Amerika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Amerika etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Ağustos 2013 Pazar

Oreo Türkiye


İsmen bilenlerin içinden geçen cümleyi direkt aktarıyorum: Bu bizim Negro yahu! 

Ee... 
Şey... 
Değil.

Amerika'da epey yaygın bir püskevit. Şahsen Amerika'ya gittiğimden de biliyorum. Velhasıl, geçtiğimiz Haziran ayı içerisinde, satışları artık Türkiye'de de başlamış olan kakaolu bir bisküvi oluyor kendisi. Süt ile hiç denemedim; ama, deneyenlerin yalancısıyım, öylesi daha makbulmüş. En kısa zamanda öylesini de deneyeceğim...

Bulunduğum yer beni maddi/manevi her şeyden uzak tutan, hatta çok ciddi şeyleri bile kaybettiren bir yer olduğu için, ablamgile sipariş vermiştim gelirken getirmeleri adına. Ve cevabı biliyorsunuz: Ablamgil geldi.

İlk fırsatta Migros'ları gezip, almayı düşünüyorum. Depo niyetine, evet, n'olmuş???

2 Temmuz 2010 Cuma

Green Card - RezilVezir Kart? - II

Bahsettigim ilk Green Card yazim dan sonra, sonucu ile de ilgili bilgi vermek istiyorum. Kazanamadim...

Cok umitliydim kazanirim diye. Hele ki Amerika'dan donerken ve dondugumdeki yazilarimi okursaniz daha iyi anlarsiniz o zamanlar ne kadar umitle baktigima bu olaya... Zamanla istegim kacti; cunku hayallerimi kaybettim. Ve zarflarin dagitildigi zaman boyunca da bir zarf gecmeyince elime, umidimi kesmistim. Ki 1 Temmuz itibariyle sonucu netten ogrenmekle, dogru tahmin ettigimi da anlamis oldum.

Kazanamadim. Kazansam zaten sanirim masrafindan kalkamazdim. Masrafindan kalksam, vizemi alip ne yapacaktim, cidden gidecek miydim basimi alip Amerika'ya?.. Litvanya'dan dondugumden beri cok farkli oldugumu hissediyorum. Artik daha farkli bakiyorum olaylara. Daha positif daha olmasi gereken sekilde...

Onay kodumu sayfaya girerken, icimde nedense yine de cok kucuk bir umit vardi. Tabi su resimdeki durumla karsilasana kadar:


"the Entry HAS NOT BEEN SELECTED..."

Benden daha iyisini mi bulacakti Amerika? Tabi ki hayir. Su anda icimde biraz burukluk var; Amerika'dan ayrilirkenki yasadiklarim geliyor aklima. Mutluyum yine de. Ya da mutlu olmaya calisiyorum.

Not: Bir daha basvurur muyum bilmiyorum, bilemiyorum...

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Green Card - RezilVezir Kart?

Yok kazanmadim. Yani henuz zarf felan almadim... Internet sonuclanmasina da daha var. Sadece su siralar zarflarin dagilmaya baslanmasi gerektigini soyleyenlerin bulundugu bir forumu takip ediyorum ve etkilendigimi bloguma not dusmek istedim...

Amerika'dan dondugumdeki en buyuk hayalim ve neredeyse tek umudumdu, Green Card. Bir hevesle olmasi gerektigi hale getirmeye calisiyordum, form icin olmasi gereken resmimi. Dikkatli ve duzenli bir sekilde formu doldurup; bir tiklamamla hayatimi degisterebilecegimi dusunuyordum. Simdi nasil hissediyorsun diye sorabilirsin bana blog... O heyecanim yok artik; ama boyle muhabbeti acildiginda, bu green card olayinin, kendime diyorum ki: "Eger cikarsa bana, o an iki sey dusunurum sanirim, ya buradan her seyimi toplar giderim ya da hic umursamam, almaya calisirim belki..."

Green Card konusunda ne kadar istekli oldugum konusunda, Amerika'daki son gunumde yazdigim su yazimi okuyarak bir yargiya sahip olabilirsiniz, merak edenler icin:

Amerika'da Son Gun!

Simdi sakinim. Bahsettigim, adeta Green Card icin olusturulmus, forumda bir cok insan aciklanmasina son 1-2 ay kalmasinin heyecanini ve abartisini yasiyor. Uzucu aslinda bu biraz; ama yine de onlari anlayabiliyorum; cunku ben de boyle hissediyordum, umutlarim bitmeden once. Simdi icimde hala ufak kipirtilar var. Acaba diyorum, acaba kazanir miyim? Acaba Turkiye'ye gonderilen 3000'e yakin zarftan biri bana da gelir mi? Acaba kazanirsam eger bu ise yetecek kadar imkan ve inanc saglayabilir miyim kendimde? Ve acaba cikmazsa, cok uzulur muyum?..

Simdi bunlari dusunmuyorum pek. Ciksa da olur; cikmasa da... O heyecanli eski ben yokum be blog! Sanki gerceklerin tuzunu basmisim yaralarima, gozum hayallerimin 'h'sini bile goremez olmus. Ama farkindayim ki icimde hala su soru var: Ya cikarsa?

11 Ekim 2009 Pazar

Burdasesimiduyankimsevarmi?

Biliyorum, cok oldu yazmayali. Demistim ama ben, uzun bir sure ev-okul vb sorunlarla ugrasacagimi. Ki oyle de oldu, hala daha da devam ediyorum...

"Isparta'ya gelmekle nasil bir hata yaptim anlamiyorum. Gelmemeliydim. Evet neden geleyim ki? Sirf okul icin burada olmak cok mutsuz edici bir durum..." Derdim eskiden. Artik demiyorum; cunku bilincindeyim ki buradaki okulu bitirmem benim gelecek icin olan hayallerime kocamaaan bir davetiyedir.

Gelmeden once kalacak yer sorunum vardi. Tam bir hafta boyunca 3 bayan arkadasimin yaninda kaldim. Ve inanir misiniz ne yurt ne de ev bulabildim uygun olan. Yurtlar tam bir facia adeta. Yani zaten Isparta esnafindan genelde hep soylenir insanlar. Daha ne diyeyim? Sansliydim ki evdeki bayan arkadaslarimdan birinin bir arkadasinin arkadasi, 3. bir ev arkadasina ihtiyaci oldugunu soyledi. Insan bir hafta once ya da ne bileyim daha erken soyler demeye kalmadan, eve yerlestim. Odami duzelttim, yatagimdan dolabima kadar, her ihtiyac duyacagim seyi ayarladim. Simdi mutluyum. Ev sorunum gecikmeli ve yorucu olsa da cozulmus oldu. Diger bir yandan Erasmus meselesi var. Karsi universite icin sectigim derslerde sorun cikmasi uzerine yeni acilan derslerden tekrar bir cizelge olusturmam gerekiyor, tabi bir yandan da pasaportumun suresini uzatmaya calisiyorum, harc odemeden tabiki. Umarim bir sorun cikmaz.Ogrenci oldugum icin pasaport harci almamalari lazim! Uzatiyor olsam bile! Evet! Ogrenciyim ben! 1 yillik harc 170tl kusur! gecen sene pasaport cikartirken pasaport ucreti olarak 81tl odemistim. Ona gecen aylarda zam getirmisler 90tl olmus. Gecen gittim 135tl yaziyordu! Saka gibi resmen! Eskiden ucak bileti insanlari oldururdu simdi bunlar olduruyor. Bunun disinda zor derslerime alismaya calisiyorum bir yandan da Amerika ile ilgili cok hos bir firsat var elimde onu degerlendirmeye calisiyorum. Sans lazim epey bir; ama ben yine de umutluyum. Allah yardimci olur o konuda insallah bana...Bunlara ek olarak haftasonlari Rusca kursuna gitmeye calisiyorum halk egitim merkezinde. Ooy oy! Bu seneki masraflarim mi cogaldi benim yoksa bizimkiler biraz kesinti mi yaptilar nedir, bir boyle maddi sorunlara burundum. Gecen sene cok iyiydim yahu. Evdekilere de bir sey diyemiyor ki insan haliyle. Babamin beni Work and Travel macerasina katilayim diye girdigi zahmetleri dusundukce zaten her seyimi kisiyorum maddi anlamda. Iyi de tabi kis kis bir yere kadar kisar insan.

Neden bilmiyorum; ama daha programci bir insan oldum artik. Bir hafta icinde yapmam gerekenleri bir kagida yaziyorum. Yapinca da ustlerini karaliyorum yaptiklarimin. Eskiden boyle degildim ben. Iyi bir sey mi bu? Ben her seyi aklimda tutardim eskiden. Simdi ya yapacak islerim cogaldi ya da artik eski mukemmel Yengec Zekami kaybediyorum. Bilmiyorum. Ya da Amerika'nin etkisidir, kim bilir... :P

Ops. Unutuyordum, bir de internet sorunum var ki anlatsam bitmez. Internetim yok. Ev arkadaslarimda ben 2. donem gidecegim diye pek sicak bakmiyorlar adsl baglatma konusuna. Dizi gibi oldum, izle izle bitmez!

Bakalim diger bolumde basima neler gelecek!?

Bekliyoruz...

24 Eylül 2009 Perşembe

Turkiye!

Tamam, biliyorum, "kurkcu dukkani"ndayim. Mecburdum, kalamadim, yapamadim; gucum de yetmedi, param da yetmedi Amerika'da kalmaya. Yetmedi iste... New York'da ikinci gunde skildim. Zaten 4-5 gune kalmadi ucagima atlayip; geldim Turkiye'ye... Geldim iste! Buradayim... Kapatmak istiyorum bu Amerika mevzusunu. Yapmam lazim, bir sekilde kapatmaliyim; ordan aldigim maddi manevi seyler yanima kar kalmali ve kapatmaliyim Amerika mevzusunu. Atmaliyim hayallerimi hizla akan bir nehre, yokolup gitsinler diye. Gercekten bunu yapmali miyim? Bunu yaparsam kendime ve digerlerine haksizlik etmis olmaz miyim?.. Dun gece uyuyamadim. Belki saat farkinin etkisinden dolayidir, bilemem... Ama gece boyunca dusundum. Sadece dusundum, guzel, tatli hayaller kurdum, sonlari kotu biten... Uzun zaman olmustu guzel hayaller kurmayali. Haliyle unuttum hayal kurmayi da. Sonlari da kotu bitti o yuzden dun gece.

Kendimi cok yoruyorum bu dusuncelerle. Dusunmesem, biliyorum kendimi, pes edecegim her seyden, birakacagim bir kenara hic olmamis gibi. Bunu istemiyorum. Hep aklimda olmali ki hedeflerime giden yoldan ayrilmayayim! Kafam cok karisik...

Istanbul'a indim, dayim aldi beni havalimanindan. Daha sonra anneannemlere gectik, annemgil, teyzemler, kuzenler vs. geldiler, soyle bir bayramlastik, daha sonra dusunlerim soruldu Amerika ile ilgili... Sonra ablamlara gectik, ve ertesi gun de Ankara'ya dondum. Bu haftasonu ise Isparta'ya dogru yol alacagim, okulum icin... Sanirim okula baslamamla birlikte normal Turkiye kosullarina alisip; hayallerime bir sureligine ara verecegim.

Bilmiyorum hangisi daha hayirli. Bilmiyorum hangisi beni daha cok mutlu edecek... Tek bildigim, bir seye tutunma istegimin su siralar asiri yuksek dozda olusudur. Yardim bekliyorum Allah'tan... Hos, boyle de ne yardim gelir ya...

Simdi filmi basa sariyoruz:

--------------------------------

Oley! Turkiye'yi ne de cok ozlemisim! Okuluma da basliyorum! Ve artik Amerika'da yasamis biriyim! Ingilizcem hayatimdaki en iyi seviyeye geldi! CV'im icin epey bir malzemem var artik!..

--------------------------------

Film bu sekilde de devam edebilirdi. Keske etseydi diyorum bazen; ama kiyamiyorum yasadiklarima... Boyle diyenler ne kadar sanslilar aslinda. Onlari Amerika'ya baglayan dusunceleri yok ne guzel. Bir yandan da film su sekilde devam ediyor:

--------------------------------

Ne yapip edip Amerika'ya geri donmeliyim! Daha cok calisip ders notlarimi yuksek tutmaliyim! Basarili bir insan olmaliyim ki Amerika'ya donmem daha kolay hale gelsin! Evet, bunu basaracagim!

--------------------------------

Her iki tarafta da mutlu bir son var aslinda. Tek mesele bardaga surekli dolu tarafindan bakmak. Bunu yapabilcek gucum de var aslinda. Yapabilirim aslinda?.. Evet, evet...

Bunlarin disinda, okula donuyor olmama iliskin fazla bir heyecan yok. Zaten 3. sinif dersleri haddinden fazla zor. Bunlarin yaninda Litvanya icin vize almaya calisacagim, ikinci donem Erasmus programi icin... Himm, ve gelecege dair epeyce bir arastirma beni bekliyor.

Artik fark-li-yim!

Not: blogger yazi yazma bolumundeki arac cubugunu degistirmis. Daha modern olmus bence. Ohom...

20 Eylül 2009 Pazar

Amerika'da Son Gun!


Ucuncu gunun gecesinde de o gun yasadiklarimi anlatmak isterdim; ama hem otele gec dondum hem de sabaha karsi ancak yatmaya hazir hale gelebildigim icin, vakit olmadi bilgisayarimi acip; o gunku "Arif"i anlatmaya...

Ucuncu gunumde neler yaptim; neler yapmadim ki... Yine verdim kendimi Times Square'e ordan ilk gun katildigimiz turumuzla gezmeye basladik. Gezdik, gezdik; sira Empire State binasina cikmaya geldi. Giris $20. Alacagim zevk en fazla 50 cents. Bakin, siz belki zevk alabilirsiniz, New York'un en yuksek binasina cikip; tum NYC gokdelenlerine ayni anda bakarak. Benim icin zaten Amerika, ilk New York turunda bitmis idi. Yani sklmistim. Ne yapabilirim, cikmadim. Ve diger arkadaslarim ciktilar, hic de pisman degilim, sonuc olarak. Ben de onun yerine, yol boyunca magazalari gezdim, bir adet cuzdan, bir adet de gunluk icin hos bir defter aldim. Ve o filmlerde eksik olmayan New York Public Library'e gittim. Icine girmedim; ama onunde cektirdigim resim ve etrafinda dolasmis olmanin verdigi mutluluk ile Empire State'e nazaran daha fazla zevk aldim. Daha sonra da gunduz katildigimiz tura es olarak bir de gece turuna katildik. Inanilmaz harika idi. NYC'nin hemen hemen onemli her yerini, ki buna midtown, up town ve downtown katilmakta, ustu acik tur otobusunde gezdik. Ve her yer isil isildi. Ozellikle Brooklyn Koprusu'nun ordan gecip, Brooklyn'i dolasmak harikaydi. Bu sekilde de son kez New York sokaklarinda gunduz ve gece olarak dolasmis oldum.

Dorduncu gunde ise evdeydim, gitme hazirliklari ufaktan baslamis, hafiften benim gozler dolmus, oyle gec kalmis bir sabah ruh halim vardi... Gitmek istemiyordum, Virginia Beach'de iken. Simdi istiyor musun sorusuna, evet, hayir, bilmiyorum, olebilir miyim?, cevaplarini verebilirim. Su anda tek dusundugum ise, artik gercek hayatima donmek istegimdir. Donmeliyim, buralara ait degilim ben, evet belki buralarin insaniyim, yani burada mutlu olurum ben. Ama... Ama iste diger yandan ailem var, dort aya yakin gorememisligim var, ozlem var, lanet okulum var, eski hayatim var... Bunlar icin donmeliyim, mecbur oldugum icin, yapabilecek bir seyim olmadigi icin... Hala icimde umut var son gune dair; ama dayanamiyorum artik, yapamiyorum. Gitmek istiyorum o havalanina ve o salak ucaga binip hepsini bitirmek istiyorum hayallerimin... Hayatimin en harika ve en beni uzen 3 haftasini gecirdim. Dayanamiyorum artik.

Dorduncu gunun diger bir kisminda ise Jersey City'nin ufaktan "magazamsi" dukkanlarina gittim. Bir kot pantolon ve ona uygun bir de ust aldim. 41$ tuttu. Old Navy markalari bu arada. Daha sonra otele dondum ve bilgisayarimin basindayim. Yine ellerim titriyor, yine duygularimi kelimelere yukleyip; gecmise bir not birakiyorum... Yine aklima uzuldugum noktalar geliyor Work and Travel maceralarima ait.

Bu gece son New York'da, Amerika'da... Pazartesi gunu Turkiye'deyim; aklimda, gecmisimde, elimde, cebimde yiginla seyle geliyorum Turkiye'ye. Gonul isterdi ki buralarda kalayim, yalniz olayim, az parami kazanip; gecinip gideyim... Istemezdim muhendis olmayi, varsin olmasin hayatimda, ne onemi var ki ben mutsuz olduktan sonra...

Hoscakal Amerika ve hayatimin en guzel, en masum hayalleri...

Not: Dusundum de durumu bu kadar abartmayayim ben? Cok duygusal oldum su siralar. Abartiyorum cidden. Acik kapilarimi birakayim yine ben? Evet, birakayim.

Gorusmek uzere Amerika ve hayallerim...

;)

18 Eylül 2009 Cuma

New York'da Ikinci Gun


Ne diyebilirim, ikinci gunum New York'da ve bikmis durumdayim, artik boyle geri donmek istegim geliyor icimden, gitmek istemedigimi cok iyi bildigim halde... Kalabalik sehirleri sevmiyorum, bu kendimi iyice yalniz hissettigimden dolayi degil. Sadece cok cesit insan gormekle alakali... Istanbul bana bu sekilde gelirken, New York'u gorunce, Istanbul'un hos, guzel ve kucuk bir kultur sehri olduguna karar verdim. Aynen bu sekilde tarif edilebilir Istanbul! Tamam belki New York'da fazla vakit gecirmedim; ama Amerika'da gecirdigim dolu dolu 3 ay bana Amerika ile ilgili bircok seyi ogretmis oldu. Haliyle de New York'u, Turkiye'nin Istanbul'u olarak 'gercek anlamda' gormek, benim New York'dan bezmis oldugum anlamina geliyor, bana gore... Neden diye soracak olursaniz, bugun gordugum China Town'i, Ozgurluk Aniti'nin bulundugu adadaki 20'ye yakin Turk ogrenciyi ve gun icinde gordugum birbirinden farkli, bilmem kac, medeniyetten insanla, New York, taninmaz bir hale gelmis bulunmakta bana... Bu da benim icin, "New York = 6 yok 8 x Istanbul" demek oluyor!

Let's get out here, modundayim ozetle. Surda zaten Pazar gunu ucagim var Turkiye'ye dogru. Istemeyerek! Istemiyorum! Inatla istemiyorum, geri donmek zorunda oldugumu bile bile...

Her sey bir yana, o Amerikan filmlerinde gorup de 'acaba ben de gidebilecek miyim birgun' dedigim bircok yeri gordum. Ve bugun New York'da metroyu kullanmak gibi bir zorunlulukta bulunduk arkadaslarimla. Metro kavrami sifir New York'da! Asiri havasiz ve sicak olan yeralti sistemi, insani korku filmi senaryosu yazdirmaya itiyor! Metro desen zaten beter bir halde! Istanbul'un 'tren' lerinden bile kotu! Oyh! Binmeyin sakin!

Ozgurluk Aniti'ni yakindan gordugum icin sansliyim, cok sukur Allah'a!

- Sukretmeden de gecemiyoruz efendim... -

Brooklyn Koprusu'nu yureyerek de gectik. Resim de cektik en bolundan! Daha ne olsun? Manhattan kaldi yarina. Diger arkadaslarim Empire State binasina cikmak istiyor inatla, 20$ odeyip. Bense cikmak istemiyorum kendi inadimla, cunku zaten New York'dan 'yeter' modundayim, bir de 20$'imi odeyip; iki metre yukseklikten manzarayi gezmek istemem acikcasi. O yuzden yarin bir sureligine tek basima olacagim New York sokaklarinda.

- New Yorker oldum iyice ya hadi bakalim -

Gece New York'dan donerken bizim Jersey City'deki bakkalimiza girdik bir adet ekmek icin. Bir de ne gorelim, bakkal bildigin Cami olmus, arapca konusma sesleri geliyor hoparlorlerden, amcam Misirli, bakkalinda da Turk Baklavalari var. 7$ baklavanin kutusu, baklava demeye bin sahit istese de, amcamla verdik muhabbete... Direkt demez mi Baklava Yunanlilara ait! Oeh, Hoeh! Amca yavas! Tepkilerimizden sonra, siz Yunanlilari niye sevmiyorsunuz, diye sordu, ki Yunanlilarla ilgili bir sey demedik. Daha sonra ben Yunanlilari sevdigimizi, baklavanin da bizim kulturumuz oldugunu soyledim ki amcam pesine "zaten baklava ureticisi Turk firma" deyip bir guzel gulumsedi(!).

Geceyi orda gecirmeyi dusunmedigimiz icin, otel odamiza geri donduk. Daha sonra ben bilgisayarimi alip; kendi dunyama cekildim. Simdi de uyku alemine atilmak icin hazirim.

New Yorker.

17 Eylül 2009 Perşembe

New York'da Ilk Gun


Son 3 haftadir aglamaktan farkli bir hale girdim. Aglamamin bircok nedeni var aslinda... En basta gelenlerden bir tanesi Amerika'yi birakmak istemeyisimdir; ama 3 gun oncesine kadar Amerika'da gecirdigim 3 ayi askin sure zarfinda yasadigim sehir olan Virginia Beach'den ayrildim ve New York yollarina dustum...


2 gundur New York'dayim, merkezinde kalamadigim icin New Jersey'de bir hotelde kaliyorum, ben ve 9 arkadasim ile birlikte. Kaldigim yer New York'un merkezi diyebilecegim Time Square'e yakin ve bugun Time Square basta olmak uzere bircok yeri gezdik. Bir tura katildik aslinda, 48 saatlik bir biletimiz, New York'u gezdiren ve belli duraklarinda inip binebildigimiz ustu acik otobuslerimiz ve 54$ odemisligimiz var. Gayet mutluyuz, New York'u bu sekilde daha iyi geziyoruz. Tek sorunumuz yemek biraz pahaliya geliyor bize. Time Square'deki McDonald's'da da hamburger yedikten sonra heralde artik McDonald's konusunu kapatmis bulunuyorum hayatimda! 7$ cok degil bir Big Mac icin; cok olan kismi Virginia Beach'de 5$'a yeyip burda 2$ daha fazla oduyor olmamiz. Tabii yedigimiz bu McDonald's subesi hayatimdaki en 'manyak' McDonald's subesi oldugu icin yorumsuz kaliyorum bu 2$'lik fazlaliga.


Dunyanin kalbinin attigi yeri gordum bugun... Bence artik dunya fazla sigara icmese iyi olur; cunku dunyanin kalbi; benim oyle abartildigi kadar da ilgimi cekmedi. Oyle asiri ozgur hayatlar var sokaklarda, evet, yine de gayet rahat bir sekilde "bildigim New York iste!" diyebiliyorum; sanki onceden gelip kalmisim gibi... Sanirim Amerika'ya cok alistim ki bana fazla sasirtici gelmedi NYC. Tamam, belki yuksek binalari var, belki Time Square'deki Adidas subesinde 500$'a yakin t-shirtleri var, belki kopruleri cift katli olup; alt katindan metro hatti geciyor olabilir... Ben yine de oyle herkesin abarttigi kadar etkilenmedim New York'dan... Belki de kalabalik sehirleri sevmiyor olusumdandir...


Kaldigim otelin bulundugu New Jersey eyaletinin Jersey City'si bile daha cekici geliyor bana. Ozellikle kaldigim bolgeyi basmis olan sevgili(!) Hint, Ispanyol kokenli insanlar, cok garip ve bir o kadar da bizden biri gibiler. Bizden biri derken, aksanlari anlaminda tabiki...


Amerika bende cok sey birakti. Iyi anlamda hepsi, simdilik, cok sukur. Hani diyorum su son gunlerimde de Amerika'nin o film tadindaki macerali kisimlarini gormeden doneyim ulkeme; tek dilegim budur simdilik.


Bu son 2-3 haftadir oyle garip ve asiri umut dolu kararlar aldim. Artik farkettim ki Turkiye bana cok uzak bir yer. Su anlamda uzak, ben Turkiye'de kaldigim surece, yozlasmis kulturu ve insanlari yuzunden surekli mutsuz bir halde olacagim. Ve Amerika'nin her seyiyle memnun kaldim. Aylardir Turk yemeklerini ozlemis olsam da, ailemi ozlemis olsam da; elime ufacik bir ihtimal gecse burada kalirdim! Ve bir sekilde geri donmek icin ugrasmaya basladim simdiden. Bunu yapmaliyim; ne olursa olsun; basarmaliyim, hayatimin geri kalani icin en azindan...


Amerika'nin bana kattiklarini anlatmak icin kelimelerim yetmez sanirim. Gezip; gordugum seylerden daha fazla adeta. Ve bunlarin hepsinin meyvesini Turkiye'ye dondugumde toplayacagim eminim.


Su anda saat gecenin 2'si olmakla beraber; uyumam gerektigini hissediyorum. Ki yarin da Ozgurluk Aniti'ni gormeye gidiyoruz; yakindan... Sanirim Manhattan'a da geceriz yarin.


New York ve Ben.

3 Eylül 2009 Perşembe

Beklerken...

Umutsuz bir sekilde beklemek cok kotu. Hani beklediginiz sey icin bir umudunuz olsa daha cabuk gecer zaman, sonunda elde etme mutlulugunu yasama bilinciyle... Aksi halde hayat size zehir olur. Evet, olur, olabilir. Bu sizin bazi seyleri ne kadar onemsediginizle alakali.

Ya da cok sakin bir insansinizdir; boyle her seyi oluruna birakan turden. Surekli sakinsinizdir, olaylara tepkileriniz yok denecek kadar azdir, olumlu olumsuz...

Hah iste bu benim bahsettigim turden insan modeli. Diyordum ki Amerika beni bu hale getirir! Kocaman ulke, edindigim onlarca arkadasim var Amerikali... Bu iki faktor cok etkili oldu bu hale gelmemde. Nasil oldugunu soyle bir anlatayim; simdi 'kultur' denen faktoru benliginize isletebilmek icin, o kulturle bezenmis seylerle muhattap olmalisiniz. O kulturun insani ve yasam sekli gibi... Ben bunlari icten ice, derin bir sekilde yasadim; hala daha yasiyorum... Ve gordum ki:

* 1 dolarin degeri, gercekten cokmus.
* Amerikalilarin cogu dikkatsiz ve saf; ama uyanik olmaya calisinca basariyorlar.
* Cogu Amerikali ve Amerika`da uzun sure yasamis insanlar, asiri bir rahat ve dusuncelerini rahatca soyleyebilen insanlar, anladigim kadariyla...
* Sicak kanliliginizi onlara gosterirseniz, size normaldekinden daha samimi davranirlar, ki Amerikalilar zaten bir hayli samimi.

Ve bunun gibi Amerika ve Amerikalilarla ilgili edindigim bircok tecrubeyle birlikte ben de yavastan onlarin dusunce yapisina gecis yapmis bulunmaktayim. O kadar rahatim ki, biri beni sinirlendirecek bir sey soyleyince, soyledigi seyde hakli olmadigi halde soylese bile, icimden sinirlenmek yerine gulmek geliyor. "Bu ne sacmaliyor ya?" durumuna giriyorum... Rahatim artik dusunce konusunda.

Bekliyoruz efendim, az vakit kalmis bulunmakta Turkiye`m topraklarina ayak basmak icin. Gelmek istemedigimi onceden de soylemistim. Cok zor gelecek bana orada yasamak. Huyum mu nedir anlamiyorum, bana uyan bir ortam aramaktansa, bulundugum ortama uyum saglamaya calisiyorum, boyle her sey benden yana sorunsuz olsun, geriye de karsidaki insan/ortam/diger varlik kalsin. Ben nasilsa uyum saglarim dusuncesi var. Buraya alistim cok rahat bir sekilde; ama artik donup de Turkiye sartlariyla tekrar yuzlesmek istemiyorum. Kim ister ki? Ben oyle asiri milliyetci biri degilim "ille de ulkem olsun" diyemiyorum. Neden deyim ki? Ulkemde mutlu olamiyorsam bir sorun var demektir...

Bekliyorum efendim, az umut kalmis icimde Amerika ile ilgili, onlarinda buyuk bir kismini gerceklestirip donmek umidim var ulkeme. Turkiye icin daha buyuk umutlarim var su anda; o kadar buyukler ki varliklarini su anda bile hissedebiliyorum. Insallah Allah yolumu acik eder...

Daha bir yalnizligi sever oldum, daha hassas oldum, daha seviye ozlem icindeyim...

30 Ağustos 2009 Pazar

Son 3 hafta...

Bugun isten eve geldigimde soyle bir eski `ben` e baktim, eski `ben`in yazdiklarina baktim... Sonra gorduklerim, okuduklarim; icimi o kadar karartti ki; nasil bir seymisim ben boyle?!, dedim. Ne kadar `insan iliskileri konusunda kendimi kasiyormusum, neler dusunup; neleri yapmayi bekliyormusun... Ve en onemlisi, neden bu kadar kara kapli, gozu kor bir insan oldugumu anladim en sonunda. Tek nedeni esi benzeri olmayan Turk milletim!.. Yanlis yerde, yanlis kulturde; dogru insanlarin arasinda, dogru sekilde dogmusum bu dunyaya. Ters giden seylerin sebeplerini daha iyi anladim Amerika`da.

Hep derdim, universite benim tek degisim donemim olacak hayatimda, diye. Ki oyle olmustu. Yani eski `ben` ile universite sonrasi `ben` arasinda daglar kadar fark vardi; ama artik daha yeni bir `ben` var. Bunu eski `ben`in yarattiklarina bakinca daha iyi anliyorum...

Tamam, Amerika`nin bana olan faydalarini surekli soyledigimin farkindayim; ama gercekten bu sekilde. Bunun belki Amerika ile alakasi yoktur bilemem. Hani baska bir ulke de olsa ayni etkiyi yaratabilirdi ben de. Sonucta su anki degismis `ben` i cok seviyorum, gercekten cok seviyorum, eskiden yaptigim seyleri yapmama kararini bile vermiyorum artik; cunku yapmayacagim. Neden boyle bir sey icin gunler oncesinden plan yapayim ki?

Su gunlerde hesap kitap olayina girmeye basladim. Yani biriktirdigim parayla neler almam gerektigini dusunuyorum bir yandan. Ev arkadaslarimdan biri tam 600$`lik kiyafet vs alisverisi yapti. Guzel, markali seyler almistir eminim. Ben de gecen bir alisverise gittim. Is arkadasimin ikinci isi Old Navy gibi bir kiyafet dukkaninda oldugu icin, calisan indiriminden faydalandim. Sagolsun, 100 dolarlik Gab marka bir mont tarzi bir seyi 51 dolara aldim, onun %50 kusur indirimi sayesinde. Birkac da Old Navy markali kiyafet almistim o gun. Tabi Old Navy`de %25 indirim hakki vardi arkadasimin...

Her sey bir yana, toplam 3 haftam kaldi donmek icin. 2 hafta sonra isimi bitirip; son haftada travel uzerine yogunlasacagim. Hepsinden once haftaya tum alacaklarimi bitirmem lazim.

Amerika`dan ayrilinca arkamda cok guzel anilari birakacagim. Birbirinden guzel dostluklarim oldu burda, eminim giderken aglarim, aglarim iste...

Donmek istemiyorum Turkiye`ye! Istemiyorum iste. Turkiye sadece yemeklerinin guzelligi ve sahip oldugu cografi ve tarihi ozelligi bakimindan kalbime isliyor. Baska bir ozelligi degil, ne insanlari, ne de sahip oldugu ustun kulturu(!)... Ne yazik ki mecburum, donmek zorundayim. Ailem Turkiye`de, bitirmem gereken bir makine muhendisligi var...

Donmek istemiyorum. Burada ben cok mutluyum. Kimseyle konusmak zorunda kalmiyorum. Yalnizligimin mutlulugunu burada daha iyi hissediyorum. Cok kolay para da kazaniyorum. Ve her sey cok ucuz. Beni Turkiye`de tutan bir sey yok. Hicbir sey...

23 Ağustos 2009 Pazar

Ben Amerika'dayken...

Bu sozle baslayan cumleler kurabilmek guzel aslinda. Nisbet olsun diye demiyorum, yanlis anlasilmasin. Hani sadece buralarda yasadigimi daha derinden hissetmek icin boyle baslayayim dedim yazima...

Bugun hava yagmurluydu. Iste cok yogundu diyemem; ama eh iste modundaydi. Isten eve gelirken soyle bir yagmurun hezimetine ugradim, hos, ben yagmuru severim; ama boylesini degil yani!.. Sonra guzelce yemegimi yapip yedim, dondurmami alip; filmimin basina gectim. Buralarda eger yagmurluysa hava, Amerikali arkadaslarinizi cagirmak istemiyorsaniz, Turklerle takilmak istemiyorsaniz ve yalniz kalmak istiyorsaniz, en guzel yollardan biri bilgisayarinizi acip film izlemektir. Bugun izledigim The Children ile artik cocuklardan cidden korkmaya basladim. Yani cok farkli bir filmdi. Ve bu filmden once aslinda "en son izlediklerim" listemdeki ilk 3 filmi izlemistim. Listemdeki ilk 4 filmi gercekten cok begendim; cunku uzun suredir boyle bir kalitede filmleri izleyememistim, hep bir tekrar niteligindeydi her film. Ozetle: Etkilendim!

Sonracigima, Work and Travel programina katildim bu yaz, takip edenlerin bildigi uzere, ve ilk kez gercek anlamiyla bir Travel olayina girmis bulunmaktayim. Gecen carsamba gunu arabimizi kiralayip, ucuzundan benzinimizi alip ver elini Washington D.C yaptik, cok eglendik, gezdik, gorduk, her ne kadar Beyaz Saray`i bilmem kac metre uzakliktaki parmakliklarindan gorebilmis olsak da, sonuc olarak: Mutlu olduk!

Daha daha... Ramazan`a giris yapmis bulunup; henuz oruc tutabilecek duruma gelemedigim icin kendimden utaniyorum, bir yandan da bu ayi, etkisi cok cok az olarak olsa da, burada gecirmekten dolayi: Mutluyum!

Amerika`ya gelmeden onceki icimde kopan firtinalari, burda hafif esen meltemlere donusturmenin verdigi mutluluk da cabasi! Mutluyum, Allah bozmasin.

En kotu gunlerimi(zi) boyle yapsin, Ramazan`i en verimli gecirmeyi nasip etsin, pesimizde "Hristayanlikla ilgili ne biliyorsun, Isa`nin askiyla yanip tutusuyor musun, onun korunduguna inaniyor musun" gibi soru soranlari pesimizden uzak tutsun! Amin...

:8)

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Umm, I need to do that!


Boyle bir ates vardi icimde. Tanimlamayamadim bir atesti. Hani insanin icini yakip kavuran, bir turlu cozum bulamadigi, ne oldugunu da tam bilmedigi asiri karisik bir durum olur ya; ben ayni o durum icindeydim 5-6 yildir. Positif olmaya calisiyorum bu konuda ve diyorum ki kendime, ergenlik doneminin salak-sacma-gereksiz (belki gerekli) atesli donemidir; isin ilginc kismi sudur ki: benim bir ergen olarak bu donemi farketmeden yasiyor olmam gerektigi...

Tanimlayamadigim o klasik sorunlarim Amerika gibi dunyanin konustugu bu ulkede bile kendini belli ediyor. Niye boyle bir seyin olmamasi gerektigini dusundugume gelince, o da sudur ki: bu ulkede o kadar cok yasanacak sey var ki, insanin kafasini kasiyacak zaman bulamamasidir... Haliyle ben ilk gecirdigim 1 ay boyunca klasik sorunlarimi dert etmemis, cogu basit seyi dert etmemeyi ogrenmis biri olmustum. Hala daha oyleyim; degistim. Yalniz, ustunu kapattigim "derin" sorunlarim boy gostermeye basladilar. Dikkate almamaya calistikca daha da goze batar hale gelmeye basladir.

Sen beni biliyorsun blog, o yuzden sana soyluyorum bunu bir tek: Bu arayisa bir son vermeliyim! Ve bunu da su andan itibaren baslatiyorum. Yardim istemiyorum senden, tek istedigim bana hatirlatacak seyleri gozumun onunden cek ya da kesin seyleri gozumun onune koy ki baglandigimda kopup gitmesin sacma sapan seyler yuzunden...

16 Ağustos 2009 Pazar

Bir mesajim var.

Ben yine ayni yerdeyim. Hep o bildigin, bir yigin insanla dolu, sadece kelimelere dokunarak yasadigim yerdeyim. Yine bekliyorum, tipki senle tanistigim zamandaki gibi, tipki senden once olan durum gibi… Sadece bekliyorum, ne sesimi cikartiyorum birine, ne de gelen her sese cevap veriyorum. Sen beni taniyorsun, biliyorum… Kelimelerim sana da dokundu. Sen de gozlerimin icine bakmistin, tipki benim seninkilere baktigim gibi.

Cok uzaklardayim bak. Bunu da biliyorsun. Bak yine yaziyorum. Yine kelimelerim dokunuyor birilerine. Bak, yine bekliyorum… Beklemeyi ogrendim ben. Hicbir sey ugruna bekledigim zamanlar da oldu, cok buyuk kazanclar edindigim beklentilerim de oldu; ama sabrettim ve bekledim.

Ne ogrendim uzaklarda biliyor musun? Nereden bileceksin, halimi sordugun zamanlar artik coktan degismistin, daha umutsuz daha mukemmele giden adimlarin vardi… Hala daha oyle misin? Ya koptun iyice her seyden, ya da daha kotu oldun bu bencillerin dunyasinda… Neyse, ogrendigim seyler cok oldu uzaklarda. Iki insanin birbirini sevmesinin ne oldugunu ogrendim burda, hissetmenin ne oldugunu ogrendim, bir evde, iki kalbi, tek bir kalp yapmanin nasil bir sey oldugunu ogrendim, gordum, duydum, hissedemedim belki; ama ogrendim. Benim tek istedigim buydu… Butun hayatim boyunca istedigim lanet olasi tek sey buydu. Bunu biliyordun belki, belki beni samimi bulmadin, belki korktun yari yolda geri donerim diye, belki dusundun ki senin icin maddi manevi yetersizim… Bilemem. Bak yine kendimi kotuluyorum, sen de bir kusur aramiyorum. Hala daha kapilarim acik sana. Neden sana? Neden bir baskasina degil. Sorma iste. Ask diyemem buna ben, hoslanmak da diyemem. Sadece en guzel hayalleri kurdugum insansin diyebilirim. Bu daha degerli degil mi senin icin?

Uzaklar bana cok sey ogretti. Benligimi bozmadim, yine ayni insanim, yine sabirla bekleyen insanim, yine cekingen, duygusal, alingan insanim… Beni nasil biliyorsan oyleyim. Daha eminim bazi seylerden, daha fazla kararli olmam gerektigini biliyorum. Kafamda daha da netlesti her sey. Ne olur sesini duyur biraz.

Bak uzaklardayim, yine bilgisayarimin basindayim, yine kelimeleri kullaniyorum kendimi anlatmak icin. Yine dinlemiyorsun; ama… Duyuyormus gibi yapiyorsun; ama korkuyorsun bir yandan da… Dinlemek istemiyorsun belki de. Kendi actigim kapimi zorluyorum degil mi? Kapatamadim iste… Sorma nedenini. Hicbir sey olmamis gibi gel ne olur. Sessiz kalma, sessiz kalmayi oralarda biraktim ben. Uzaklarin etkisi cok oldu, demistim. Bir merhaba desen de yeter.

Hani hayallerim vardi ya, hani artik hayal kurmuyordum belki de, hani umursamiyordum hicbir seyi… Hicbiri gercek degil. Ben hala hayal kuruyorum, hala daha her gece farkli bir balkonu olan evde bitiriyorum hayalimi ve sonra uyuyorum.

Once sen seslen diyorsundur belki de, haklisin. Gururunu yen de diyorsundur sen simdi, haklisin. Onlarin hepsini oralarda biraktim ben. Uzaklarda degisen cok sey oldu. Yapamam, sen oralarda mutlusun, sen oralarda beni umursamiyorsun bile, nasil sesimi ulastirabilirim ki sana su durumda… Sen benim bunlarimi dusunmeme izin verdikten sonra… Ya da hic ugrasma olur mu? Sen de ben de tarihe gomulelim, boyle biriydi der geceriz birbirimiz icin, demisizdir belki de, kim bilir… Ben diyemedim, hayatima giren, girme ihtimali olan kimse icin diyemedim ben, diyemem de. Aklimda bircok isim yok benim. Hayatimda bircok isim yok cunku.

Sadece seslenisti bu oralara. Duyan olur, olmaz; bilemem. Benim hayattaki gorevim sanirim yazmak ve beklemek. Gorevlerimin ne olacagini soyleyen olmadi aslinda, kim verdi bu gorevi ondan bile emin degilim. Bunlari dogru yaptigimdan emin olmak istiyorum sadece.

Buradayim, uzaklardayim, bekliyorum, senden once oldugu gibi, senden sonra olacagi gibi…

6 Ağustos 2009 Perşembe

Bir Kandil daha gecti...

2. kandilimi de Amerika`da gecirdim. Turkiye`de olsaydim durum gercekten cok farkli olurdu. En azindan etrafimda kandil oldugunu unutmus, Amerika`da `Yeni Raki` bulma sevinciyle, Ukraynali arkadaslariyla icen insanlar olmazdi. Muhtemelen ailemle birlikte olurdum. Annem ve babamla kandil dogasini yasardik. Bilemem... Ama bir kandil daha gecti...

~ Dilerim ki Allah`tan, en guzel seyleri yasatsin her iki dunyada da. Belki bu dunya zor gelir kimine, dilerim sonsuz mutlulukta huzur bulunur... Sevdiklerimizle birlikte olmak dilegiyle... Amin. ~

Ramazan... Oruc tutmaya calisacagim; ama ne kadar becerebilirim bilmiyorum. Gercekten tutasim var tum gunleri burada; ama isten dolayi o kadar yoruluyorum ki. Ustune sicak hava ve nemin verdigi kotu etki de cabasi. Sokakta dusup bayilsam kim bakar acaba? Dur dur! Felaket senaryolarima baslamayayim hemen! Elimden geleni yaparim olur biter; ama Muslumanlik sadece Turkiye`de degil, bunun bilincindeyim en azindan...

Ramazan ayi cok farkli bir zamana geldi. Yani Amerika`da iken Turkiye`de yasayabilecegim cogu seyi yasiyorum adeta. Bu cok hos bir sey aslinda. Mutluyum bir bakima bunun icin. Ama oruc tuttugum donem boyunce denize giremeyecegim, cok zor olacak gibi gozukuyor soyle bir dusununce. En azindan denemek istiyorum ben.

Zaman artik sikmaya basladi beni burada. Ya da ben kendi kendimi s.k.yorum. (of hala daha cevirmedim su klavye dilini) Diger yandan da hic ayrilasim yok buralardan. Ama mecbur ayrilacagim ve 2 ayim kaldi Amerika`daki hayatim icin.

Burada kendimle ilgili farkli seyleri kesfediyorum. Daha farkli biri olarak donecegim Turkiye`ye, eminim... Degismeyen tek sey duygularim olacak, olaylara verdigim tepkiler artik daha umursamaz durumda, artik daha az takilip kaliyorum bir seylere. En onemlisi bir seylerin kiymetini daha iyi anlayacagim dondugum zaman...

Olumlu degisimlerin olmasi dilegiyle...

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Ozledim

Ne bir yaz`i boyle gecirdim ne de bir guzu.
Kocaman bir ruyaya dalmisim sanki.
Ustelik ne zaman uyanacagimi da biliyorum.
Uyanmak istiyor muyum acaba?..

Amerika`dayken yapmam gereken heralde en son sey aglamakti... Cunku buraya eglenmeye geldim, unutulmaz anlar gecirmeye geldim, farkli maceralara katilmaya geldim, hani Ingilizce seviyemi de yukseltmek icin geldim... Olur mu; ama aglayacak adam yine aglar.

Dun aksam, is yorgunlugumu ustumden attiktan sonra sahile gidip, okyanusa karsi oturdum, arkamda Virginia Beach`in otelleri, kabalik insanlari, her gece bitmek bilmeyen eglence ve konserleri... Acaba evimi ve ulkemi mi ozledim de agladim, bilmiyorum sebebini... Agladim sadece.

Hayat beni cok yoruyor. Ya da ben kendimi yoruyorum. Her sefer onemli bir seylerin eksik oldugunu hissediyorum. Farkindayim ne istedigiminde, ama iste... Istemekle kaliyor insan bazen. Ya da beklemekle...

Her sey bir yana, Amerika`da gecirdigim 40. gunumde sunu farkettim ki "degismeyecek insan degismez".. Degismek isteyen insan icinde sinirsiz sayida yol var. Hem de cok fazla...

Bir de farkettim ki: Hep kendi dunyamda yasiyorum. Icimde yasiyorum her seyi. Sadece kendim duyuyorum sesimi, bagirislarimi, aglamalarimi. Kime isyan edebilirim ki? Hangi sebeple? Hangi hakla? O yuzden disardan hep susup bekleyen biri olarak gozukuyorum. Sanirim hep boyle kalacagim...

23 Temmuz 2009 Perşembe

Amerika ve dogum gunum

Himm. Her seyden once soylemeliyim ki kendim icin satin aldigim yeni bilgisayarimin klavye dilini degistirmek istemedigim icin, Turkce karakterleri olmadan yazacagim bu yazimi.

Evet, gercekten uzun zaman olmus. Yani bana bazen uzun geliyor bu 1 aylik bu surec. Neler neler yapmistim Amerika`ya gelebilmek icin. Sonunda gelebildim ve ustunden yaklasik bir ay gecti. Bugunu bekledim bir seyler yazmak icin; cunku bugun benim dogum gunum, cunku bugun ben 21 yasima girdim...

Ozetle anlatayim Amerika ile ilgili hislerimi... Amerika cidden bildiginiz, cogu insanin dusundugu sekilde olan bir ulke. Ozgurluk, insanlar arasindaki hosgoru, elektronik esyalarin ucuzlugu... Hepsi mevcut bu ulkede. Paranizi da kazaniyorsuz, kucuk pet sise suya 1.5 dolar da verebiliyorsunuz. Ben vermedim o ayri.

Efendim ucak yolculugu ve cekilen diger ufak sikintilardan sonra Virginia Beach`e gelmis ve isime baslamis, ortama alismis vb turden yerlesme durumlarini geride birakmis durumdayim. Isim bazi gunler yorucu bazi gunler de cok rahat gecmekte. Ilk maasim, 10 is gunluk, 560 dolar idi. Tabi ben 75 dolar gibi bir vergi odedim ki elime 490 civarinda bir para gecti. Evet, o kadar vergi koyuyor insana! Amerikan vatandaslari daha fazla oduyor tabi.

Bos zamanlarimda, havanin gidisatina gore, dunyanin en buyuk plajlarindan birine, ki bu plaj bana yureyerek 2-3dk uzaklikta, gidip gunun yorgunlugunu ustumden atabiliyorum. Gayet guzel bir tatil yapiyorum: ayni zamanda para da kazaniyorum, alisveris de yapiyorum.

Burada bulundugum zaman icinde cok fazla sehir gezmedim; ama sagolsun gelmeden once tanistigim Michael adli Amerikan vatandasi, olabildigince vaktimi en iyi sekilde gecirmemi sagliyor.

Amerika`da yasarken dikkatimi ceken seylerden biri, herkesin arabasinin olmasi, hepsinin jip olmasi, sut ve yumurtanin sudan ucuz; ama yogurdun, boyutuna gore, pahali olmasi dikkatimi cekti. Yemek konusunda zorlandigim anlar oldu baslarda; ama zamanla cozmeye calisiyorum... Daha 2 ay boyunca burada olacagim. Ve inanir misiniz hic mi hic Turkiye`ye donesim yok.

Ingilizce meselesine gelince... Ben cok iyi ingilizcemin oldugunu dusunurdum. Tabii asiri degil; ama gayet iyi oldugunu dusunurdum. Buraya gelince herkesin dedigini anladigimi; ama konusurken arasira sacmaladigimi gordum. Dedim ki kendime, bunu bu 3 ay icinde halletmeliyim. Aslinda hemen halletsem cok harika olur!

Cok fazla bahsetmek istemiyorum yasadiklarimin; cunku korkuyorum bozulur buyusu diye. O kadar farkli yasiyorum ki her seyi. Hergun bir farkli geciyor adeta. Umarim hep boyle olur; umarim hep guzel ve farkli olan seyleri yasarim...

--------------------------------------------

Bugun benim dogum gunum. Yani 22 Temmuz. Dogum gunumu Amerikali arkadasimla kutlamak istedim. Kendisi beni diger tatil gunlerimde oldugu gibi bugun de alip bir yerlere goturdu. Norfolk ve cevresini gezdiren bir tekne turuna ciktik. Simdi ise evindeyim ve 2 kopegiyle birlikte zaman geciriyorum... Gecen hafta Meksikan lokantasina goturmustu beni. Bugun de benzeri bir aktiviteye katilacagim onunla aksam yemegi icin. Daha sonra bana yaptigi dogum gunu pastasini yeriz heralde. Michael ile zaman gecirmek guzel; cunku butun gun farkli bir kulturu yakindan tanimis oluyorum ve konustugum ingilizce de cabasi...

Neyse uzatmayayim fazla; aksam yemegi icin disari cikmamiz gerekiyormus. Soz dinlesem iyi olacak...

dipnot: Amerika`da bir bara gidip icki icebilmek icin 21 yasinda olmaniz gerekiyor en az. Hos, pek icki meraklisi degilim; ama ev arkadaslarim bara gitmek icin beni bekliyorlar galiba...

Simdilik bu kadar gunluk... Senle nice senelere!

22 Mayıs 2009 Cuma

Solunum cihazım nerede?

Nefes alamıyorum, boğuyor beni her şey. Herkesin düşüncesine önem vermekten çok yoruldum. Hayatımdaki herkese farklı bir yer vermek eziyet gibi gelmeye başladı. Neden? Belki de sebebi verdiğim değerin karşılığını haketmiyor oluşumdandır...

Karşılık beklemeden mi yapmalıyım acaba? İyi de çok mu zor içten cümleleri duymak, çok mu zor insana değer verildiğini hissettirmek? Zor sanırım. Ya da yanlış insanlardan bekliyorum ben.

2 hafta önce 2 kez Antalya'ya, geçen haftasonu Konya'ya, geçen salı günü de İzmir'e giderek haddinden fazla gezmiş, 1 ay içinde bilmem kaç saat otobüs yolculuğu yapmış ve bir o kadar da eğlenmiş oldum. Böyle geçen 1 ayın sonunda, pazartesiden itibaren 5 Haziran'a kadar sürecek bir final haftasına giriyorum. Ben final haftasına genelde işkence haftası derim, bilmem siz ne dersiniz...

İzmir gezimde gördüm 'yine' gördüm ki büyük şehir bana göre değil. Büyük bir şehirde gerçekten çok fazla olurdum kendime. Yani argo bir ifadeyle 'bozulurdum'. Yok, sakın bana bozulmayacak insan hiç bir yerde bozulmaz demeyin. Bozulmayan insan mı kaldı derim size. İzmir güzeldi. Hoştu, sevdim. Gene gitmeyi isterim tabiki.

İzmir'de güzel şeyler öğrendim. Ne mutlu bana ki yine bir şeyler kazandım, yeni gördüğüm insanlardan ve şehirden. Bu yüzden seyahat etmeyi seviyorum işte. İnsana bir şeyler kazandırıyor mutlaka...

Bütün bunların dışında, Work and Travel zımbırtısıyla birlikte gideceğimden ötürü, uçak biletine 710 euro ödemiş olmanın verdiği sonsuz mutluluk(!) sayesinde pek bir güzel geçiyor günlerim.

"Amsterdam - Detroit - Norfolk - Virginia Beach" şeklinde bir uçak rotasına sahibim. Yanımda 2 adet sınıf arkadaş insanı mevcut. Bakalım neler olacak Amerika'da? 19 Haziran'da çıkışımızı yapıyoruz kısmet ise...

Büyük şehirde bozulmaktan korkan insan bakalım Amerika'da ne yapacak? Hepsi gelecek ayki "Arif who lives in dreams" sayısında!

Şaka bir yana, cidden merak ediyorum ne yönde değişecek hayatım. Benliğimi kaybetmeyeceğimden eminim, tek ümidim hayalini kurmadan yaşamak istiyorum tüm güzellikleri, keşke demeden geçirmek istiyorum zamanımı, mutlu olmak istiyorum 3-4 aylığına, özgür olmak istiyorum... Merak etmek istemiyorum. Gerçek 'ben'i kabul etmek istiyorum.

Bir süreliğine yokum, finaller malum, sonra Ankara'ma dönerim, sonra bakarız son duruma yine...