Son etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Son etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Kasım 2022 Salı

Sonuncu Son

Evet sevgili Blog. Yine ben. Sana gelip yazmaya zorlanıyorum ben de emin ol; ama yazarak içimdekileri aktarmak daha iyi geliyor bana. Dün bir arkadaşımı aramıştım telefonda. Onunla geçirmeye çalıştım acımı. Sonra başka bir arkadaşımı... Daha fazla uzatmadım. Onlarla yaptığım konuşma da haliyle bir yere kadar. Başka soran 1 kişi oldu, ona da bitti ve lütfen daha fazla konuşmayalım o konudan, deyip kapattım mevzuyu.

Mayıs ayında bir yazı yazmışım. Sonra onu taslağa almışım. Onu buraya kopyalayacağım; çünkü tamamen olmasa da çoğunlukla aynısı gerçekleşti. Ve o zaman kendime dur demem gereken; ama dinlemediğim şeyi, bu sefer beynimin her bir köşesine zorla sokuyorum. Buraya gelip de yazdığım; ama sonra her şey düzelince taslağa alıp senden kaldırdığım yazım:

"Bütün eşyalarımı, daha doğrusu böyle 15 dakikada ne alabilirsem, hızlıca toplayıp defolup çıktım O'nun evinden. Çünkü benden, bilmem kaçıncı kez kovularak, beklenen o evden defolup çıkıp nereye gidersem gitmemdi. Ben de onu yaptım az önce. 1 saat olmamıştır. Hava mayıs ayına rağmen buz gibi galiba; ama içimde öyle bir alev var ki hiçbir halt hissetmedim taksiyi beklerken. Hiçbir zaman sönmeyecek bir alev var içimde. Öyle bir alev ki kim bana çıkıp sevgiden, aşktan, güvenden bahsetse böyle açılıp bir tane koca bir tokat attıracak bir alev var içimde. Dolu dolu kusmak istiyorum. Bağırıp çağırmak istiyorum. Öyle bir alev var işte, anlatamam.

Bundan sonra, bak buraya yazıyorum, kimse bana ne sevgiden ne aşktan ne de bunlarla ilgili hiçbir şeyden bahsetmesin. Tekme tokat girişmezsem bile anında küfrümü ederim içimden, defolur giderim o ortamdan. Kimse benden bir şey beklemesin sevmeye dair. O kalan ufacık umudumun üstünü öyle bir ezdim ki bu gece, O'nun yanından ayrılmadan önce, hala elim ayağım titriyor. Evdekiler uyuyor diye, sırf arayacak bu saatte kimsem olmadığı için gelip buraya yazıyorum. Başka türlü sakinleşeceğim yok. Ağlayamıyorum çünkü.

Bitti artık bende sevgi mevgi. Zaten oldum neredeyse 34 yaşımda, hiç umrumda değil bundan sonra. Lanet olsun verdiğim, hissettiğim, ettiğim bütün aptallıklara.

Bitti."

Şu anda içimde ne var bilmiyorum. Tek bildiğim, hiçbir kimsenin iyi yönde söylediklerini ve söyleyeceklerini dinleyemeyecek halde oluşum, içimdeki tarifi bile mümkün olmayan fedakarlıkla dolu tanımsız sevgimin yerini nefretle doldurmaya başlamış oluşum. Ve o taslağa dönüştürdüğüm yazıda yazdıklarım.

Babamın yüzüne bakamıyorum Blog. Olur da içimdekileri yine bir şekilde okur da anlar ve üzülür diye bakamıyorum. Annemlerin yanlarında duramıyorum. Evden kaçmaya çalışıyorum sürekli.

Babam yahu. Onca yıl sessiz diye bildiğim adam bile aslında kalbimden geçenleri anlayıp gidip birilerine bunu bir şekilde söylemiş insan. Hayat ne garip. Asıl anlaması gereken kişi ise güvensizliğinin, inançsızlığının, kıskançlığının, öfkesinin sebep olduğu belki de en son kurması gereken cümleleri kuruyor: "S*kt*r git! Sana hakkımı helal etmiyorum. Bana bu sözü bile söylettin!"

Ben bu sözleri kimseye söyletmemiştim bugüne kadar. Kimseye. Hatta ben bile demedim. Yıllar önce, beni bütün ilişki boyunca aldattığını sonradan öğrenip de ayrıldığım şahsa bile demedim. Bu kadar ağır konuşmadım.

Böyle içim sızlıyor. Gözlerimin bütün ışığı sönmüş halde. İsyankar bir kul olmak üzereyim iki akşamdır. Ağlama krizlerim geliyor; sonra dişlerimi sıkıyorum. Kendimi nefretle doldurmaya başlıyorum, o sözleri hatırlıyorum; hiçbir zaman kulağımdan silinmeyecek o sözleri hatırlıyorum.

Yine de bildiğim tek bir şey var: Ben bunca sağlık sorununu, maddi sorunları, duygusal problemleri, ilişkiler konusundaki yaşadıklarımı... bu kadar hak edecek kadar bir şey yapmadım bu dünyada. İşte bu yüzden yalnız kalmalıyım ben. Hak etmiyorum çünkü aksi haldeki bir şeyi de.

O yüzden hoş geldin tekrar yalnızlık. Zaten benden gittiğine şaşırıyordum 1.5 senedir.

19 Haziran 2017 Pazartesi

Ramazan Biterken

İvit. Kapattım. Şöyle bir arkadaş listeme baktım, son yazışmalarıma, ne zaman gerçekleştiklerine ve ne amaçla gerçekleştiklerine baktım, ardından Facebook ve Instagram'ı kapattım. Twitter'daki bilgilerimi kaldırıp bildirimlerini kapattım. Sonra bunların boş yere duran uygulamalarını da sildim telefonumdan. Kullanmıyorum artık hiçbirini. Sırada WhatsApp var, ama o zorluyor aile içi iletişim açısından beni. O yüzden şimdilik duruyor. Özetle, artık hiçbirini kullanmıyorum.

Evet o mübarenk gün de geldi. 🌈 Kadir gecesinden bahsediyorum. Çarşamba gecesi evlerimize bereket getirmesini istiyorum Allah'dan. 😀 Daha ne olsun, değil mi?

Geçen yine saçlarımı kestim kendim. Ve sakallarımı da kesmiyorum epeydir. Farklı bir şekle büründüm. İyi anlamda. 😎 Bir süre böyle götürmek istiyorum, zira saçlarım kısa ve kısa sakal da yakışıyor bu şekildeyken.

Geçen gün de şu belgesel filmi izledim. İçeriğinden çok bahsetmek istemesem de, aslında o çok bilindik sağlık kuruluşlarının nasıl da kendi çıkarları doğrultusunda, bizim sağlığımıza zararlı şeyleri saklarını anlatıyor. Bir de belgesel bizi 30 günlük vegan beslenme macerasına davet ediyor. O da şöyle belirtilmiş. 2-3 gün içinde kafamı toparlayıp başlamayı düşünüyorum. Çünkü doğum günümde Ankara'ya gidip kendimi mutlu etmek gibi bir planım var. Küçük bir ihtimal ama var, yalnız geçireceğim koca bir yaz sıcağı olacak muhtemelen. Tabii hamburger yiyeceğim için de bu 30 günlük vegan programı sıkıntıya girebilir eğer 2-3 gün içinde başlamazsam. 😀🍔🍟

Kapanışı da, neden sosyal ağlardan uzak kalmaya karar verdiğimle yapayım. Bu sosyal mecralar, eski zamanlarda, benim için, iyi birer iletişim kaynağıydılar. Ama son 4-5 senedir, amacı çok farklı alanlara yöneldi. Ve bunların hiçbiri iyi niyetli değil. Ben de uzak kalmaya karar verdim. Öte yandan, ulaşılması zor bir insan olduğumu düşünmüyorum. Haberleri de takip ettiğim için bu tür platformlara ihtiyaç duymuyorum. Arkadaşlarımın(!) neler yaptıklarını hele hiç umursamıyorum. Çünkü Instagram profillerine baktıkça bazen "ben bunlarla nasıl arkadaş oldum?" diye soruyorum kendime. Bu ve birkaç durum daha beni artık epey rahatsız ettiği için ve bir şekilde açık tutsam bile bağlantıda kaldığımı anladığım için, kapatmaya karar verdim. Hiç alakam olmasa bile, belki yarım saat ya da 1 saat en az, bu uygulamalarda geçiriyorum vaktimi.

Böyle işte. 😀 Umutsuz olmamak lazım. Dertlerimize aşırı üzülmemek lazım. O zaman Allah bize daha başka bir dert verebilir, sırf o derdimizi unutalım diye. Tabii sonrasındaysa bizi mutlu edecek bir rahatlamayı da verir. Bilemeyiz.

Üstümde Rahibe Teresa havası var gece gece niyeyse.😂

Ben gidip yavaştan sahur olayına gireyim Blog.

Öperim. 

😚