Bugün, uzun bir süre gitmeyeceğim bir kafeye gidip nargile içtim. Yanımda bana eşlik eden yine kafenin kedisi ve benimle arada bir yanıma gelip muhabbet eden oranın bir çalışanı vardı. Nargilemin közleriyle ilgilenirken tuttuğum notlarıma bakıp "ne kadar küçük yazıyorsun" dediği de cabası. İçeriği haliyle okunamıyor... Ve nargilem, kedi ve notlarım eşliğinde 2 saat geçirdim. Evden uzaklaşmam gerekiyordu; çünkü çocuk seslerine dayanamadım. Kendi çocuğum olsaydı nasıl olurdu diye düşünmedim bile. Epey bir savaş modunda olabilirdik günümüz dünyasında.
Sonra şarkılarıyla da bana eşlik eden Işın Karaca ile geçmişe daldık. Son aylardaki boşluğu düşündüm sürekli. Kendimce ve sessizce silinmeye çalışıyor oluşumu düşündüm. Herhangi bir tepki almayışımı, neden diye sorulmayışını, "peki o zaman" bile denmeyişini ya da bir süre sonra "özledim" gibi bir tepkinin olmayışını düşündüm. Haklıymışım deyip susmaya devam etti bir yanım; ama diğer yanım da bekledi, özledi; ama sustu. Kim olsa bekler sanırım ya da ben yine fazla duygusal halimle bekledim. Demek ki 1-2 sene önce aslında çoktan düşüncesinde bile bitirmiş olduğu bir şeydi ve o yüzden böyle susuldu.
Özlemek ya da beklemek?
Hangisi daha ağır basıyor bilemiyorum; ama zaman sanırım tek ilacı ya da başka bir bahar...
İçime ağlıyorum sanki Blog. Üzüntülerimde hıçkırarak ağlayamıyorum mesela. Normal şekilde de ağlayamıyorum. O yüzden aylardır yaşadığım üzüntüyü böyle gösteremiyorum. Belki "içime atıyorum" durumuna dönüşüyor yaşadığım; ama biliyorum iyi bir şey değil. O yüzden geçmesini bekliyorum. Düzelir mi bilemem; ama beklemekten başka bir şey gelmiyor elimden... Mesela gülerken gözlerimin içi doluyor; ağlayacak gibi oluyorum. Neden bilmiyorum. Çok ihtiyacım var belki gülmeye, özledim ya da...
Zamanında birçok kez "ya bir sorun var, farkında mısın" diye sormam ve "ben bir sorun görmüyorum" cevaplarını alışlarım, şimdi bana "bence konuşmak ya da adım atmak adına sanırım yaptım olması gerekeni" diye düşündürüyor. Ve düşünüyorum, O buna benzer bir adım attı mı hiç biz kopmak üzereyken?.. Sabah ve gece atılan günaydın/iyi geceler mesajları dışında neler yaptık mesela? Bunlar mıydı mesela bir ilişkinin "ya biz güzeliz, sen bir çiçek, ben de ayrı bir çiçek..." oluşu?
Başvurduğum işlerden dönüş olmadı hala. Hayatımdaki en renkli şey bir süredir gittiğim Fransızca kursu. Haftada bir gittiğim ve artık müdavimi olduğum bir kafe var mesela; orada da nargile içer oldum. Nargilemi hazırlayan arkadaş çok ilgili... Tek başımayım. Oradan buradan arkadaş edinebilirim; ama istemiyorum. Ben oraların pek adamı mı olmadım diyeyim, bilemedim. O yüzden nargilemin tek içilmesi henüz bana ağır gelmiyor nargile kadar. Ve evet, hala içtiğim her nargilemin sipsisini saklıyorum büyük bir itinayla.
Son günlerde Mabel Matiz'in Harbiye konserlerinde söylediği şarkıları dinliyorum. O atmosferde olmak güzel olurdu diyorum tabii içimden. Yine de iyi kötü epey keyif veriyor dinlemesi bu şekilde de olsa.
Bir de geçen gün başıma gelen bir vurgun olayına üzülüyorum. Ya da seviniyorum mu diyeyim, bilemiyorum. Üzülüyorum; çünkü benim gibi dikkatli ve bu tip konulardaki biri bile nasıl bu kadar da kandı bir anda ve kayba uğradı, anlayamadım. Seviniyorum; çünkü zamanında O'nunla bir şeyler yaparız diye banka kampanyalarının peşinde koşturduğum bir miktar para vardı. Bana "sende kalsın, sen çok uğraştın onun için" vs. demişti. Aslında göndermeye niyetliydim hep. Notlarımda duruyordu hala ne kadar olduğu bile. Belli ki gönülden dememiş bunu ya da ayrıldıktan sonra içinde kalmış olacak ki o paranın benden bir şekilde çıkmasına sebep olmuş. Yani anlayacağın bana da nasip olmadı. Buraları okuyor olsaydı "bende hiçbir şeyin kalmadı, rahat edebilirsin" dememe gerek kalmazdı...
Eski iş arkadaşımın sevgilisi sordu bir de O'nu, Starbucks'da denk gelmiştim. 3-4 ay oluyor koptuk biz, dedim. Üzüldü ve "siz çok iyiydiniz, enerjiniz, renkleriniz çok uyumluydu" dedi. Ben de "öyleydik; ama ben son 1 senede O'nun için, O'nun kitaplarından ve diğer arkadaşlarından hatta iş arkadaşlarından bile geriye düşmüştüm. Kaldıramadım ve sessizce ayrıldım. O'nun da işine geldi bu ayrılış, sesini de çıkarmadı" dedim. Ben böyle deyince onun dediği şeyler ağır geldi. Dedi ki "sen '80'lerde yaşıyorsun ilişkileri; ama artık öyle değil. Herkesin birbiri için bir kotası var. Onu doldurunca bitiyor o ilişki." Gözlerim doldu, sonra toparlanıp kalktım kursa gidiyorum bahanesiyle... Öyleymiş. Ben ne olursa olsun yanında olurdum, dedim içimden. Şimdi de ne safmışım diyorum. Geriye bakınca sevdiğim dediğim kişiler için hep veren taraf olmaya çalıştım. Sanırım yanlış yaptım, birçok şeyi yaptığım gibi.