8 Kasım 2025 Cumartesi

İçime Akan Gözyaşları

İçime ağlıyorum sanki Blog. Üzüntülerimde hıçkırarak ağlayamıyorum mesela. Normal şekilde de ağlayamıyorum. O yüzden aylardır yaşadığım üzüntüyü böyle gösteremiyorum. Belki "içime atıyorum" durumuna dönüşüyor yaşadığım; ama biliyorum iyi bir şey değil. O yüzden geçmesini bekliyorum. Düzelir mi bilemem; ama beklemekten başka bir şey gelmiyor elimden... Mesela gülerken gözlerimin içi doluyor; ağlayacak gibi oluyorum. Neden bilmiyorum. Çok ihtiyacım var belki gülmeye, özledim ya da...

Zamanında birçok kez "ya bir sorun var, farkında mısın" diye sormam ve "ben bir sorun görmüyorum" cevaplarını alışlarım, şimdi bana "bence konuşmak ya da adım atmak adına sanırım yaptım olması gerekeni" diye düşündürüyor. Ve düşünüyorum, O buna benzer bir adım attı mı hiç biz kopmak üzereyken?.. Sabah ve gece atılan günaydın/iyi geceler mesajları dışında neler yaptık mesela? Bunlar mıydı mesela bir ilişkinin "ya biz güzeliz, sen bir çiçek, ben de ayrı bir çiçek..." oluşu?

Başvurduğum işlerden dönüş olmadı hala. Hayatımdaki en renkli şey bir süredir gittiğim Fransızca kursu. Haftada bir gittiğim ve artık müdavimi olduğum bir kafe var mesela; orada da nargile içer oldum. Nargilemi hazırlayan arkadaş çok ilgili... Tek başımayım. Oradan buradan arkadaş edinebilirim; ama istemiyorum. Ben oraların pek adamı mı olmadım diyeyim, bilemedim. O yüzden nargilemin tek içilmesi henüz bana ağır gelmiyor nargile kadar. Ve evet, hala içtiğim her nargilemin sipsisini saklıyorum büyük bir itinayla.

"Olmasan olmuyor, içimde güneşim tutuldu
Göz yaşım pes etti, ağlayamadıkça yutkundum
Akmıyor nehirler, simsiyah şehirler
Hep senin yüzünden, hep senin yüzünden..."

14 Ekim 2025 Salı

Kota?

Son günlerde Mabel Matiz'in Harbiye konserlerinde söylediği şarkıları dinliyorum. O atmosferde olmak güzel olurdu diyorum tabii içimden. Yine de iyi kötü epey keyif veriyor dinlemesi bu şekilde de olsa.

Bir de geçen gün başıma gelen bir vurgun olayına üzülüyorum. Ya da seviniyorum mu diyeyim, bilemiyorum. Üzülüyorum; çünkü benim gibi dikkatli ve bu tip konulardaki biri bile nasıl bu kadar da kandı bir anda ve kayba uğradı, anlayamadım. Seviniyorum; çünkü zamanında O'nunla bir şeyler yaparız diye banka kampanyalarının peşinde koşturduğum bir miktar para vardı. Bana "sende kalsın, sen çok uğraştın onun için" vs. demişti. Aslında göndermeye niyetliydim hep. Notlarımda duruyordu hala ne kadar olduğu bile. Belli ki gönülden dememiş bunu ya da ayrıldıktan sonra içinde kalmış olacak ki o paranın benden bir şekilde çıkmasına sebep olmuş. Yani anlayacağın bana da nasip olmadı. Buraları okuyor olsaydı "bende hiçbir şeyin kalmadı, rahat edebilirsin" dememe gerek kalmazdı...

Eski iş arkadaşımın sevgilisi sordu bir de O'nu, Starbucks'da denk gelmiştim. 3-4 ay oluyor koptuk biz, dedim. Üzüldü ve "siz çok iyiydiniz, enerjiniz, renkleriniz çok uyumluydu" dedi. Ben de "öyleydik; ama ben son 1 senede O'nun için, O'nun kitaplarından ve diğer arkadaşlarından hatta iş arkadaşlarından bile geriye düşmüştüm. Kaldıramadım ve sessizce ayrıldım. O'nun da işine geldi bu ayrılış, sesini de çıkarmadı" dedim. Ben böyle deyince onun dediği şeyler ağır geldi. Dedi ki "sen '80'lerde yaşıyorsun ilişkileri; ama artık öyle değil. Herkesin birbiri için bir kotası var. Onu doldurunca bitiyor o ilişki." Gözlerim doldu, sonra toparlanıp kalktım kursa gidiyorum bahanesiyle... Öyleymiş. Ben ne olursa olsun yanında olurdum, dedim içimden. Şimdi de ne safmışım diyorum. Geriye bakınca sevdiğim dediğim kişiler için hep veren taraf olmaya çalıştım. Sanırım yanlış yaptım, birçok şeyi yaptığım gibi.

2 Ekim 2025 Perşembe

Nargileye Gelir miydi?

Bugün yine kendim içtim nargilemi Blog. Yalnız takılmayı yıllar önce bırakmıştım birileri sayesinde ya da yüzünden... bilmiyorum. Şimdi yine yalnızım, "bunu yalnız yapmam herhalde" dediğim şeyleri daha sık yapar oldum Blog. İnsanların beni gittiğim mekanlarda kolayca tanıyacağı şeyleri yapar oldum. Keyif mi alıyorum yoksa yalnızlığımı mı dolduruyorum, bilmiyorum; ama yalnız yapıyorum.

Çıkmayacaktım dışarı. Erkenden duş almış, kahvaltımı yapmış, odama çekilmiştim evde tek başıma, biraz da sessizliği dinlerim belki diye. Bu sefer de ufak da olsa bir deprem beni yalnız bırakmadı. "Kalk, giyin ve çık evden Arif!" dedi resmen. Zaten her yerim korkudan titrerken öyle duramazdım galiba evde.

Şimdi de yalnızım. Hem fiziksel, hem duygusal, hem de ruhsal olarak... Aklıma "acaba yine deprem olur mu? Belki bu sefer hazır evde tek başımayken ölür gider miyim?" şeklinde korkular var. Ablama da geçmedim. İçtim nargilemi, döndüm evime. Ve seninleyim. Çok da derinlere inmek istemiyorum, öyle her şeyi unutan, boş veren, yumuşayan bir Arif'den ve bu Arif'in kullanılmış hissinden nefret eden bir haldeyim. Bir şarkıyla ayrılayacağım.