8 Nisan 2018 Pazar

Yine Bahar Geldi

Nisan ayının ilk haftasını da bitirdik Blog. Önümüzdeki cuma günü Miraç Kandili. Hz. Muhammed'in göğe yükselerek Allah'ın huzuruna kabulü olarak geçiyor. Üç aylar dediğimiz aylardayız ya hani, ne çabuk gelip geçiyor diyorum her sene. Sonra nasıl yaşlandım diyorum, nasıl geçti onca zaman, sene... yaşadığım aynı tekrarlar. Böyle devam ediyor dediklerimin listesi. Aslında okkalı bir tokata ihtiyacım var, ama o Allah'ın tokatı olmamalı. Olmaz inşallah diye dua ediyorum korkarak. Çünkü onun tokatı gibi bir şeye ihtiyacım var, ama o kadar da olsun istemiyorum. Şimdi niye tokata ihtiyacı var bu adamın diyorsun biliyorum. Hatta nereden geldik bu konuya diye de diyorsundur. Ben böyleyim işte. 5 cümle buraya yazıyorum; ama içimden bir roman girişi geçiyor.

Hava güneşli birkaç gündür. Böyle geçse en fazla sıcaklar diyorum keşke; ama çok zor. Bu sene her seneden daha da sıcak olacak hava. Ve beni yine bir ben, bir Allah, bir de benim gibi olanlar anlayacak. Diğerleri ise sadece bakıp ya boş boş yargılayacak ya da hafife alacaklar yaşadıklarımızı...

Geçen hafta İstanbul tarafındaydık. Malum yazın taşınılacak, yeni eşyalar falan filan aldılar şimdiden bizimkiler. Yepyeni bir sayfa olacak onlar için. İnşallah ömürleri boyunca beklediklerinden de güzel ve rahat bir hayatları olur. Ben kendimi yakın gelecekte ölmüş ya da ölmeme sebep olacak olaylar zinciri içinde görüyorum. Mutluluk, huzur ya da sağlık pek ufukta yok. Gece gece ne kötümser/karamsar olduk yine Blog.

O değil de bizimkilerin lojmanda şefle birlikte 5-6 tane tavuk horoz falan hayvanları vardı. Döndüğümüzde 1 gecede hepsinin öldüğünü öğrendik. Meğersem komşuların tavukları da telef olmuş. Bir süre önce de çamurumsu bir hava yağışı vardı. O sıralar arıların da öldüğü haberleri dolanıyordu ortalarda. Bitmedi daha dur, ben ablamgildeyken bir hasta oldum ki görmen lazımdı. Salgın mı varmış neymiş. Hayatımda öyle ishal olduğumu hatırlamıyorum. Buraya dönünce de devam etti. Gece 2-3 gibi kalkıp lavaboda 1 saat geçirdim. Çok eğlenceliydi diyemem. Annem de rahatsız oldu benzeri şekilde. Hatta benzeri semptomlarda olan başkalarını da duyduk. Yani neler oluyor çözebilmiş değilim, ama hiçbiri hayra alamet değil Blog.

Öte yandan ben nasılım bilmiyorum. İyiyim herhalde. Bana bunu soran kimsem olmadığı için kendime de soramıyorum. Çünkü kapalı bir kutunun içinde 4-5 tane 10 cm çapında delik açılmış da oradan hava almaya çalışıyormuş gibiyim. Kutuyu tıklatan bile yok: Yaşıyor musun hala?

Yaşıyorum hala Blog.

Ramazan gelmeden Ankara'daki 1-2 yere gitmek istiyorum son kez. Gündemim başkayken buralardan taşınıyor oluşumuz belki daha iyidir. Fazla şeyin hatıra olarak yaşandığı bu şehri arkada bırakmak zor olurdu öbür türlü. Bak şimdi, ilkokul dördüncü sınıftayken ayrıldığımız Akçaabat/Trabzon geldi aklıma. Oradaki lojman ve bahçe hala aklıma. Bir gün gidesim var. Bulur muyum gittiğimde bıraktıklarımı, bilemem tabi ama işte.

Neyse, gece gece... Geldi bahar ayları, gevşedi gönül yayları. Gecenin sözü de bu olsun Blog.

Öperim.

2 yorum: