19 Ekim 2011 Çarşamba

Neler neler!

20. günündeyim o herkesin dilinde olan diyetin... Nasıl bir yirmi gün geçti derseler, çok eğlenceli, harika geçti diyebilirim. Hani sürekli sağlığımla ilgilendiğim hayatımın en dolu dolu yirmi günü de diyebilirim. Çok iyi sonuçlar aldığım yirmi gün de diyebilirim... Hepsi bir yana, hayatımda hiç bu kadar uzun süre mutlu olmamıştım. Yani eskiden, değişken yengeç tipi ruh halimden ötürü, 3 gün mutluysam 1 gün depresif Polyanna modunda geçirirdim günlerimi... Fakat son yirmi gündür, çok rahatım, çok mutluyum, çok dinamiğim, en önemlisi çok sağlıklıyım. Allah bozmasın diyorum her sefer, Allah kötülüklerden korusun diyorum her halime şükrettiğimde. Bakalım ne kadar devam edecek bu durum bende. Tabi yine de belirtmekte fayda var sağlığımla ilgili olarak: Dukan Günlüğü diye adlandırdığım sayfamda da görülebileceği gibi, diyete başlayalı 20 gün oldu ve ben 80,5 kg'dan 75 kg'a düştüm. 5.5 kg bence çok güzel bir sonuç. Ve ne yediklerimden kısıyorum bu evrede, ne ac kalıyorum. Boyle bir diyet yok başka yani. Daha ne denebilir ki; ama 2 arkaşıma önermiştim diyeti ve onlarda gördüğüm sonuç ve internette okuduğum yorumlardan yola çıkarak, bu ve diğer tüm diyetlerin ortak noktası olan "göz açlığı" ve "irade" kavramlarının kişi üstündeki doygunluğunun çok önemli olduklarını söyleyebilirim. Her şey beyinde bitiyor. Önceliklerinizi kendinize dönük ve kalıcı olarak ayarlarsanız, istediğiniz başarıya rahat bir şekilde ulaşabilirsiniz. Ben Ocak ayındayken, yediklerimi azaltırken aklımda dış görünüşüm vardı sadece; ama zaman içerisinde sonuçlarını görünce, sadece sağlığıma önem vermem gerektiğini anladım. Ve o şekilde düşününce daha güzel sonuçlar aldım. Şu anda da fazla olan 3-4 kilomu sadece sağlığıma zararı olur korkusuyla vermeye çalışıyorum. Oysaki zaten şu anda gayet ideal bir vücut içindeyim. Demem o ki bu diyete ve diğer diyetlere başlayacak insanların önce önceliklerini sağlığına yönelik almaları, iradelerini güçlü tutmaları ve göz açlıklarına gitmemelerini öneriyorum. Diyetimin üçüncü evresine 74 kiloya düşünce geçmeyi planlıyorum. Geri alma ihtimalim olan kiloları düşünerek 75 olan hedefimi 74'e çektim. Şu anki beslenmemden cok mutluyum; ama 3. evredeki ödül yemeklerini de tatmak istiyorum artık. Yalan yok, lahmacun, tost, kısır gibi şeyleri yemeyi özledim. Canım hiç çekmiyor; ama özledim sadece... Bir de şeytan arkadan dürtüyor "Arif, 72'ye kadar düş öyle bırak" diye. Şeytanı dinlesem mi diyorum kendi kendime gülerek...

Uzunca bir süredir yazamadım bu diyet meselesi yüzünden; ama son 6 günde olanları özet geçerek anlatsam bütün 20 güne değil aylara bedel olur... Efendime söyleyeyim, fırsaturunu.com. Duymuşsunuzdur belki bu siteyi. Epey güzel ürünleri, Iphone 4S'i bile uygun fiyatlarda satışlara koymuştu. Ta ki her şey indirimlerin başlangıç aldığı gece 12'den sonra oldu. Ben 2 gün öncesinden sitede, 2 yıldır hayallerimdeki Nikon D90'ı, Doğubank'daki fiyatı 1800 TL'den bile aşağıda, 1200 TL gibi bir fiyata bulmamla başladı aslında her şey. Bizimkileri 2 yıldır anca ikna edebilmiştim. Her şey hazırdı. Ve gece 12 olunca herkes gibi ben de almak için kastım. Tabi site çöktü, saatlerce gelmedi; ama o anda 22 tane falan satılmış. Sonra sabah alırım artık dedim. Ki sabah kalktığımda 56 tane satılıp tükendi yazdığını gördüm. Nasıl üzüldüm bilemezsiniz. Ta ki akşam saatlerine kadar. Sitedeki her şey tükenmiş ve satışlar durdurulmuş. Bir yandan da Ekşi Sözlük'deki yorumları okuyorum. İnsanların yorumlarına bakılırsa, büyük bir dolandırıcılık dönüyormuş. Bir anda nasıl şükrettiğimi bilemedim. İyi ki almamışım dedim defalarca, moralim de epeyce bozulmuştu, ya ben de almış olsaydım, diye dertlendim epeyce. Ondan sonra benim içimde durmak bilmedi fotoğraf makinesi sevdam. 2 yıldır ilk kez bu kadar yakınlaşmıştım. Sonra başka sitelerde aramaya başladım Nikon D90 modelini. Buldum da. 2500 TL civarında bir fiyata. Sonra yine iş bu sefer bu fiyat için bizimkileri ikna etmeye geldi. Ettim de; ama epeyce uğraştığımı kelimelerle bile anlatamam. Alacaktım ki bir arkadaşım kanıma girdi. Ve beni Canon'a yönlendirdi. Öyle mi böyle mi derken, Dün elime 2 yıldır hayalini kurduğum fotoğraf makinesi geçti. Şu anda yatağımın üstünde bir adet Canon EOS 550D duruyor. 18-135mm'lik lensiyle birlikte. Evet, aldım. Ve çok mutluyum. Cihazı ilk açışımdan önce bile nazar duaları okudum, ayrıca dua ettim. Ve fotoğraf makinemi Amerika'da kazanıp biriktirdiğim parayla aldım. Şimdi bir birikimim yok; ama hayallerimden birini gerçekleştirdiğim için çok mutluyum. Ve artık fotoğrafçılık benim tek ve en büyük hobim! Diğer duygularımı anlatmak için çektiğim resimleri konuşturmayı düşünüyorum. Tabi çektiğim resimleri burada paylaşmak yerine, 2008 yılından beri üye olduğum DeviantArt'daki profilimde paylaşacağım. Hatta makinemle çektiğim ilk resmim de şudur.

Duygusal hiçbir git-gelim olmamakla beraber, zorlanan kapıları da demire çevirdiğimi farkettim. Zayıflamamın sağlığımla birlikte dış görünüşümde meydana getirdiği şeyleri de ben değil artık bir çok arkadaşım farketmeye başladı. Çünkü diyetimin içindeki akşam yürüyüşlerimin yanı sıra evde çalıştığım dambıllar ve karın hareketleri sayesinde gayet toplu bir vücuda sahip oluyorum. Oldum da hatta. Eh ben kendimi severken başka birini sevmeye sıra gelmiyor gibi bir şey. O yüzden eskisi gibi "ah yalnızım, vah şöyleyim, aman böyle kimsesiz kaldım" gibi yakınmaları yapmıyorum. Aksine umursamıyorum bile. Artık kendimleyim ve inanın daha mutluyum. Okula işlerime yüklenmemin de zamanı geldi.

Sabah kalktığımda internette gördüklerim herkesi üzdüğü kadar beni de üzdü. Yine onlarca askerimiz terörün kurbanı olmuş, şehitliğe ulaşmışlar. Hani, savaş sanki hep bizde, bütün ülkeler mutlu mesut; ama savaş hep bizde, hep Müslüman topluluklarında. Neden? Bu soruyu hani ben cevaplayabilecek ne tecrübem, ne bilgim var. Her Cuma günü camiide topluca yapılan duaya açılan ellerin sayısını mı artırmamız lazım? Hani hocanın ettiği gibi: "Allah, vatanımızı, milletimizi kötülüklerden korusun, güç versin" diye? Bence sürekli, siyesete oturduğu yerden, özellikle oturduğu yerden eleştiri yapan, başka lanet hiçbir halt yapmayan, Facebook türevi yerlerde bilmem neler paylaşan, 3-4 günlüğüne profil resmini değiştirip, öyle destek olduğunu düşünen kişiler, bir de dua etseler? Hani eminim aralarında sesini çıkaranlar da vardır, oturup resim-yazı paylaşmaktan ötesini yapmak adına... Ama diğerleri bir de dua etseler? Belki sizinki kabul olur. Madem sadece "oturarak" sesinizi çıkartacaksınız, o zaman oturduğunuz yerden dua edin. Vatana bir faydanız olsun. Milleti kışkırtmak yerine, iyice fişeklemek yerine. Allah rahmet eylesin şehitlerimiz için. İnşallah daha fazlası olmadan düşmanlarımızı uzaklaştırabiliriz güzel ülkemizden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder