Hep yazasım geldi sana Blog; ama tuttum kendimi biraz. Çünkü şu anda yazarken yıllardır beklediğim heyecanı yaşamak istedim seninle. Hani hep bir Macbook Pro'muz olsun istiyordum; hatta saf saf para biriktirme heyecanları yaşıyordum başarılı olamayacağını bile bile. İşte şu anda o hep hayalini kurduğum laptopımdan yazıyorum sana; ama bolca melankolik bir ruh hali içinde...
Epey bekledim bir Macbook Pro sahibi olmayı. Şu anda böyle incecik defter havasında, kucağıma almaya bile kıyamıyorum. Neredeyse 13799₺ verecektim. Sonra Apple Eğitim indirimlerine denk geldim. Derken Açıköğretim'e kaydoldum, o arada başka bir yere denk geldim ve 10899₺'ye aldım. Dell ve HP'nin 1-2 modeli arasında çok gidip geldim; ama hayalim buydu ve iyi ki şu anda bir Macbook Pro sahibiyim. Şu sayfada laptopımın özellikleri mevcut. 4 Eylül'den beri kullanıyorum; ama hala daha öğrenmeye çalışıyorum. Yine de hızı ve kullanım hissi çok güzel be Blog. Allah benim kadar çok isteyenlere de nasip etsin. Tek diyebileceğim bu olurdu ek olarak...
Ve ruh halim. Şunu kesinleştirdim şu son üç haftada: Karşıma en doğru insan diye beklediğim kişi de çıksa, O'na güvenemeyeceğim doğru düzgün. O'nun hatalarını gözümde büyüteceğim, zaten paramparça olan kalbimin bir parçasını emanet edemeyeceğim; belki yoracağım O'nu da kendim kadar. Belki O vazgeçecek benden, "bu çocuk bana güvenecek diye kendiyle koca bir savaş veriyor" deyip. Bunları fark ettim işte Blog. Yalnızlığa ne kadar alıştığımı, ne kadar bağlandığımı, kopamayacak oluşumu fark ettim. En kötü yanı da, bunu ömrüm boyunca yaşayacak olacağım gerçeği. Çünkü şu anda bile "doğru insan" denen kişiyi bulamazken, bir de bulup böyle güven savaşlarıyla kaybedecek olmak çok zor ve ağır geliyor. O yüzden en kolayına kaçıyorum belki de: Yalnızlığa.
Bugün de İstanbul'un 1-2 semtindeydim arkadaşlarımla. Yine her Kadıköy ya da karşıda bir semte gidince hissettiğim şeyi hissettim: Bir yere ya da duyguya ait olamama hissi. Çok isteyip de becerememe ya da yanlış otobüse binmiş olduğum hissi.
Ütopik hayaller kurduğum dönemlere gitmeye başlayacağım galiba. "Acaba benim gibi kendi halinde, yalnızlığını benimsemiş; ama yine de ondan kurtulmak isteyen biri var mıdır?" diye düşünerek geçecek belki de önümüzdeki zaman. Yine de korkularımı örtmeye çalıştım bir sürü cümleyle. Oysa şimdi çıksa biri karşıma, yine kapılır giderim büyük bir hasretle...
Aslında sonbahar da geldi. Ne güzel olur şimdi sevmeler be Blog!
Laptop etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Laptop etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
18 Eylül 2019 Çarşamba
2 Mayıs 2018 Çarşamba
Bilgisayarıma Neler Oluyor?
Ah Blog! Hiç sorma. Sormuyorsun zaten de, neyse. 2-3 hafta önce başlayan bir sorun yaşıyorum laptopcığımda. Sebebini bir türlü çözememiştim. Windows 10'un kullandığım, o zamanlar henüz yayınlanmamış, sürümü yüzünden zannettim önce. Sonra Windows 7 kurdum, onunla denedim ama sorun devam etti. O arada "bilgisayarımın temizlenme zamanı gelmiş" dedim içimden, hani bir umut belki temizlenince düzelir gibisinden; açtım içini ve bahar temizliği yaptım. Fan kısmını bu sefer epey bir söktüm ve temizledim. O kadar toz nasıl birikmiş orada yahu, diye kendi kendime söylenirken temizliği bitirip tekrar topladım ve kapattım laptopımı. Ama yok! Sorun devam ediyor. Derken çözdüm. Ama sorunun kaynağını buldum, çözüm kısmı ne yazık ki yok. Galiba harddiskimin anakart ile olan soketlerinde problem var. Çünkü o kısma bastırınca bilgisayar ya kilitleniyor ya da kendi kendine kapanıp tekrar açılıyor.
Bilgisayarımı taşırken yaralı bir kuşu taşırmış gibi taşıyorum adeta. Köşelerinden tutma hakkım yok bile. Mukavemetten kaybediyor, direkt basınç alıp o bölge etkileniyor. Eh bilgisayarım da haklı, kusura bakmayalım. 2009 yılından beri kullanıyorum. Allah'ıma şükürler olsun yarı yolda bırakmadı beni bugüne kadar. Ki sürekli kullanıyorum. TV izleyen biri değilim, haliyle bilgisayar benim dış dünyaya açılan bir pencerem gibi adeta.
Keşke diyorum, Sony firması, laptop üretmeyi bırakmamış olsaydı. Tekrar Sony marka bir laptop alırdım, yalan yok. Her ne kadar hayalimde Macbook Pro almak olsa da, Sony deyince bir durup düşünürdüm.
Şu anda tabi Sony yok, ama IBM'in bilgisayar bölümünü satın almış Lenovo var. Eğer olur da Apple marka bir bilgisayarım olmazsa, bir gün alacağım bilgisayarımın markası Lenovo olurdu.
Şimdilik böyle yaralı kuşumla yaşamaya devam edeceğiz. İnşallah daha da ilerlemez problemi. Şu anda harddisk soketine müdahale etmeyi düşünmüyorum. Bilgisayar bilgim o kadar derin değil. Elimde kalmasın yani. 😁
Dipnot: Bu arada diş tedavim de tamamlandı. O arada yeni bir de gözlüğüm oldu. Allah bağışlasın ikisini de. Ne diyeyim...
Bilgisayarımı taşırken yaralı bir kuşu taşırmış gibi taşıyorum adeta. Köşelerinden tutma hakkım yok bile. Mukavemetten kaybediyor, direkt basınç alıp o bölge etkileniyor. Eh bilgisayarım da haklı, kusura bakmayalım. 2009 yılından beri kullanıyorum. Allah'ıma şükürler olsun yarı yolda bırakmadı beni bugüne kadar. Ki sürekli kullanıyorum. TV izleyen biri değilim, haliyle bilgisayar benim dış dünyaya açılan bir pencerem gibi adeta.
Keşke diyorum, Sony firması, laptop üretmeyi bırakmamış olsaydı. Tekrar Sony marka bir laptop alırdım, yalan yok. Her ne kadar hayalimde Macbook Pro almak olsa da, Sony deyince bir durup düşünürdüm.
Şu anda tabi Sony yok, ama IBM'in bilgisayar bölümünü satın almış Lenovo var. Eğer olur da Apple marka bir bilgisayarım olmazsa, bir gün alacağım bilgisayarımın markası Lenovo olurdu.
Şimdilik böyle yaralı kuşumla yaşamaya devam edeceğiz. İnşallah daha da ilerlemez problemi. Şu anda harddisk soketine müdahale etmeyi düşünmüyorum. Bilgisayar bilgim o kadar derin değil. Elimde kalmasın yani. 😁
Dipnot: Bu arada diş tedavim de tamamlandı. O arada yeni bir de gözlüğüm oldu. Allah bağışlasın ikisini de. Ne diyeyim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)