapmanız gerekenler özetle şunlar:
Detoks deyince, vücuda bir şeyleri alıp "temizleme" ritüeli geliyor akla. Bu sefer biraz durumlar değişecek ve kendimizi bazı şeylerden uzak tutacağız.
Dijital deyince benim aklıma online tabanlı şeyler geliyor direkt. Böyle, nasıl desem, veri aktarımını temel alan şeyler.
Şimdi veri aktarımı deyince masum mu gözüktü ne? 😀
Biraz herkesin bildiği masum(!) veri aktarımlarından bahsedeyim.
Facebook!
Twitter!!
Instagram!!!
Bunlar artık "ya işte doğru kullanıldığında zarar vermez ki" boyutunu çoktan geçtiler. Öyle böyle değil, epey geçtiler. Geçen aylarda bir süre bunlardan uzak kalma girişiminde bulundum. Zaten aktif olarak kullanan biri değilim, daha çok gözlem ve stalk (💩) amaçlı kullanıyorum diyebilirim. Ama uzak kaldığım dönem boyunca daha iyi hissettiğimi kesinlikle söyleyebilirim. Neden mi?
Çünkü en basitinden günde ortalama 10-40dk'lık bir zaman boyunca telefonu daha az kullandım. Telefonun ekranına daha az baktım. Ve daha da önemlisi, görüntülediğim dijital verilerin bende yarattığı negatif etkilerinden uzak kalmış oldum.
Tabii bunları kapatın ya da kullanmayın diyemiyorum. Zira ben de bir süre sonra basit bir sebepten ötürü açmak durumunda kaldım.
Peki o zaman dijital detoks konusunda ne yapabiliriz?
Çok basit. Herhangi bir gün belirleyip o gün boyunca ya tam gün ya da mümkünse sizi zorlayacak kadar uzun bir süre boyunca, telefon/televizyon/bilgisayar ekranından uzak durabilirsiniz. Saat başı profil kontrolleri, mail gelmiş midir acabaları, televizyonda ne var bi' bakayımlar, dur ben arkadaşımı arayayımlar... bunları da yapmıyoruz. 💋
Çalışanlar için çok zor olabilir bu durum. Mesela haftanın 6 günü çalışıp da eve akşam dönen kişiler "ya benim, yemeğimi geç saatte yiyip sonra TV/laptop/tablet karşısında takılmak tek eğlencem" dediğini de duyar gibiyim. Şöyle bir yarım saat göz atıp bütün o veri aktarımı sağlayan düşmanlardan uzak durabilirsiniz. Kitap okuyabilirsiniz. Sakince uzanıp müziğinizi dinleyebilirsiniz. En olmadı, yapmanız gereken rutin şeyleri yapabilirsiniz. Yeter ki elektrik ve sinyal saçan şeylerden uzak durun. Ve inanın bütün günün yorgunluğunu en iyi o şekilde atmış olursunuz.
Ya da hafta sonu...
Cumartesi ya da pazar. Bir gün boyunca tek dokunduğunuz telefon olsun. O da sadece gelen mesaj ya da aramalara dönüş yapacak şekilde tabii. Mümkünse de uzun telefon görüşmelerinden kesinlikle kaçının. En zararlısı o. 👎
İşte Dijital Detoks bu kadar basit. Tek yapmanız gerekenler özetle şunlar:
- Laptop, tablet, telefon, televizyon gibi ışık ve sinyal saçan cihazlardan uzak durmak ve daha az kullanmak
- Gece uyurken bulunduğumuz odada ilgili cihazları kapalı veya uçuş modunda tutmak
- Mümkün olduğunca elektrikle çalışan cihazların olmadığı alanları tercih etmek (En azından belirli zamanlarda uzun süreli uzak durmak)
- Ruhsal anlamda etkileri içinse sosyal ağları daha az kullanmak, hatta mümkünse tamamen kapatmak...
Bunları 1 hafta bile uygulasanız, aradaki farklı hissedeceksinizdir.
Haydi bakalım!
🚀
10 Ağustos 2017 Perşembe
Sıcak
Yaz mevsiminin son ayındayız Blog. Sıcak havalar beni sanırım en çok bu sene bunalttı, bütün hayatım boyunca yani. Sıcak yani, başka bir açıklaması yok. Ellerim için yıllar önce olduğum ameliyattan eser kalmadı desem yeridir. Olabildiğince sakin kalmaya çalışıyorum. Çünkü yani agresif biri haline dönüştürüyor yaşadığım bu durum. Birilerine anlatmaya tahammül bile edemiyorum. Ne anlayacaklar? Nasıl anlayabilirler ki?
Laptopımı söktüm bugün. Yani 8 yıldır kullandığım laptopım bile sıcak havalarla boğuşuyor inatla, çok şükür. Laptopımın parçalarını temizlerken bu sefer ilk kez soğutucu fana ekstra önem verdim. İşlemcimle olan bağlantısına kadar söküp temizledim. Değişikliği fark edebiliyorum. Bir süre de böyle gidelim Blog. Bilgisayarım bari beni yarı yolda bırakmasın. Yeni bir bilgisayar için, daha doğrusu hayalimdeki bilgisayar için, herhangi bir bütçem yok çünkü.6000TL'den bahsediyorum.
İnsanların saçma sapan iyimserlikleri artık beni baymaya başladı. "Her şey güzel olur, yeter ki pozitif düşün" ya da "daha güzel şeyler olacaktır, sabret" gibi sözlere gerçekten inandıklarından şüpheliyim. Böyle küfredesim geliyor artık. Ama içimden ediyorum. Duysalar. 😊
İşin bir de şu kısmı var. Ben normalden fazla açık sözlü ve dürüst bir hale dönüştüm. Bu durumum, diğer durumlarımla birleşince, insanlar beni "depresyonda mısın?" diye sorgulamaya başladılar. Depresyon ve ben? Yok artık. 😀
Çok yenilik yok hayatımda Blog. Eskiden görüştüğüm ya da bir şekilde hayatımda olan ve artık olmayan 2 kişi bana yazmışlardı son 1 hafta içinde. Aynı muhabbetler, aynı hikayeler, kısmen aynı yalanlar... "Peki" deyip geçiyorum. Yoruldum, sonuçta ben de insanım. Ve yıl olmuş 2017. Bu saatten sonra güvenden bahsedecek değilim.
Aklıma 2010 yılında İspanya'da gezerkenki zamanlarım geldi. Sonra fotoğraflara bakarken şu fotoğrafımı gördüm. Saçlarım çok ve uzunken 😂 Bir de güneş yakmıştı her yerimi. Ama Barselona güzeldi. Bence Barselona hala güzeldir...
Laptopımı söktüm bugün. Yani 8 yıldır kullandığım laptopım bile sıcak havalarla boğuşuyor inatla, çok şükür. Laptopımın parçalarını temizlerken bu sefer ilk kez soğutucu fana ekstra önem verdim. İşlemcimle olan bağlantısına kadar söküp temizledim. Değişikliği fark edebiliyorum. Bir süre de böyle gidelim Blog. Bilgisayarım bari beni yarı yolda bırakmasın. Yeni bir bilgisayar için, daha doğrusu hayalimdeki bilgisayar için, herhangi bir bütçem yok çünkü.
İnsanların saçma sapan iyimserlikleri artık beni baymaya başladı. "Her şey güzel olur, yeter ki pozitif düşün" ya da "daha güzel şeyler olacaktır, sabret" gibi sözlere gerçekten inandıklarından şüpheliyim. Böyle küfredesim geliyor artık. Ama içimden ediyorum. Duysalar. 😊
İşin bir de şu kısmı var. Ben normalden fazla açık sözlü ve dürüst bir hale dönüştüm. Bu durumum, diğer durumlarımla birleşince, insanlar beni "depresyonda mısın?" diye sorgulamaya başladılar. Depresyon ve ben? Yok artık. 😀
Çok yenilik yok hayatımda Blog. Eskiden görüştüğüm ya da bir şekilde hayatımda olan ve artık olmayan 2 kişi bana yazmışlardı son 1 hafta içinde. Aynı muhabbetler, aynı hikayeler, kısmen aynı yalanlar... "Peki" deyip geçiyorum. Yoruldum, sonuçta ben de insanım. Ve yıl olmuş 2017. Bu saatten sonra güvenden bahsedecek değilim.
Aklıma 2010 yılında İspanya'da gezerkenki zamanlarım geldi. Sonra fotoğraflara bakarken şu fotoğrafımı gördüm. Saçlarım çok ve uzunken 😂 Bir de güneş yakmıştı her yerimi. Ama Barselona güzeldi. Bence Barselona hala güzeldir...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)