29 Mart 2009 Pazar

Mim! İm! M! Hö?

Ne oluyor yahu, diye sordum kendime birden. Baktım bir de o ne? Mimlemiş beni biri. O.o
İlk kez mimleniyorum.

"Şok heyeçanlıyığm, yağni bağna bu ödülü, kıymenti vereğn arkidişime şook teşenkkür ediyoruğm" deyip de durumu iğrenç boyuta getirmeyeceğimden emin olunuz.

Şu sıralar yazacak etkili bir faaliyet yok içimde, iyisi mi hazır biri mimlemiş, yazıveriyim bir şeyler, dedim. Ve geçtim benim dizüstüsünün klavyesinin başına...

Biri benim kalbimi nasıl çalabilir? Kalbime giden yol, bir erkek olarak, midemden mi geçiyor?
Yoksa bir çift lafa kanan birisi miyim?..

- Ciddi moda geçiyoruz. -

Ben aşkı çok yaşamadım... Doğru insanlar çıkmadı karşıma. Çok beklenti içine girmedim diyemem; ama imkansız şeyleri beklemedim karşımdakinden. Mümkün olduğunca anlayışlı oldum. Kimi zaman çabuk kırıldım, çok alınganım sanırım, kimi zaman da çok tepki gösterip karşımdakini üzdüm...Masum kaldı tüm davranışlarım. İyi niyetimle yaklaştım her zaman. Olmadı... Çözümlemelerimde hatalı olmadım hiç bir zaman. İnsan sarrafı olmuştum kısmen, demek istediğim. Haklı çıktım bazı konularda.

Bakmıyorum dış güzelliğe öyle. Aman çekici olsun, akıllı olsun, oturmasını kalkmasını bilsin, olgun davransın... Bu tip şeyleri beklemedim karşımdakinden.
Zaten içten söylediği tek bir kelimeyle yıkıyorum ben tüm duvarlarımı. Sanırım bu da aşırı duygusal olmamdan kaynaklanıyor.

Özetle, kalbimin çalınmasını sağlamak için tüm alarm sistemimi kapatmış durumday(d)ım... Artık değil. Yanlış insanlar çıktı karşıma hep. En masum duygularımı, yanlış insanların kalbinde saklamaya çalışmışım. Şimdi diyeceksiniz bir kibritle tüm samanlığı yaktın hemen, demeyin öyle şeyler.

Yakarım ben! Ben o birkaç insana gelene kadar ne kadar insanla muhattap olmak zorunda kaldım. Ne yüzler, ne kalpler, ne beyinler tanıdım; bilseniz... O yüzden artık duruldum, kalbim sakinleşti, huzur moduna geçtim. Uzun bir süre de böyle kalacağım galiba.

Şimdi ise bırakın önceki duvarları kaldırmayı, o duvarların üstüne bir de demir tel çektim. Hatalı mıyım, değil miyim, hiç tartışacak gücüm kalmadı. Aşırı derece yorgunum duygusal konularda. O yüzden dokunmayın, göz yaşlarımda boğulursunuz...

Mutlu beraberlik... Hımm... Çok zor. Ben artık günümüz çiftlerinin neredeyse hiç birinin birlikteliğine inanmıyorum, samimi bulmuyorum, gelecek vaadeden bir şey olarak göremiyorum. Yapamıyorum; çünkü çok yapmacık geliyor her şey. Hatta bir aralar görücü usülünün çok mantıklı olduğunu bile düşünmekteydim. :P Derseniz ki samimi bir çift var, sence ne yapmalı bunlar mutluluklarını sürdürebilmeleri için derseniz, o zaman derim ki, o çifte "hoşgörü" ve "fedakarlık" kavramlarını aşılayın, benimsetin, beyinlerine sokun yahu! Şu zamandaki en önemli kavramlardan biri bence bu iki şey. Şey? Ney? Ben neden bahsediyordum ya?!

Aman! Mimlenmenin hakkını verdim umarım, Agüleys?

2 yorum:

  1. Fazlasıyla verdin! :) Yalnız, galiba senin de mimlemen lazımdı birkaç kişiyi. :P Gözüme takılan yer "Hatalı mıyım, değil miyim?" kısmıydı. Tartışacak gücünün kalmadığını yazmışsın, zaten tartışma. :) Boş ver, hata aranınca bulunuyor galiba! Karşına güzel insanların çıkması dileğiyle, dostum... :)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim, iyi dileklerin için.

    Kimi mimliyim ki :/ mimle mimle nereye kadar... Bu konuda herkes mimlenmiş aslında; ama kaçıyoruz tekrar mimlenmekten heralde. :D

    YanıtlaSil