27 Şubat 2011 Pazar

Gece ve Yalnizlik

Hic ders almiyorum. Yapamiyorum sanirim. Beceremiyorum boyle bircoklari gibi olabilmeyi. Safim iste bildigin. Yani erkegin saf olani nasil olurdu acaba dusunen herkese, "en" ile baslayan bircok sifatla birlikte ornek gosterilebilirim.

Gecen yazdigim bir cumleyi hatirliyorum, hayat bana hala ogretemedi bazi seyleri. Hala ders almadim. Bunu bir sey oldugundan ya da yakin zamanda basimdan bir sey gectiginden dolayi yazmiyorum. Bu saatlerde hep boyle olurum ben genelde. En icine kapanik, en masum, en saf, en yalniz ve en duygusal hallerime burunurum bu saatlerde. Yanimda biri olsa asik olurum kolay bir sekilde heralde bu halimdeyken. Cozemedim neden boyle oldugunu; ama tahminimce bircok insan gece saatlerinde bir yalnizlik cekiyor...

Tamam biliyorum, once okulumu bitirmem lazim, bir yere yerlesmem lazim, hayatimi 2-3 seneligine kalici bir hala getirmem lazim once. Neden ama? Neden erteleniyor bazi seyler? Neden ertelemek zorunda kaliyorum tam 9 senedir? Bazi seyler icin yurt disina mi gitmem gerekiyor benim? Neden? Vardir iyi bir yani tabiki bunun. Ben de onu cozmekle geciriyorum degerli vaktimi... Oysaki kapat isiklari yat, uyu; degil mi?..

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~`

Bugun Fransizca kursumun ilk gunu idi. 3 ders saati nasil gecti anlamadim. Ogrendigimiz sadece alfabe idi. Ve cok pisman oldum, daha once boyle bir seyle ilgilenmedigim icin. Kanadali hocamiz bile benle arkadasima sasirdi, bu kadar istekli oldugumuzu gorunce. Derslerimizi Ingilizce almamizin faydasini goruyorum. Ingilizce aksani cok iyi olmasa da hocamizin, gayet ekstra Ingilizce pratik icin cok cok yeterli benim icin.

Fransizca kursundan sonra Erasmus sinavina girdim. Universitede 2 kez bu sinava girdim, ikisinde de kazandim ve ikincisinde Litvanya'ya gittim. Daha sonra Iaeste sinavina girdim ve daha iyi bir sonuc alarak onu da kazandim. Henuz staj icin yer belli degil, hos, oylesine girmistim zaten. Bugunki 3. Erasmus sinavina da oylesine girdim. Staj icin giriyorum, dedim bircok kisiye. Oysaki oylesine girdigim bir sinav. Sadece sonucu gorup, kendimi mutlu etmek amacim. Tabi ne kadar yuksek puan alirim tartisilir...

Yarin yine Fransizca kursum var. Sabah kalkip guzel bir kahvaltidan sonra alfabeyi calisip; gidecegim. Sonuna kadar katilacagim bir kurs olacak. 60 saatten 3 saati gitti bile. Geriye kaldi 57 saat.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bir Cumartesi gecesi daha gecer ve Arif sahnelerden ayrilir, sessiz, sakin...

26 Şubat 2011 Cumartesi

Parlez-vous français?

 
Universitedeyken yapmam gerekenlerin bir listesini tutmak icin gec kaldim mi diye dusunuyorum su anda... Insan dusunuyor, universiteden mezun olunca ne edecek bu bunye diye?.. Yani calisma hayatina baslayanlara bakiyorum da... Surekli, ne yazik ki, bir para kazanma derdi, bir hayatini kurtarma derdi, borc, mutsuzluk vs. yiginla sey var hemen hemen herkesin hayatinda. Sosyal faaliyetler olarak adlandirilabilecek seyler cogu is hayatina sahip insanin, yasaminda yer edinmiyor. Ben ne olacagim mezun olunca? Bu da gecemin meraklandiran bir sorusu olarak beynimde yer edindi simdi bak. Neyse...

Ben yine de, cok sukur, epeyce dolu bir universite yasamina sahibim. Yani gordugum ulkeler, sehirler; tanistigim insanlar, kulturler; derslerdeki kendime ve cevreme gosterdigim basarilar... Bunlar yeterli, kismen, bir universite ogrencisi icin. Ingilizce'mi epeyce gelistirdim bu 4 sene icinde. Sira neye geldi?.. Fransizca'ya...

1-2 senedir dilimde. Bir turlu ogrenmek isteyip; ogrenemedigim bir dil oldu. Artik, yarindan itibaren Fransizca kursuna gidiyorum.

Bircok insandan Fransizca ile ilgili kotu seyler duydum. Yok efendim, etkisini kaybetmis, yok efendim zormus, yok oylemis boyleymis... Yahu ne onemi var? Benim biri Fransizca konustugu zaman icim gidiyor yahu! Ciddi anlamda bana kibar bir sekilde kufur etse, tesekkur eder cekilirim kenara, o derece hosuma gidiyor. Ve ben de bu dili kendime yakistiriyorum ve ogrenmek istiyorum o yuzden. Elimden geldigince cabalayacagim bu dil konusunda. Hele ki Paris'de gecirdigim 3 gunun ardindan, daha da etkilenir oldum Fransizca'dan.

Toefl kursumu aldigim yerde %80 indirim hakkim oldugu icin, ucuza ogrenecegim. 3-4 kisilik bir sinifta, Kanadali bir hoca tarafindan, Ingilizce olarak anlatilacak dersler. Aslinda aklimda haftaici de Isparta Halkegitim seysine ait kursa gitmek var. Ki gidecegim gibi duruyor. Orada da Turkce olarak ogrenirsem, bu dilde cok rahat bir sekilde A1 ve A2'yi ogrenmis olurum. Bu arada derslerime de yogunlasmam lazim tabiki.

Ah unutmadan, diyetim gayet stabil bir sekilde devam etmekte. Disarda hicbir sey yemedim hala. Evde saglikli ve yeterli bir sekilde besleniyorum. Bekle beni 2011 yazi! Harika bir Arif geliyor... der ve yatagima simdilik fazla kilolarimla giderim.

Not: Yalniz yasiyorum hala. Insallah kimse gelmez yanima. Bir de kendimi ozel hissetmemi saglayan seyler oluyor su sirada etrafimda. Hosuma gitmiyor degil... Allah bozmasin huzurumu benim ve ailemin... Ve bu satirlari okuyanlarin... *hadi yine iyisiniz*

17 Şubat 2011 Perşembe

Neler neler oldu...

Ops! Hemen ozet geciyorum Blog sondan geriye dogru anlatiyorum, karismasin kafalar:

* Bugun hepsiburada.com'dan siparis verdigim tartimi aldim. Harika bir tarti. Cok hosuma gitti, iyi ki almisim. Insallah istedigim kiloya duserim.

* Bugun Eyvah Eyvah 2'yi izledim. Cok begendim cok! Ilkindan daha guzel olmus film. Bir kisminda zaten agladim. Cidden 1.5 senedir, duygularim cok yiprandi, yiprattim bos yere. Simdi de her dramatik anda agliyorum film izlerken.

* Bugun bir arkadasim, gecen gunlerde de baska bir arkadasim, aradan gecen 1 aydan sonra beni gorunce, zayifladigimi soylediler. Bu beni nasil mutlu etti bilemezsin.

* Bugun gecen donemden kalan bir ders notunu acikliga kavusturdum. Ve o dersten de gecmek icin gerekli formu doldurduk hocamla. Insallah en kisa zamanda isleme gecer de; o dersten gecerim. O dersten de gecince, epeyce rahatliyorum.

* Gecen gunlerde dikkat ettim de duzenli ve az besleniyorum. Aksam 6-7 arasinda aksam yemegimi yiyorum ve gece 12-3 arasinda bir saatte uyuyorum. O arada bir sey yemiyorum. Eger cok acikirsam bir meyve yiyorum, o kadar...


* Gerard Butler'in oynadigi, hosuma giden filmleri buldum. Yavas yavas izleyecegim.

* Fransizca icin kursa gidip konustum. Yeterli kisinin olmamasindan oturu, acamayabilirlermis. Mart ayinin basinda belli olacakmis. Hayallerimi yikin tabi. Hic sorun degil. Vardir kesin birileri. Onlar da Ingilizce ustunden anlatmasinlar Fransizca'yi. Turk hoca tutsalardi yahu...

* Isparta'ya gelince evime yerlestim. Tek daireye tasinmama gerek kalmadi. Ev sahibim oranin doldugunu soyledi. Simdi kaldigim yerde tekim. Insallah biri gelmez. Zira gelirse, benimle cok zor anlasir. Evimin temizligi ve duzeni konusunda cok hassasim.

* Kamil Koc ile geldim. Bu sefer nedense, otubusun icinde bile valiz vardi. Anlamiyorum bu ogrenciler, Ankara'yi Isparta'ya tasiyacak ne getiriyorlar acaba?.. Benim her zamanki valizim disinda bir sey yoktu. Gule gule gittim resmen.

* Evde tatil boyunca cok skldm. Simdi de ozluyorum hafiften.

Boyle iste. Su 6-7 gundur yasadigim en mutlu gunumu yasadim bugun. Allah bozmaz insallah. Amin.

10 Şubat 2011 Perşembe

Hasta oldum! Yaaaa!

Bir ara "Secret" isimli kitaplar vardi... Hala daha vardir sanirim. Ben o tur kitaplara tam anlamiyla inandigimi soyleyemem hicbir zaman. Yine de iclerindeki verilen mesajin, goremedigimiz ve bizim dunyamizin dengesini kuran o ilginc fizik kurallarina az da olsa inaniyorum. Dunyaya haykirdiginizda, istediginiz seyi elde edeceksiniz demiyorum tabiki; ama bunun etkisinin olmadigini da kabullenemiyorum...

Sanirim fiziksel 'etki/tepki' olayina tekrar kafa yormama, su siralar okumakta oldugum "Ye Dua Et Sev" isimli kitabin buyuk bir etkisi oldu. Henuz daha baslarindayim kitabin ki ben oyle eline kitabi alip 1 gunde bitire(-bile)n biri degilim. Yine de harika bir kitap oldugunu dusunuyorum en basindan beri... Nedenleri cok tabiki. En bastaki nedenlerden bir tanesinde kitapta dolasilan yerlerin bir kismini benim de dolasmis olmam, Italya gibi; diger yandan kitap yazarinin yasadiklarini da 'kismen' yasamis olmam, kitaba karsi butun ilgilerimi cekmektedir haliyle.

Elizabeth Gilbert'in kitabinda gecen, dunyaya ne istediginizi bildirin, tarzindaki ifadeler benim su siralar kabullendigim 1.5 yillik hatamin ustune harika bir cikolatali yas pasta kivaminda gelmektedir. Cunku artik hayata hukmetme ihtiyacimi bir sekilde karsilamaya calisiyorum. Maddi ve manevi olarak verdigim ugraslara baktikca bile daha cok imreniyorum kendime. Bir kismi henuz askida kalsa da; eminim ki guzel gunlerin tam boyle kapimin onunde zilime basmakta oldugunu hissediyorum. Buyuk konusmaktan hep cekinmisimdir; o yuzden de diyorum, Allah yuzumu kara cikarmasin....

2-3 gun once beni yakalayan soguk alginligina ne demeli? Hala daha burnum akiyor. Ve ben Cumartesi yola cikiyorum. Acaba bu gece ve yarin gun boyunca iyilesmis olur muyum? Oyle umuyorum; cunku bu burun akintisiyla ben ne otobus yolculugu cekebilirim ne de Isparta'daki evimle ilgilenebilirim gittigimde... Allah'im bir bildigin var, biliyorum. Yarin Cuma gunu. Lutfen saglik sihhat ver bana ki islerimi halledebileyim.

Yarin son gunum evde. Artik ne zaman firsat bulup; Seda Sayan'dan tut da butun evlendirme programlarini izlerim bilemiyorum. Yeni ders programimda Cuma gunu bosum yine! Bu cok sevindirici bir durum. Insallah program bu yonde bana fayda saglar da bazi planlarimi daha iyi gerceklestirebilirim...

Not: Benim burun akintim en az 1 hafta surer ortalama.

Not 2: Hey! Sana sesleniyorum! Bitti artik! Artik mutlu olma ve basarma sirasi bana gecti!

Not 3: Evet, lanet olsun ki 14 Subat'i takvimlerimden cikarmiyorum. Neden cikaracakmisim ki? Sevgilim yok diye mi? Planimda o gunu camide gecirmek var, aksamini yani. Kandil olmasindan oturu. Yine de baska planlar dahil edebilirim. Kafam karisik su siralar aksam planlari konusunda.

Not 4: Oh yea. Yarin Cuma!

6 Şubat 2011 Pazar

Gule gule "Eski" Guzel Hayat

Saat yine 9 oldu. Butun gun nasil gecti bilmiyorum. Ne yaptim kayda deger diye dusunuyorum. Bir sey yapmak zorunda degilmisim gibi hissedemiyorum. Surekli bir seylerle mesgul olmaya ihtiyacim varmis gibi geliyor. Bir taraftan surekli gecmisim aklimda beni rahatsiz ediyor surekli aklima gelip. Kotu anilarim oldugundan degil; daha cok yasadigim bazi guzel seylerin simdi olmayisi beni rahatsiz ediyor.

Kendimi bazen o kadar yukseklere cekebiliyorum ki... Cogu zaman hayranlikla izliyorum yaptiklarimi. Kendimle olan guven konusunda yarisiyorum adeta. Basarili oldugum noktalari benimseyebiliyorum butun benligimle. Kimi zaman da... neyse.

Liseden mezun oldugum zamanlar geldi aklima. Sirf ders calisarak gecen bir lise yasamindan geriye neler kalabilir diye dusundum simdi. Tabiki koca bir hic. Facebook'da birikmis lise arkadasliklarindan oteye gitmedi durum. Ya universite? Universitede de benzer durum oluyor, arkadaslik acisindan. Benzer... Ben su anda, Allah bozmasin, harika arkadaslara sahibim. Gecen sene dert yandigim durumlarin hicbiri yok su anda. Sukrediyorum bu duruma. Ki bu arkadaslarim mezuniyetten sonra da bagli kalinabilecek insanlar. Yine de dusununce universite mezuniyetinden sonra ne kalabilecegi konusunda, aklimda tek tuk degil yiginla sey olusuyor. O kadar fazla aniya sahibim ki universite hayatim boyunca yaptiklarim konusunda. Her bir dakikasi aklimin bir ucunda. Yasadigim bir cok konudaki tecrubeler, hayatimin bircok noktasinda bana isik olmakta ve olacagindan da eminim. Simdi beni rahatsiz eden bu dusunceler...

Yapim geregi gecmisime cok bagli biriyim. Kopamiyorum. Ve bu da mantikli adimlar atmami engelliyor. Uzunca bir suredir bunun duzelmesi konusunda savas veriyorum kendi icimde. Basariya ulasmadim diyemem. Cunku basardigim seyler oldu. Hala daha oluyor. Yine de sorun gecmisimi bana hatirlatan seyleri inatla gozumun onune koymamla alakali. O yuzden simdi bir cok seyi ortadan kaldirdim.

Son 2 gundur de yasadigim sorun konusundaki son taslari yerine oturtmaya calisiyorum. Zorluk cekiyorum kismen. Duzelecek diye umuyorum...

Yasadigim bir Subat donemi tatili daha bitmek uzere. Istanbul'a gecme planim vardi; ama bir cok sorundan dolayi iptal etmeye karar verdim. Inat ettigimde ve sinirlendigimde gozum hicbir seyi gormuyor. Gayet rahat bir sekilde silip, kirip, atiyorum her seyi... Fakat, her seye sinirlenen biri degilim, bir cok seye alinan biriyim; ama alinganliklarini nefrete donusturen biri degilim. Ben bir seye sinirlendiysem eger; gercekten sinirlenmisimdir ve %90'da hakli ciktigimi gorurum sinirlendigim sey de. Su siralar bu sorunlari yasadim hep. Erkenden Isparta'ya gecmeyi, yeni tasinacagim daireye yerlesmeyi, evimi temizlemeyi, yeni egitim-ogretim donemine basarili bir sekilde baslamayi istiyorum artik. Ankara'da butun gun evde oturarak, bilgisayar basinda zaman gecirerek, degerlendirebilecegim zamanimi gunluk islere ayirarak, kendimi cok kotu hissediyorum. Evet ailemleyim; ama ben yalnizligi seven biriyim ayni zamanda. Aileme duskunlugum yogundur; ama ben yalniz kalamadigim zamanlar kendimi duzensiz hissediyorum. Bu da bircok seyden zevk almami engelliyor.

Sanirim kilo verdim. Duzenli beslenerek. Spor yapmadan. Isparta'ya donunce bu konuda planlarim var. Onlari gerceklestirmek istiyorum en kisa zamanda. Okulumun son donemini, basarili bir sekilde gecirmek istiyorum ozetle...

Yine bir seyleri kapattim. Bir sure uzak kalmak istiyorum her seyden.
Hoscakal Blog, Merhaba Guzel Hayat!

4 Şubat 2011 Cuma

Merhaba Guzel Hayat

Inatla sevmeye calisiyorum artik hayati, insanlari... ozetle sevilmeye deger butun guzel seyleri. Ya da yine bir Cuma gunune mi geldi bu nese sacan Arif modulu? Neyse, uzumu ye, bagini sorma; derler hep... Su siralar cok aciksozlu olmaya basladim kendime karsi. Durustlugumu hemen belli eder oldum. Dunya mi bozuluyor? Yoksa ben mi cok hassaslasiyorum son zamanlarda? Neyse. Ozetle: Hayat! Seni seviyorum! Benimle bir seyler yasamak zorundasin! Cikalim bir sure seninle, ne dersin? Belki yurutebiliriz bazi seyleri. Kim bilir...

Blog! Kendimi 1.5 yildir kandirmaktaydim. Tembelligimin, acizligimin, kendime guvensizligimin, begenmedigim yonlerimin ya da kendimle yaristigim butun kotu yanlarimin sucunu, 2 haftada tanidigim, farkli renkteki bir insana atmaktaydim. Hicbir savas vermedim aciklarimi kapatmak icin, tembelligimi ya da her neyi bahane ettiysem o kisiyle ilgili olarak. Bu benim hatamdi. Koca bir donemimi ziyan ettim bu ihmalkarligimdan oturu.

Kisiligim nedeniyle, duygusal anlamdaki bir cok seyi, fazla anlam yukleyerek yasiyorum, kendi icimde ya da karsimdakine dogru. Hayat bana hala egilirken kirilmamayi ogretemedi. Ya da ben ogrenmek istemedim. Oysaki simdiye kadar coktan ogrenmis olmam lazimdi.

Inatla direniyorum her seye karsi. Inatla yasadigim dunyada ask denen seyin gercek olduguna inaniyorum. Inatla sevginin buyuk bir guc olduguna inaniyorum.

Ask, acaba insanlarin delirdigi zaman, baska bir delirenle yasadigi duygu mu? Bir keresinde normalden daha deli oldugumu biliyorum. 1 kere oldu zaten. Sanirim yuksek dozlara cok cikamiyor insanlar bu konuda. Kac kere daha cikabilirim limit ustune? 2. icin sansim var midir? Neyse.

Tum sorunlar zaten asik olduktan sonra ayrildiginizda basliyor. Kimileri kendini alkole veriyor, kimileri etrafina karsi nefret sacan biri oluyor, kimi 1.5 senesini ziyan ediyor... unutana kadar.

Ben bugun tamamiyle bunu kabullendim. Yani 1.5 senemi mahveden kisinin o kisi olmadiginin, kendimin oldugunun gercegini kabullendim.

Simdi ne yapiyorum? Tabiki bu kabullenisle, kendime olan guveni geri kazanmaya basladim. Hatta oyle ki, yaptigim duzenli beslenme ve diyetle, biraz kilo bile vermisim. *tabii tarti yalan soylemiyorsa...*

Bunlarin disinda, tatilim bilindik sekilde geciyor. Annem ve babamla birlikte bir tatil geciriyorum. Evde oldugunu belirtmekte fayda var. Cunku evde de tatil yapabilir insanlar. Tatilden kastim tabiki, dinlenmek, ders calismamak, TV izlemek, aile ile vakit gecirmek olarak kayitlara gecebilir.

Gunlerdir kitap okumak istiyorum; ama beceremiyorum. Bu gece de olmayacak gibi duruyor. Ya da 1 saat olur, tabi olmali bence de...

Ne kadar karar alip; bozdugumu bir ben, bir blogumu takip eden sevgili okuyucular *kac kisiler acaba*, bir de tabiki Allah cok iyi biliyor. Bir daha karar almamaya, karar vermistim. *cok sacma cumle kurmusum* Uzgunum; ama benim yapim dayanamiyor karar almamaya...

Yeni aldigim kararla, "el icinde aglamayan" olmaya calisiyorum. Bugunku, bundan sonrasi icin, aldigim bu karar disinda epeyce dusunce var aklimda, paylasmaya kiyamadigim. Sakli dursunlar simdilik.

Haftaya Istanbul'a gecmeliyim, oradan da Isparta'ya.
Simdi film arsivimden bir film bulup; izleyeyim, cay icerekten...

Sevgiler.