Çoğumuz evimizde oturmuş, çayını içerken; dışarıda herkes büyük bir savaşın eşiğinde. Ben mi saf düşünüyorum bilmiyorum. Belki her taraftan insanın düşüncesini dinlediğim için beynim allak bullak olmuş durumda. Belki de doğru düşündüğüne inandığım insanların yanlış düşündüklerini gördüğüm içindir.
1 hafta sonra seçimler var. Basit bir belediye seçimi olması gerekirken, adeta başbakanlık seçimi olmuş durumda. Hükümet adına yapılan suçlamalar, partilerin artık aşırı derece dengesiz bir şekilde davranmaları, ekonominin garipleşmesi... Kıyamet mi geliyor gerçekten?
Korkuyorum bir de. Ülkemin güneydoğusunun Kırım Cumhuriyeti gibi ayrılıp, daha sonra da tamamen kopmasından korkuyorum. Üzüldüğüm durumlardan biri de bununla ilgili aslında. Sosyal medyada her olaya tepki gösteren insanların, bu durumla ilgili tepkisiz kalmaları çok düşündürüyor. Bu nasıl bir ikiyüzlülük diyorum. Ve herkesin sırf kendi partisinin insanlarına karşı gösterdiği hassasiyet ve diğerlerini dışlama dürtüsü... Bu hale nasıl geldik, sorusunu sordurtuyor defalarca.
Savaşa gidiyormuşuz gibi sanki. Tam "Türkiye çok iyi bir noktaya geldi" derken insanların bu denli birbirlerine düşmesi, hiç doğru gelmiyor bana Blog.
Ben din kavramının, hangi din olursa olsun, insanları bir arada mutlu ve huzurlu bir şekilde tuttuğuna inanan biriyim. Şu anda bakıyorum olup bitenlere, nerede bir sesi çıkan insan görsem, ya ateist ya da dini sadece kimliğinde yazan bir insan. Dinsizleri dışlıyormuşum gibi bir algı çıkmasın, kurunun yanında yaş'ları yakan biri değilim. Ama çoğunluk o yönde.
Bu ülkeyi ayakta tutan, insanların inancı oldu hep. Bölmek isteyenler hep dünyevi amaçlar doğrultusunda hareket ettiler. Ne geçti ellerine masum insanların kanından başka acaba... İnançtan kastım sadece dinsel anlamda değil, insancıl anlamda inançlar demek istediğim.
Ne olur sonu bilmiyorum ama en azından inşallah hayırlısı olsun ülkemiz için diyebiliyorum çoğu insanın aksine. Çünkü düzene karşı olan, ısrarla "devrimci" takılan kimselerin ağzından bir kez olsun şu cümle çıkmamıştır.
Bunların dışında, senden çok uzakta kaldım Blog. Söylemek istediğim ve söylemeye korktuğum şeyler var. Burada hiç arkadaşım yok. Şöyle bir buluşup kahve içebileceğim kimsem yok. Eve girince çıkmak istemiyorum. Oysaki İstanbul'da olsaydım eve girmek istemezdim. İstesem aslında bir şekilde arkadaş edinirdim burada. Sonuçta Nallhan'da değilim. Ama etmiyorum, edemiyorum. İnsanlara güvenim kalmadı. En iyi arkadaşlarımdan birinin yaptığı ve aylar önce eski sevgilimin yaptığından sonra bir süre daha böyle devam ederim.
Yine de iyiyim çok şükür. Kilo vermem ve acil spora başlamam lazım. Bir de daha çok dışarı çıkmam lazım. Zira akşam dışarı çıkayım, kredi kartı borcumu yatırır markete giderim dedim, ama çıktığımdan eve dönene kadar adeta yabani gibi hissettim kendimi. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Bu arada Twitter'a IP bazlı engelleme de geldi. DNS'ler işe yaramıyor yani. Zaten kullanıyorum da diyemem. Facebook vs. her şeyde pasif takılıyorum. Sana bile uzak kaldım Blog.