5 Mayıs 2016 Perşembe

Sevil(-e)memek

Geçtiğimiz Miraç Kandili'nin olduğu akşam biraz moralim bozuktu Blog. 2009 yılında Amerika'ya gidip geldiğimden beri ısrarla başvurduğum ve çıkarsa "ya hazır orada ne güzel arkadaşlarım var, bana yardımcı olabilirler" diye de avunduğum; ama yine çıkmayan Green Card içindi kendimi kötü hissedişim. Çıkmadı yani. Her sene "çıkarsa ne kadar zorlanacağımı hesaba katarak" hayal kursam da, bu sene de çıkmadı. Dua da etmiştim camideyken. Şimdi tek tesellim, aslında öyle olmasını umuyorum daha çok, bu sonucun benim için daha hayırlı olması. Yine de bir Amerikan Rüyası daha son buldu.

Schengen vize serbestisi olayı var bir de. Avrupa ve vize meselesi aklıma gelince her defasında lanet okurum 80'li yıllardaki darbelere. Şimdiki terör olaylarına okuduğum gibi. "Ülkemiz seyahate uygun değil" havası yaratan bütün olaylara ve Orhan Pamuk gibi kişilere. Hele hele hayatının hiçbir döneminde ülkenin doğusunda bulunmamış insanların konuşması ayrıca sinir ediyor... Velhasıl, vizeler kalkıyor. İnsanın üzerinde, daha önce seyahet edenler için söylüyorum, "hele şükür!" etkisi yaratıyor. Benim üzerimde?..

Bilemiyorum. Yani zamanında çok şükür, memur çocuğu olmama rağmen, kısıtlı bütçemize rağmen, Erasmus gibi bir lütufla ben de gezdim az çok, en çok görmek istediğim yerleri en azından. Şimdi "nereye gideceksin ki Arif?" sorusu geliyor aklıma ve boş boş bakıyorum haberlere. Benim için en güzeli yanımda sevdiğim biri olunca gideceğim zamanlar olabilir en fazla. O da yani ikimiz de biliyoruz durumu Blog. Benim seyahatle ilgili tek hayalim var: İrlanda turuna katılmak. O da çok pahalı ve yine vizeye takılan bir durum. O yüzden hayal belki de...

Şu günlerdeki güzel şeylerden biri sanırım kilo verebiliyor olmam. Öyle saçma sapan kısıntılara girmeden hem de, ama hamburgeri çok özledim. Ankara'daki favori yerimdeki hamburgeri özledim. Artık Ankara'da kimsemin olmayışı ve muhtemelen olamayacak olması da, bu durumu daha da özlem dolu hale getiriyor. Tek başıma gider miyim onu da bilmiyorum.

Bugün epeydir beklediğim filmi izledim: How to Be Single. Yani ilk beni çeken Rebel Wilson olmuştu, ama filmi izleyince başka şeyin çektiğini anladım. O da bazen yalnız olmak daha güzel olabiliyor. Bu da benim ömrüm boyunca alışmam gereken bir gerçek olduğu için de haliyle film epey güzel geldi.

O değil de şu sıralar böyle "ben sevmek istiyoruuuum!" diye bağırıyor bünyem.

Korkuyorum.

Bu da izlediğim filmin kapanış şarkısı:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder