13 Haziran 2010 Pazar

Sadece sessiz kaliyorum

Ellerimi uzatiyorum klavyeye dogru, sonra geri ceker gibi oluyorum. Dusunuyorum, ne yazmaliyim diye. Garip bir his var icimde; hem boyle yazacak cok seyim var, hem de bom bos hissediyorum kendimi. Ama yazmak istemedigim seyler var, boyle icimdeki tum nefreti kusmak istemiyorum buraya, bu sayfayi kirletmek istemiyorum. Bana ait ve sevgiyle, ilgiyle baktigim bir seye bu sekilde zarar vermek istemiyorum; diger bir yandan da farkindayim ki bu sayfa beni mutlu etmek icin duruyor, biliyor ki tum nefretimi kelimelere doksem rahatlarim bu sayfada. Nazimi cekmeye dunden hazir oysaki... Ben neyi bekliyorum? Nedir bu kadar hazirligin olmasina ragmen beni, boyle bir seyi yapmaktan uzak tutan? Bilmiyorum.

Bazi seylerin erkenden beynime gelmesinden rahatsizlik duyuyorum bazen. Cogu zaman mutlu olsam da bu halimden, bazen o kadar fazla baski yapiyor ki her sey kalbime, nefes almami engelliyor adeta bu durum. Dusunmemeye calisiyorum uzun bir zamandir. Basariyorum da cogu zaman; ama nereye kadar yapabilirim bunu? Nereye kadar devam edebilirim, kendimi ve cevremdeki bazi seyleri yoksaymayi?.. Bu da ayri bir dusunmeye iten konu beni zaten.

Cok farkli Arif ve Arif'ler var icimde. Yani, bazen bakmissiniz, asiri mutlu, gulen bir Arif var etrafta dolanan, bazen guzel isler basaran Arif var, boyle imrenilesi seyler yapan, bazen Karadeniz'de koca bir ordusu batmis bir Arif var, bir kosede sessizce duran... Belki bu sekilde ifade edince normal gibi geliyor olabilir. Sonucta herkesin her anlamda, hayatta inisli-cikisli zamanlari olabilir; ama genelde bunlara neden olan faktorler bellidir ve dis ortamdan gelen seyler olur genelde. Bendekiler tamamiyle kendi kendime alip-verdigim kararlarin, davranislarin; elde ettigim ya da kaybettigim hislerin sonucu olarak meydana geliyor. Bu beni yoran kismi zaten hayatin. Beni kimse uzemiyor, ya da mutlu edemiyor aslinda. Ben kendi kendime bu hallere giriyorum. Ve istedigim zaman mutlu olabiliyorum. Neden peki uzuldugum durumlar? Uzulmeyi mi ozluyorum acaba ben? Surekli ust noktalarda olmak bazen bana fazla mi geliyor. Cok narsist oldu yine. Neyse...

Tum yasadigim hallere ek olarak, gecenler bir arkadasim bana sunu demisti: Arif, sen insanlardan mukemmel olmasini bekliyorsun hep. Ben soyle bir sessiz kaldim sanirim 20 saniye kadar. Icimde bunu tersleyecek yiginla sey olmasina ragmen,  hicbir sey diyemedim; cunku hakliydi sanirim, tamamen olmasa bile hakliydi o arkadasim. Bazen insanlarin bir konuyu anlamadigi zaman 40 kere tekrar ettigimde, boyle icimde ufak bir sinir olusuyor ve buna engel olmadigimi farkettim ben, o arkadasim boyle deyince... Simdi daha iyiyim bu konuda. Daha sabirliyim en azindan insanlara karsi. Yine de kafamda yeni tartismalara neden oldu bu sozler...

Turkiye'ye donuyorum. Artik zamani gelmisti ve ben valizimi hazirlayip, mubarek bir cuma gununde, kismetse, Turkiye topraklarina ayak basiyorum. Amerika'dan donerkenki ruh halim yok. Hatta buyuk bir sevincle gidiyorum bu sefer. Icimde patlamaya hazir bir bomba var adeta ve sonucunun iyi olacagini dusunuyorum. O yuzden de bir an once kendime gelip; gercek beni insanlara gostermek istiyorum. Bu yaz donemi icin, okuluma bagli olarak olusturdum guzel planlar var. Onlari gerceklestirmek istiyorum. Ve yeni amaclar edinmeye basladim gelecegime dair. Bir de en kisa zamanda basarili bir CV nasil olusturulur, gibisinden konulara yonelmeyi dusunuyorum. Erasmus hayatimla birlikte, yazacagim 2 guzel sey var CV'im icin. Hos, ne ise yarayacaksa CV...

Bazi dunyalardan da soyle 1-2 yil boyunca uzaklasmayi istiyorum. Kendi hallerinde kalsinlar. Benim once kendi hayatimi kurtarmam lazim. Gorunen o ki, her koyun kuzu kendi bacagindan asiliyor...

2 yorum:

  1. Bazen öyle şeyler yazıyorsun ki okuyup; düşünmek,tekrar okuyup; çeşitli açılardan incelemek gerekiyor.. :)

    YanıtlaSil
  2. Bu tarz bir anlatimi cok seviyorum galiba. :) Yapisal olarak dis gorunus bazinda, icine kapanik olmasam da, bazen yazarken oyleyim sanirm. :))

    YanıtlaSil