24 Eylül 2011 Cumartesi

15 Ekim - Cumartesi

Bu tarihi bir kenara not almak istedim ve en belirgin blogum gözüktü gözüme. Şu anda biraz farkli bir ruh halindeyim, mutsuz ya da depresif, agresif vs. degil. Daha garip bir şey bu. Bu tarihi sıfırlama tarihim olarak seçtim kendime. Aslında 10 Ekim olsa daha iyi olabilirdi. Çünkü 10 Ekim, Amerikan vizemin bittiği gün ve şu anda bu ve benzeri yazıları yazmamın tek nedeni o vize, oraya gidişim, oradaki hayatım... Yine de 15 Ekim diyorum. Genelde ayın ortaları daha verimli oluyor benim için sanırım.

15 Ekim benim için, tam 2 yıl once nerede kaldıysam oraya dönüş tarihim olacak; ama daha tecrübeli her konuda. En önemlisi de bu benim için. Tam 2 senedir, kendimi bir türlü toplayamıyordum. Hep bir şeyleri eksik görüp, birine/birilerine bahane buluyordum.

Dibe batmışlığın en güzel yanı, çözümün sadece bir tek şey oluşu: Tekrar yukarı çıkmak.


Amerika'ya gitmeden önce yaptığım bir şey vardı. Alakasız insanları hayatımdan çıkarmak en iyi karardı mesela; ama sonra baktım ki geri eklemişim hayatıma her birini. Yo-yo üsülü yaşamışım tam 2 senemi. Her attığım iyi/kötü bütün adımlar bana aynı şekilde geri dönmüş. Hayatın görevi bu aslında; ama bendeki attığım her adım, bu iki sene içinde, benden fazlasıyla geri aldı tüm verdiklerini. Hayat bunu yapmıyor normalde. Fazlasına neden olan ben oldum her defa. Ta ki şimdiye kadar. Şimdi 2 senemi doldurmuş durumdayım. Ve o ülkeye gitmeden önce yaptığım doğru şeyleri, bu sefer daha çok sahiplenerek, arkasında duracağım.

2 sene içinde gördüğüm şeylerin haddi hesabı yok. Aslında 3 sene diyebilirim. Gördüğüm ülkeler, tanıştığım insanlar, yaptığım hatalar, edindiğim güzel şeyler... özetle tecrübelerim, benim en değerli varlıklarım. Ve şu anda, bu halimi görenlere üzülerek belirtiyorum ki, bütün hepsini pekiştirip, çoktan yerin dibinden çıkmış sürekli de yükselmeye devam ediyorum. 15 Ekim de resmi tarihimdir.  Bu yazıyı okuyup; 15 Ekim'den nasibini almış/alacak kişilere de söyleyebilirim ki gelip "neden" diye sorun. Sizi belki yanlış anlamış olabilirim. Ya da sizin görmediğiniz bir şey vardır bende...

Düzenleme: (8-Ekim-2011) Facebook listemi 15 Ekim'den önce temizledim ve şu anda ekstra açıklamaya girmeye gerek bile duymuyorum. Bir de Turkcell'e geçerek hattımı değiştirme fikrinden vazgeçtim. Numarımı seviyorum.

Bu şarkı da yazımı okuyup anlamaya çalışanlara gelsin:


Sevgiler.

21 Eylül 2011 Çarşamba

Biri Sağlıklı Beslenme Mi Dedi?

Sağlıklı bazı besinler:

Badem: Badem damar tıkanıklıklarını önleyerek, dolaşım sisteminin düzenli olarak çalışmasını sağlıyor; kalbi koruyor.

Kahve: Günde iki fincan kahve, özellikle orta yaşlardan sonra görülen Parkinson ve Tip-2 diyabete karşı vücudu koruyor. Kahvede bulunan kafein maddesi, diyabete yakalanma riskini yüzde 35 azaltıyor. Ayrıca ağrı kesici özelliği de bulunuyor.

Tarçın: Tarçın kan şekerini düzenliyor, ayrıca sinir sistemini rahatlatıyor.

Çay: Siyah veya yeşil olsun, çayın her türü kanser riskinin azaltılmasında etkili bir rol oynuyor. Çay, kadınlarda rahim kanserine yakalanma riskini yüzde 50 azaltıyor. Göğüs kanseri içinse bu oran yüzde 60 a kadar çıkıyor. Çay ayrıca Alzheimer ve kalp krizine karşı vücudu koruyor.

Doğru beslenme aşağıdaki maddeleri uygulamakla mümkün olabilir:

• Hormonal sistemin doğru çalışmasını sağladığı için gerçek mutluluğu sizinle tanıştırır.
• Yemek yemekten korkmayın yemek yemeyerek metabolizmanızın yüzde 35 az çalışmasını sağlarsınız. Miktar; besin dengesi ve yemek yeme zamanı büyük önem taşır.
• Öğün atlayarak aç kalmayın, ana öğünlerin arasında acıkıyorsanız ara öğünlerle bastırın.
• Çok fazla yemek yiyerek beyninizde tokluk hissinin oluşmasına izin vermeyin.
• Canınızın istediği gıda maddesini ölçülü olarak tüketebilirsiniz.
• Günde iki parmak büyüklüğünde çikolata yiyebilirsiniz.
• Tatlı ihtiyaçlarınızı saat 15.00 e kadar dengeli bir biçimde karşılamaya çalışın. Sütlü tatlıları tercih edin. Meyveler de tatlı ihtiyacını rahatlıkla karşılar.
• Karbonhidratlardan (ekmek, makarna, pilav vs.) kaçmaya çalışmayın, ölçülü ve dengeli olarak yiyebilirsiniz.
• Proteinleri (et, süt, kuru baklagiller vs.) yemeye çalışın, hiçbir gıda maddesi vücutta yağ yakımını sağlamaz.
• Bol su için, kahve, diyet içecekler, alkol vücudun su ihtiyacını karşılamaz.
• Gıda maddelerinden alacağımız yağlar vücudunuz için büyük önem taşır. Yalnız tüketilecek yağın miktarı ve cinsi önemlidir.
• Çok yiyerek, egzersiz yapmayarak, fazla alkol alarak, vücudunuza, psikolojinize ve metabolizmanıza taşıdığınız olumsuz faktörleri düşünerek alışkanlıklarınızı değiştirmeye çalışın. Doğru, dengeli ve düzenli yemek yiyin. Mutluluk sizin elinizde.

Domates ve diğer kırmızı renkli yiyecekler:

Likopen aslında domatese özgün rengini veren bir renk maddesidir (pigment) ve yalnızca belirli bitkiler ile bazı tür mikroorganizmalar tarafından üretilebilir; hayvanlar ve insanlar likopen üretemezler. Likopen insan vücudunda üretilen bazı zararlı maddeleri (okside edici maddeleri) güçlü bir şekilde temizler. Öyle ki, “singlet oksijen” denen zararlı bir maddeyi, herkesin bildiği ve bolca kullandığı E vitamininden 10 kat daha güçlü bir şekilde ortadan kaldırır.

Likopen bitkilere kırmızı rengini veren en önemli renk maddesidir. Bu nedenle domatesin yanında rengi kırmızı olan diğer tüm meyve ve sebzelerde de belirli miktarlarda bulunur (kırmızı erik, karpuz, vişne, kiraz ve şeftali vs.). Likopen kaynağı konusunda söylenecek en sevindirici söz; domatesten elde edilen salça, ketçap, sos ve püre gibi ürünlerin likopen varlığını azaltmamasıdır. Hatta domatesin kaynatılması ve salça yapılması likopenin vücutta kullanılabilirliğini artırmaktadır. Dolayısı ile mutlaka domates yemeniz gerekmez, mevsimine göre değişik ürünleri tüketerek sağlığınızı koruyabilirsiniz.

Kola ve Benzeri İçecekler Yaşlandırıyor!


Özellikle yaz aylarında serinlemek için bol miktarda tüketilen gazlı içecekler, cildin yaşlanmasına neden oluyor. Harvard Üniversitesi’nde fareler üzerinde yapılan araştırmaya göre; gazlı içeceklerin içinde bulunan fosfat maddesi, cilt ve kaslarda bozulmaya yol açıyor. Et, ekmek ve pasta gibi gıdalarda da kullanılan fosfat, kalp ve böbreklere de zarar veriyor. Geçtiğimiz yıl ABD’de yapılan bir araştırmada, haftada 3 bardak gazlı içecek tüketmenin pankreas kanserine yakalanma riskini iki kat artırdığı saptanmış.

Siyah Çay:

Yapılan araştırma sonuçlarına göre, günlük bir bardak siyah çayın, stresle başa çıkmak için birebir olduğu belirlendi. Bilim adamlarının son yaptığı araştırmaya göre siyah çay, vücuttaki stres hormonları seviyesinde doğrudan etki yapıyor. Psychopharmacology isimli sağlık dergisinde yayınlanan sonuçlar, siyah çay içenlerin stresten çok daha çabuk arınabildiğini ortaya koydu.

20 Eylül 2011 Salı

İşte Tatil budur bebek!

Geçtiğimiz Haziran ayı boyunca tatilde yapacaklarımı düşünüyordum final sınavlarına çalışırken. Yıllardır yazıştığım, kafa dengi, Popmundo oyunun bana kazandırdığı, harika bir bayan arkaşımla buluşmayı, kilo vermeyi, İstanbul'u bu sefer baştan sona gezmeyi ve daha birkaç küçük şeyi yapmayı düşünüyordum. Tabii en önemlisi ise devremülkümüzde geçireceğim koca bir hafta idi. Planladıklarımın hepsini yaptım, kısmen, ve tatilimin son evresi olan devremülk olayına girdim. Dün ve bugün hissettiğim huzurun ve keyfin haddi hesabı yok. Şükretmekle kalmıyorum dolu dolu da yaşıyorum.

Suyu çok seviyorum ben. Ve burdaki en önemli faktör tabiki termal kaynaklı su. Halıyle benim tüm ilgimi çekiyor. Bugün de dün olduğu gibi 2 kere banyo keyfi yaptım; ama normal zamanda olsa bu kadar banyoda kalmam gün içinde. Kaldı ki normal zamanda çatır çatır kullanabileceğim bir jakuzi yok elimin şeyimin altında. Annem ve babamla koca iki gün geçirdim bu doğa harikası yerde. Burada günün en sevdiğim anı, şu anda yaptığım gibi, akşam üzeri balkonda oturup kahve içmek ve karşıdaki rüzgarın oynattığı agaçlardan yükselen huzurun oluşturduğu ormana bakmak!

Bir ara Isparta'ya dönerim sanırım. Ders programları açıklanmış ve yine, 5. seneme girmeme rağmen, Cuma günleri boş! Cumaları çok seviyorum; çünkü o günüm 4 senelik üniversite hayatımda hep boş oldu ve ben de rahat bir şekilde insanların arasına karışıp camide ufak da olsa bir ibadet haline girebiliyorum.

Tatilde tek yapamadığım ya da şöyle diyeyim tamamen hedefimi gerçekleştiremeyeceğim konu sanırım getirdiğim romanlarımı okumak olacak. Aslında önümde daha zaman var bunu da gerçekleştirmek için. Belki yarın bu konu üzerine yoğunlaşabilirim.

Dukan Diyeti'ni okumuştum ki bir arkadaşım bu sefer de Karatay diyetinden bahsetti; ama sonra karar kıldık ki Dukan Diyeti daha mantıklı geldi. Bir de Karatay Diyeti'nin yazarı sayın Profesör biraz fazla bilimsel takılmış kitabında, arkadaşımın dediğine göre. Aslında diyorum kı protein evresini Ankara'da uygulayayım ben, sonra diyorum ki sacmalama evde annen yemekler yapacak güzelce ve uzun süre yemeyeceksin bu yemekleri, o yüzden de Isparta'ya erteliyorum tekrar.

Kafamda feci planlar var önümüzdeki bir yıl için. İnşallah hepsini gerçekleştirebilirim. Ve sanırım 1 sene boyunca hayatıma kimseyi sokamayacağım ki zaten istesem de imkansız oluyor bu çamura bulanmış dünyada. Şu anda, aslında zayıflamaya başladığımdan ve hayatımı değiştirmeye karar verdiğim Ocak ayından beridir, ciddi anlamda düşünemiyorum. Aslında pek samimi kimse de yok etraflarda. Bir şeyler hep eksik geliyor bana. Ve en büyük etken de insanların vazgeçmeye kolayca meyilli olmaları.

O zaman en güzeli, uzun süredir yaptığım gibi, sadece kendimi ve ailemi düşünerek yaşamak. Geriye kalanları dostlarıma dağıtıyorum. Sevgimi...

16 Eylül 2011 Cuma

Tatil Zamanı - Dördüncü Evre

Dördüncü evreye girmeme 2 gün kala bu yazıyı yazmak istedim. Zira dördüncü evre tatilim gerçek anlamda bir dinlenme tatili olacak! Şuraya gidiyorum Pazartesi günü:

Sarot Termal Devremülkleri

Veee 1 hafta kalıyorum burada! Beni heyecanlandıran kısımlarını sayayım hemen, sakin bir doğasına sahip olması, temiz bir havasının olması, huzurlu bir yerin olması, termal sularının olması ki termal sular zayıflamaya yardımcı oluyormuş (!), banyosunda uzun süreyle kalabileceğim ve harika bir jakuziyi kullanabilecek oluşum, spor tesisi, açık ve kapalı yüzme havuzu, hamam, sauna, tuz banyosu, buhar odası... Off! Tam benlik hepsi! Tadı damağımda kalacağı kesin... Normalde 2 haftalık devremülkümüz; ama geç açılmasından ve herkesin faydalanmasını istediklerinden 1 hafta olarak ayarlandı. Bu tatilimin son evresini oluşturuyor. Sonra harika bir eğitim dönemi beni bekliyor. Planlarımı gerçekleştirebileceğim bir eğitim dönemi...

Tatilden sonra sağlığımla ilgili yapacaklarım konusunda not düşeyim biraz. Dukan diyetini uygulamaya karar kıldım. Sayın Dukan'ın kitabını okudum ve mantığıma ve yemek alışkanlıklarıma çok yatkın geldi. Şu sıralar uygulamak için uygun ortama sahip olmadığım için Isparta'ya döndüğümde başlamaya karar verdim. İsteyenler için Dukan diyetini açıklamak isterdim; ama biraz uzun yordamlı gibi olduğu için internetten araştırılmasını tavsiye ediyorum ve hatta kilo sorunu olanlara mutlaka kitabı edinmelerini ( Dukan Diyeti ) ve okuyup uygulamaları gerektiğini düşünüyorum. Dukan diyetinin resmi internet sayfasında da takip edebileceği bir çizelge mevcut. İlgili formu doldurup, kayıt olmanızla birlikte size gereken günü ve ideal kilonuzu ortalama olarak hesaplamakta. Benim bilgilerim şu şekilde:
Biraz sabır ve dikkat istiyor; ama kesinlikle aç bırakmayan bir diyet. Ve öyle aptal şeyleri de önermiyor, gayet her evde bulunabilecek şeyler var. Bu hesaplayı 83 kilo iken yapmıştım; ama şu anda 81.5 kiloyum, tekrar düzeltmeme rağmen başlangıç kilomu değiştirmedi. Bir de 76 kiloyu bana ideal kilo olarak gösterdi. Ben 75 olmayı hedeflemiştim oysaki; ama tabiki daha da düşebilirim. Tek yapmam gereken 2. evrenin süresini daha uzun tutmak ve 3. evredeki "verilen her kilo için 10 gün kilo koruma günü"nü tekrar hesaplamak.

İşte, okuluma döndüğümde ki bu sanırım 2-3 hafta içinde gerçekleşecek, yeni yeni bir sürü şeye başlangıç yapacağım!  Bugün son kez yaptığım bir şey oldu, o da hamburger yemek! Artık yemiyorum! Dün de son kez pizza yemiştim. Artık pizza, hamburger ve diyete göre muhtemelen dışarda hiçbir şey yemeyeceğim. Ve bir de yeni bir kararla paramı aşırı ideal şekilde kullanıp kenara köşeye biraz para atmaya karar verdim. Çünkü hayalini kurduğum fotoğraf makinesini almaya niyetliyim feci şekilde! Bu tip şeyler beni mutlu ediyor. Ne zaman insan ilişkilerine el atsam, hayatım düzensizleşiyor. Çünkü kendimi çok veriyorum insanlara. Özellikle haketmeyenlere verdiğim değere çok acıyorum; ama artık o da olmuyor. Çünkü...

Sevgiler. 

10 Eylül 2011 Cumartesi

Bu ve Şu Aralar: Ben

Farkettim ki en az bir 10 yaş ilerden yürüyor duygularım. Şöyle bir 33 yaşındaki kişiyle hemen hemen aynı mantıkla düşünüyorum bazı konularda. Yani şükrediyorum, en azından bazı konularda o şekildeyim. Tamamiyle o şekilde olsaydım sanırım ipleri koparmıştım hayatla olan...

Sağlığımla ilgili not düşeyim önce. Son 2 yıldaki en zayıf kiloma ulaştım Blog. Hem de yaptığım sadece az yemek, yağlı şeylerden kaçınmak. Çay ya da benzeri içeceklerde şeker kullanmıyorum. Kızartmalardan sayıyla yiyorum kı o da orta boy patates dilimi ise 3 adet felan oluyor. Aşırı yağlı, hamur işi vb. çoğu zararlı şeyden olabildiğince uzak duruyorum. Normal öğünlerimi de eğer yemek çeşidi çok ise, azaltıyorum ve hepsinden yemeye çalışıyorum. Ve çok mutluyum! Sağlıklı şekilde ekstra bir uğraş vermeden ayda 1-2 kilo zayıflamaktayım son 2 aydır. Okula döndüğümde yapacağım Dukan Diyetini hesaba katmıyorum bile henüz...

Sevmek sanırım bana haram. Onu anladım ben. O yüzden vazgeçmediğim 1-2 şey vardı onlardan da soğudum epeyce.

Okul hayatım Pazartesi ders kaydımla birlikte başlıyor. Hayırlısı olur inşallah bu sene her şey için. Hayırlısı ve en iyisi...

Çok güzel ve emin planlarım var geleceğime dair. Eh aşık olamayacağımı da hesaba katarsak, Allah izin verdiği sürece yılmam!

Şu sıralar maddi anlamda zorlandığımı düşünürsek uzun bir süre telefonumu yenilemeyeceğim; ama şu telefona öyle bir göz koydum ki bundan sonraki telefonum o olacakmış gibi hissediyorum. İnşallah: Blackberry Bold 9900 12 Eylül gibi Turkcell ile Turkiye satışları başlayacağı söyleniyor. Tahminimce kontratsız fiyatı Iphone 5, henüz çıkmadı; ama çıkıncaki halini hayal ettim, kadar olur eminim. BIS durumundan söz etmiyorum henüz. O telefonu BIS'siz de kullanırım ben! Benim olsun ondan bir tane. Lütfeeen! Aslında o kadar parayı bundan sonra vermeye niyetlendiğim ilk teknolojik cihaz Nikon D90 modelindeki profesyonel fotoğraf makinesi idi. Yine de kafam karışık durumda ve bütçem müsait olmadığı için sadece piyasayı incelemekteyim. İnşallah diyoruz ve geçiyoruz...

Getirdiğim kitapları bitiremeyeceğimden korkuyorum; ama yarın tüm günüm Avrupa yakasında geçeceği için, yine, Pazartesi'den itibaren o kitapları bitirmeye niyetliyim, Isparta'ya dönene kadar.

Bir de şu Leona Lewis, Glass Heart isimli albümünü çıkarsa. tadından yenmez şu sonbahar ayları! En sevdiğim 2. mevsim çünkü.

Şimdilik bu kadar.

Sevgiler...

Tatil Zamanı - Üçüncü Evre

İstanbul benim için hep ışıklarıyla büyüleyen bir şehirdi. Şimdi ise tarihini gezip gördüğüm, dünyadaki diğer gezdiğim şehirlere göre, en mükemmel şehir olarak saklı duruyor içimde. Hatırladığım en eski İstanbul'a geldiğim yaşım 7-8 yaşlarımdır. O zamandan beri her sene gelirim bu şehre; ama bir türlü gezememişimdir o herkesin gezdiği tarihi yerleri. Ta ki bu seferki gelişime kadar...

Gezilmesi gereken ana birkaç yeri gezdim geçtiğimiz bir hafta içinde. Gayet güzeldi ve çok eğlendim. Erasmus zamanlarımdaki gezmelerim geldi aklıma hep. Tüm gün yürüdüğüm, merakla "acaba nasıl bir yer orası" diye her köşesine baktığım zamanlarım geldi aklıma... Güzeldi.

Bu seferki gelişimde İstanbul'a karşı olan büyük bir umudumu kaybettim. Daha doğrusu bir gerçeğini gördüm buranın. Meğer aradığım mutluluğu bulurum diye hayal ettiğim tek şehir, içine aldığı her türlü insanla o kadar kirlenmiş ki temiz insanları yutması epey kolay olmus artık. Ve gördüm ki İstanbul, benim seneler önce hayalime giren mutluluk umudunu yine seneler önce o insanları yutarak çoktan tüketmiş. Ve anladım ki ben ömrüm boyunca başka baharlara atacakmışım. Hayatımdaki ertelemek zorunda olduğum en büyük mutluluğuma mezar olmuş aslında İstanbul. Sevindim bu duruma kısmen de olsa. Nasılsa artık anlaşılıyor ki ben yarım mutluluklarla yetinmek zorunda kalacağım bundan sonra. Yarım kalan şeyleri de sevmediğim için, maddi manevi düzenimi bozacak olan 'insani' şeylerin hiçbiri olmayacak hayatımda bundan sonra...

Tatilimin üçüncü evresine girdim. Bahsettiğim gibi Dukan Diyeti kitabını okudum ve mantıklı bulmamla birlikte Isparta'ya döner dönmez başlamaya karar verdim. Haftasonu Ankara semalarına dönülecek ki oradan da devremülk olayına girilecek. Ve Tatilimin dördüncü evresine gireceğim... Özetle önümüzdeki günlerde bunlar gerçekleşecek. Ah yarın karşıya geçiyorum tekrar. Haftaiçi de son kez geçeceğim gitmeden.

Tatil serisi yazımı bitirip, diğer hayatsal yorumlarımı belirten yazıma geçeceğim bir kahve ile...

1 Eylül 2011 Perşembe

Tatil Zamanı! - İkinci Evre

Geçen zaman için:

Üzülüyorum. Yani mutlu olabilecek miyim diye düşünüyorum uzun uzun bazı konularla ilgili olarak. Düşünürken karşıma güzel ve çirkin insanlar çıkıyor. Ben çirkinleri, güzellerden daha güzel sanıp, seçiyorum. Ve gerçek hallerini görünce, üzülüyorum. Pişman oluyorum bir saniyemi bile harcadığım için o çirkin insana. Daha da kötüsü, güzel insanları elemiş oluyorum. Sonra da mutsuzluğa gömülüyorum... Aslında hatam tamamiyle yalanlara kolayca kanmamla alakalı. Yalanlara, ve insanların bitmek bilmeyen doyumsuz, her iyiye sahip olma isteklerine... Neyse ki ve şükür ki Allah iyilerin yanında her zaman. Dualarım her zaman çirkin ve kötü insanların benden uzak; iyi ve güzel insanların da bana yakın olması yönünde... Ve bu durum açıklaması için yandaki resmi ilgili hayatıma girmiş çıkmış, kötü çirkinlere yolluyorum. Sizi sevmiyoğum.


Tatilimin ikinci haftasını yaşamaktayım. Cidden tatile ihtiyacım varmış. Ramazan harika bir şekilde geçti, özellikle Kadir gecesi. Güzeldi yani her şey. Şu anda Ankara semalarından uzaklardayım. Ve haftaya harika planlarım var İstanbul içinde. Bu hafta biraz böyle bayram havasını yaşamaktayım ailece.


Fransız diyetini keşfettim!!! Ablamdaki kitabı hemen okumalıyım! Isparta'ya döndüğümde başlamayı düşünüyorum o diyete. Özet geçeyim, protein ağırlıklı besleniyoruz, sürekli çalıştırıyoruz midemizi ve kilolarımızdan sağlıklı bir şekilde, çok yiyerek, kurtuluyoruz!


İstanbul'a doğru gelirken sene içinde yapmayı planladığım şeyleri düşündüm ve epeyce güzel şeyler ortaya çıkacakmış gibi hissediyorum. Hatta feci halde inanıyorum; ama çaktırmamaya çalışıyorum. Büyüsü bozulmasın.


Bayramı mübarek olsun bloguma özellikle bakanların, yanlışlıkla uğrayanların, birine bakıp hemen çıkacakların, bi' dur karpız kesceedik ifadesini hakedenlerin... Az şeker, her evde bir dilim baklava dışında sağlıklı bayramlar geçirelim. 


Sevgiler.