29 Temmuz 2011 Cuma

Zaman geç(-m)iyor.

Ah olmuyor! Yapamıyorum! İnanamıyorum kendime kesinlikle! Ben hiç bu kadar kendime olan saygımı ve sevgimi yitirmemiştim. Aslında yitirmiştim, daha rezil duruma düşmüştüm; ama yükselişe geçtiğimden beri böyle olmamıştı hiç. Resmen kendime verdiğim sözü tutamadım. Ve mutlu olmak için yemek yedim. Yemek yeme kısmını geçiyorum yine de. Nasıl olur da aynı hatalardan birini tekrar yaparım, nasıl!!!

Bugün yapmamam gereken bir şeyi yaptım. Yine iyi tuttum kendimi, öyle düşünüyorum her şeye rağmen; ama yine de yapmamalıydım. Bundan sonra tekrarlanmamasını umuyorum kendim için...

Hava biraz daha sıcaktı bugün sanki. Öyle hissettim öğleden sonra. Ders çalışmayı bırak, çalışmaya çalışmak bile yorucu oluyor bu havada. 2 hafta sonra yaz okulu finalleri var. Offff bence de!

Geçen Cuma doğum günümdü. 23 oldum. 21'imi özlüyorum çok. Her şeyiyle özlüyorum. Kelimelerim yetmez bütün ömrüm boyunca anlatmaya çalışsam da... Ece isminde bir bayan arkadaşım bana pasta kesti sağolsun. Geçen doğum günümde de başka bir bayan arkadaşım, Seda, benzeri bir şey yapmıştı. Eksik olmasınlar hayatımdan...

Ramazan için güzel planlarım var. İnşallah gerçekleştirebilirim. Doğru beslenme ile kilo bile verebileceğimi düşünüyorum. Bakalım artık.

Bütün yaz, yazı geçtim, son 2 yılım, yalnızlığımın doruklarını yaşatıyor bana. Arkadaş konusunda çok bolluk içindeyim. Şükrediyorum halime; ama gönül ne istemekte diye sorarlar adama... Sormalılar en azından.

Aptal ve duyguları olgunlaşmamış insanları görmek istemiyorum çevremde artık. Hayattan iyice soğutuyorlar beni.

Evet, yoruldum Blog. Beni hakladın yine. Nasıl da anladın yorulduğumu yazdıklarımdan. Eksik olma hayatımdan hiç!

23 Temmuz 2011 Cumartesi

Hoşgeldin

Yüksek bir olasılık değildi seninle burada karşılaşmamız. Biraz daha zorlasak belki aynı apartmanda bile kalabilirmişiz demek ki. Şunu bilmelisin yine de, gözlerim her yerde seni arıyordu tam iki senedir. Nerelerdeydin diye sormaya çekindim seni gördüğümde. Cesaretim yoktu belki de. Belki de korktum yine benden kaçıp gidersin diye...

Sen yokken çok şey oldu diyemem. Ben, senin bende yarattığın boşluğu doldurmaya çalıştım sürekli. Neler neler denedim bilsen... Ama söyleyemem. Belki yine kaçar gidersin. Şunu bil yine de, çok korktum sen yokken. O kadar korktum ki bir daha kimseyi sevemeyeceğimi düşünmeye başladım. Çoğu zaman anlamsız ağlama nöbetlerine girdim yokluğunda. Hani nasıl derler, en sevdiği oyuncağı alınmış bir çocuk masumiyetindeydi döktüğüm gözyaşlarım. Hiçbiri seni geri getirmedi bana...

Çok özlemişim seni. Bunu daha uzaktan sesini duyduğumda anladım. Tekrar hayata dönmüş gibiydim adeta. Gerçekten, neredeydin? Hangi birinde kaldın? Sormadığım kişi kalmadı sanki. En alakam olmayan insanda bile aradım bazen seni... Yoktun. Sanki paramparça olmuştun da her bir parçan rüzgarla birlikte farklı şehirlere savrulmuştu.

Buradasın. Yine aynı şekilde çırpınıyorsun. Aynı masumlukta, aynı heyecanda, aynı ritimde. Ah! Cidden neredeydin? Hiç mi düşünmedin ne yapar ne eder bu çocuk diye? Hiç mi vicdanın sızlamadı? Çok yalnızdım sensiz, çok korunaksız, çok yabaniydim her şeye karşı. Yine de dönüşüne karşı olan mutlulugumu hiçbir kelime ifade edemez. İyi ki geldin, kalbim, iyi ki burasın. İyi ki yine sol tarafımda atmaya devam ediyorsun. İyi ki benimlesin...

Seni gerçekten çok özlemiştim ben.
Hoşgeldin...

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Son günlerdeki haller

Olabildiğince çözümlemeye çalışıyorum her şeyi. Yani en ince ayrıntısına kadar giriyorum olayların. Her durumda değil tabiki. Sadece aşırı ilgimi çeken kişi ya da nesnelerde derinlere inebiliyorum. Onun dışındaki durumlarda genelde tembelliğim ve üşengeçliğim hakim oluyor.

Vize haftasındayım. Eh çok da iyi geçiyor diyemem sınavlarım için. Hep klasik öğrencilik hatalarımı yapıyorum hala daha. Geçmişimdeki halimi çok özlüyorum bu durumda; ama her Arif farklı bir dokusunu hissettiriyor benliğime. Seviyorum çoğu yönümü. Kendime zararım var en kötü. En azından hala daha masumum çoğu insana göre. O yüzden kendimi seviyorum. Ve attığım mantıklı adımlarımı gördükçe daha da çok seviyorum kendimi. Daha mutlu oluyorum bu hallerimi gördükçe.

O kadar hassas bir hayatımın olduğunu bilmezdim; ama son günlerde nesnelere ve insanlara karşı verdiğim bazı kararlar sayesinde, ciddi anlamda yerine oturmuş duygularımın olduğunu ve hala güzel ve kıymetli, bir o kadar da harika şeyleri başarabileceğim bir hayat zeminine sahip olduğumu gördüm. Mutluyum.

Önümüzdeki Cuma günü doğum günüm. Son doğum günümü bir bayan arkadaşımın bana aldığı küçük bir hediyeyle, masamın yanında durmakta, ve yediğim bir ufak pastayla geçirmiştim. Çok huzurlu ve mutluydum o gün. Ondan öncekini Amerika'da oralı bir arkadaşımın benim için yaptığı programı gerçekleştirerek kutlamıştım. Bu seferkinde aklımda 1-2 şey var gerçekleştirme şekli olarak.

10 gün sonra o güzel ayın huzurunu yaşamaya başlayacağım. Benim için bu sıcakta Ramazan ayını geçirmek daha zor olacak diğer insanlara göre. Çünkü fazladan terlediğimi hesaba katmak zorundayım. Allah bir kolaylık sağlar inşallah diye umut ediyorum. Geçen seneki Ramazan ayıyla başlamıştı 2 senemin aptallığını üstümden atmak. O yüzden bu Ramazan ile birlikte daha iyiye gideceğimi umuyorum. Din konusunda şanslıyım; çünkü benim ailem bana bilmem gerekenleri öğretti ve ben de sorgulayabildim çoğu şeyi. Her ne kadar bazı konularda çelişkide kalsam da, ruhsal anlamda şu anda beni tek tutabilen şey olduğuna inaniyorum dini inancımın.

Uykuyla ilgili sorunlarımı yenmeye çalışıyorum. Sorunun kaynağını keşfettim; ama çözümü için kendimde bazı şeyleri başarmış olarak görmem gerekmekte. Karışık biraz; ama çözeceğim az kaldı.

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Biraz Farklı Şeyler

Hayat biraz farklı geçti son zamanlarda. Biraz fazla duygu, biraz fazla umut, biraz fazla merak vardı. Bugüne kadardı hepsi. Şimdi ilk zamanlarki kadar tutkulu değil bazı şeyler. Hatta bazı şeyler hiç de eskisi gibi değil...

Nasıl derler, çok olgunlaşmış bazı konulardaki düşüncelerim. Çok rahat, kolay ve doğru kararlar alır olmuşum artık. Sanki o "en"leri yaşadığım zamana doğru bir ilerleyiş var. Sanırım yavaş yavaş başarabiliyorum...

"Biraz farklı olsun isterdim aslında. Belki baştan beri yanlış bir karardı. Belki şans verilmesi gerekiyordu. Bilmiyorum. Belki yarı yolda çoktan vazgeçmiştim yürümekten, öyle hissetmiştim ve sezgilerim beni yanıltmadı, yine. Hayat demek ki böyle geçiyor benim için artık: Daha gerçekçi, daha ayağı yere basan düşüncelere bağlanarak hayal kurmak. Hani artık kimse, kimse için kılını kıpırdartmaz olmuş aslında. Yapılan fedakarlıklar da başka niyetlere dönüşmüş, biraz farklı olmuş her şey yani. Belki de ben 23 yaşıma girmeyi beklediğim 22 Temmuz'u aslında daha da olgun geçirecekmişim. O yüzdenmiş bugüne kadar yaptığım tüm masum hareketler: Beni daha olgunlaştırmak içinmiş..."

Kafam karışık gibi duruyor önüme baktığımda; ama içim o kadar rahat, planlı ve programlı ki, adeta "Evet! Bu şekilde devam etmeliyim kesinlikle" diyebiliyorum basit bir şekilde. O yüzden iç-sesime güveniyorum şimdi de, öncekilerde olduğu gibi. Yine güzel şeyleri rafa kaldırıyorum, beklemem gerektiğini düşünerek.

~~~~~~*~~~~~~~~~~*~~~~~~~~

Keşke Leona Lewis şu turnesinin yorgunluğunu hemen atıp; yeni albümüne başlayabilse diyorum. Hatta diyorum çok şükür Alex Cornish var hayatta. Ve yaşasın Fransızca! Ah tabi bir de hedeflediğim bazı şeyleri gerçekleştirebiliyor olmam gibi diğer bütün şeyler beni son zamanlarda en mutlu eden şeyler.

2 Temmuz 2011 Cumartesi

Beklentiler

"Zaman bana farklı işliyor. Hani geceler ne kadar sessizleşti diye düşünmeden uykuya dalıyorum. Yaz ayında yatağımdaki şey yastığım oluyor sarılabildiğim. Üstüme aldığım yorgan bile ısıtmıyor çoğu zaman üşüyen vücudumu.

Eskiden daha mutluydum. Çünkü küçük şeyler için daha çok çarpıyordu minicik kalbim. Şimdilerse ise kalbimle büyüdü adeta beklentilerim. Ya da insanların kalplerinin verebildikleri küçüldü. Hatta o kadar küçüldü ki o masum çocuk bile yetinemiyor sahip olduğuyla."

Yaz okuluna başlangıç yaptım. 1 hafta gayet hızlı ve yogun geçti. Oysaki haftaiçinden 2 günüm bomboş. Haftasonum da boş; ama dolu günlerim acısını çıkartırcasına geçiyor birer birer. Bu hafta çoğu işimi güzel bir şekilde atlattim. Bir de kandil geçirdik. Bundan sonra geriye 1-2 önemli şey kalıyor yapmak için...

Aklımda çok değişik düşünceler dolanıp duruyor. Nesnelerle ilgili olanlar farklı farklı alemdeler. İnsanlarla ilgili olanlarda ise durum pek farksız değil. 2 yıl önceki yaşadığım şeyler artık beni hiç olmamışçasına etkiliyor. Rahatım o konuda; ama gün geçtikçe o günlere olan özlemim artıyor, kişilerden ziyade... Bu gece internette yazıştıgım bir arkadaşımla olan konuşmalardan sonra beklentilerimi büyük tutmaya karar verdim, hemen hemen her konuda. Ve sanki üstümden büyük bir yük kalkmış gibi hissettim.

Geçen hafta almaya çalıştığım kararları alamadım halen. Cumartesi sabahına uyanıp; dinç bir bilinçle hareket etmeyi düşünüyorum. Sanırım yarın sabah daha hayırlı olacaktır benim için.

Bugün bir de Norfolk State Üniversite'sini inceledim tekrar, ve tekrar. Elim sürekli Scholarships sayfasına gidiyor. Bir şey yapacakmışım gibi ya da prosedürleri biliyormuşum gibi hareket ediyorum. Kendi kendimi kandırıyorum. İnancım olsa da yurt dışı eğitimi konusunda, cebimde para olmadıktan sonra hepsi hayal olarak kalıyor. Ben de böyle burs sayfalarında, ne yapmam gerektiğini bilmeden, dolaşıyorum boş boş...

Ayın 15'inde, ikinci kez başvurduğum, Green Card çekilişi yapılacak. 22'sinde de doğum günüm var. Sanırım o hafta vize haftasına denk geliyor olacak. Kaderimde ne var acaba?

İşte beklentilerimi yüksek tutmaya çalışıyorum. Önemli olan da bu sanırım bu gece için...

Not: Bazen bekliyorum, insanların değer verdiklerini göstermelerini bekliyorum. En azından beni taklit ederek davranmalarını bekliyorum. Bu şekilde benim verdiğim değeri anlayabilirler; eğer ki anlayamıyorlarsa...