15 Ocak 2016 Cuma

Alevli Dondurma

Yağmur vuruyordu camıma. "Kış vakti kar beklerken bu yağmurda nereden çıktı?" diye soruyordum yastığa başımı dayamış hayal kurarak uyumaya çalışırken... Hayal kuruyordum her gece olduğu gibi. Üstelik bir haberde hayal kurarak uyumak zararlıdır! diye okuduğumu hatırlamama rağmen... "Aman olsun! Tek mutluluğum hayal kurmak! Onun için de beynimi vermeye razıyım! Yeter ki biraz olsun huzur bulduğumu hissedebileyim, başrolünde BEN olduğum..." 

Diye düşünürken uyudum yine bir gece. Birazdan yine gidip başka bir dünyanın Arif'ini hayal ederek uykuya dalarım. Kısmetse...

Önümüzdeki hafta içi Ankara'ya geçecektim Blog. Biliyorsun ki dağın başında, deli hapishanesi gibi bir durumda nefes almaya çalışıyorum. Pazartesi ve cuma günleri evdeyim adeta. Kapının önüne ismini Minnoş koyduğumuz bir kediye bakmaya gidiyorum en fazla. Haliyle "insan içine çıkmak" ifadesine ihtiyaç duyuyorum.

Sağ olsunlar, Ankara'ya gitme sebeplerimin her bir sahibi, yaprak dökümü misali çıktılar hayatımdan. Sevaptır yahu! İnsan en basitinden öyle düşünür! Bu çocuğa yazık değil mi?

Neyse... Birçok şeye olan, bunun başında sevgi geliyor, umuduma, böyle koca teneke yağın son damlasını kullanmaya çalışırmışçasına, ulaşmaya çalışıyorum. Kendime üzülüyorum. Bazen acıyorum. Boş ver diyorum ya da diğerlerinin dediği gibi "kendine bu kadar yüklenme" diyorum, ama diyorum da işte kime diyorum?

Ben gidip yatayım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder